Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3541 E. 2021/7907 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tapulama dışı bırakılan taşınmazın tescili davasında, davacının zilyetlik yoluyla mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunun bilimsel verilere dayalı olarak tespit edilmediği, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu ve eksik inceleme yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasında görülen tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonucunda yerel mahkeme tarafından davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın, davalı Hazine vekili tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, iş bu karar davalı Hazine vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi gereği düşünüldü.

Taraflar arasında görülen dava kadastro sırasında tapulama harici bırakılan çekişmeli taşınmazın tescili isteğini ilişkindir.

Davacı ... kadastro sırasında tescil harici bırakılan çekişmeli taşınmazları imar ve ihya ederek nizasız ve fasılasız kanunda aranan süre boyunca zilyet ettiği iddiasıyla, taşınmazların adına tapuya kayıt tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine, dava konusu yerlerin zilyetlik, imar ve ihyaya dayanarak zamanaşımı suretiyle kazanılmasının mümkün olmadığını, taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, davacı yararına mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, öte yandan taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... Belediye Başkanlığı, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu edilemeyeceği, öte yandan davacı yararına 3402 sayılı yasa ve TMK’nın 713. maddesinde belirlenen zilyetlikle taşınmaz iktisabına ilişkin koşulların oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davacı yararına iktisap koşullarının oluştuğu belirtilerek davanın kabulü ile, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3.638,63, (B) harfi ile gösterilen 10.402,42, (C) harfi ile gösterilen 14.085,63 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Karara karşı davalı Hazine vekilinin yaptığı istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından, istinaf başvurusunun HMKnın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Dava, 4721 sayılı TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir.

Bilindiği üzere, tapuya kayıtlı olmayan bir yerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iktisap edilebilmesi için, çekişmeli yerin öncesi itibariyle mülk edinmeye elverişli olması, bu anlamda mera, orman gibi zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olmaması, taşınmazın öncesi imar ihya gerektiren yerlerden ise imar ihyasının tamamlanmasından itibaren kanunda aranan süre boyunca nizasız, fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğin sürdürülmesi gerekmektedir. İddia eden taraf kendi yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunu her türlü duraksamadan uzak biçimde, bilimsel verilere dayalı deliller ile ispatla mükelleftir.

Somut olaya gelince, Mahkemece hükme esas alınan ziraat nühendisi bilirkişi raporunun içeriğinden kadastro tespit tarihi esas alındığında taşınmaz üzerinde yer alan ağaçların yaşları itibariyle zilyetlikle iktisap süresini ispata elverişli olmadıkları, ancak raporun kanaat bölümünde taşınmazların 10-15 yıldan uzun bir süredir kullanıldıklarının belirtildiği anlaşılmaktadır. Şu halde ziraat mühendisi bilirkişi raporunda yer alan belirlemelere göre davacı yararına iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususu tereddütlüdür. Öte yandan jeodezi mühendisi bilirkişi raporunda ise taşınmazın 1992 ve 1999 tarihli hava fotoğraflarında tarımsal amaçlı olarak kullanıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporları arasında çelişki oluştuğu halde bu çelişki giderilmemiş, dava konusu taşınmazlara komşu parsellerin tutanakları ve varsa dayanağı kayıtlar getirtilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın yönüne ne okuduğu üzerinde durulmamıştır. Şu halde davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunun duraksamasız biçimde tespit edildiğini söylemek mümkün değildir.

Doğru sonuca varılabilmesi için, mahkemece öncelikle, komşu taşınmazlara ait tespit tutanakları ve varsa dayanak belgeleri getirtilerek dava konusu taşınmazların yönünü ne okudukları belirlenmeli, ardından Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisleri bilirkişisi kurulu ve jeodezi fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasındaki mevcut ve doğabilecek çelişkiler usulen giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinden hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle, dava konusu taşınmazların sınırını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı, dava konusu taşınmazların konumunu hava fotoğrafları üzerinde göstermesi istenmeli; ziraatçı bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğini, üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyanın ne zaman tamamlandığını, ne kadar süredir tarım arazisi olarak kullandığını ve komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, çekişmeli taşınmazların değişik yönlerden çekilecek fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı; mahalli bilirkişi ve tanık beyanları bilimsel esaslara göre hazırlanmış bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; dava tarihinden önce 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 15/12/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.