Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3551 E. 2022/152 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi miras yoluyla intikal ettiğini iddia ettikleri hakka dayalı olarak açılan tazminat davasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu ve bu sürenin dolması halinde taşınmazın aynına ilişkin talep hakkı ortadan kalktığı gibi bedel talebine de olanak bulunmadığı gözetilerek, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Karar süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili, çekişmeli 123 ada 111, 123 ada 287, 127 ada 9, 10, 11, 30, 33, 129 ada 189, 193, 134 ada 19 parsel sayılı taşınmazların tarafların müşterek kök murisi ... ve ...’dan intikal ettiğini; ancak kadastro sırasında haksız biçimde davalıların yakın miras bırakanları ... adına tespit ve tescil edildiği; ardından muvazaalı şekilde davalılara kayden satış suretiyle devredildiğini, bu suretle davacıların muristen intikal eden miras haklarından yoksun kaldıklarını, tespit ve tescilin muvazaalı ve hileli olduğunu, kadastro tespitinin üzerinden 10 yıl geçmiş olması nedeniyle tapu iptal ve tescil davası ikame olanaklarının bulunmadığını, bu nedenle miras paylarına göre tazminat talepli iş bu davayı ikame ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, alacağın tam ve kesin olarak belirlendiği aşamada Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi gereğince arttırılmak ve harcı yatırılmak üzere şimdilik davacı ... için 5.000,00TL, ... için 1.500,00TL, ... için 1.500,00TL, ... için 1.000,00TL, ... için 1.000,00TL olmak üzere toplam 10.000,00TL tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar ..., ..., ..., ..., ... vekili, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Bir kısım davalılar ..., ... ve ... öncelikle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddini talep etmişler, ayrıca davacı yanın dava dilekçesinde hem muvazaa hem de hile iddiasında bulunduğu, her iki müessesenin şartları ve sonuçları farklı olduğundan, davacı yan tarafından iddiasının dayanağının açıklanması gerektiği, davacı yanların mal kaçırdığını iddia ettikleri davalıların yakın mirasbırakanı olan ...’ın mirasçısı olmadığından muvazaaya dayalı dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı, öte yandan hile iddiası bakımından ise davacıların, davalılar yahut murisleri ile hiçbir akdi ilişkileri olmadığından bu iddianın dinlenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 23.01.2018 tarihli ve 2013/634 E. 2018/6 K. sayılı kararıyla; davacıların talebinin kadastro öncesi nedene dayandığı, 3402 sayılı Yasa uyarınca kadastrodan önceki nedene dayalı davalar yönünden 10 yıllık hak düşürücü süre belirlendiği, somut olayda taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarih göz önüne alındığında, dava tarihi itibariyle bu sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, asıl dava ve birleşen davayı muris muvazaası nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin olarak açtıklarını, yerel mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak davanın reddedildiğini, Yargıtay içtihatlarında belirlendiği üzere muris muvazaası nedenine dayalı davalarda mirasçıların dava açma haklarının mirasbırakanın ölümü tarihi itibariyle doğacağından kadastrodan önce mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazı devir eden muris kadastrodan sonra ölmüş ise mirasçıların dava açma hakları bakımından hak düşürücü süreden söz edilemeyeceğini, muris ...'ın 1963 tarihinde yapılan kadastro tespitinden çok sonra 1984 tarihinde vefat ettiği göz önüne alındığında somut olayda hak düşürücü süreden söz edilemeyeceğini, tüm deliller toplanmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.02.2019 tarihli ve 2018/1159 E. 2019/254 K. sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının 20/12/1963 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra açıldığı, bahsi geçen hak düşürücü sürenin olumsuz dava şartı olduğu, tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınacağı, hak düşürücü sürenin geçmesiyle sadece dava hakkının değil, bizzat hakkın kendisinin düşmesi sonucu doğduğundan, somut olayda dava, hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra açıldığına göre hak düşürücü sürenin kaçırılması nedeniyle davacının ayın isteme hakkının bulunmadığı bir yerde, bedelini talep etmesine de olanak bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, muris muvazaası nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin olarak açtıklarını, yerel mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak davanın reddedildiğini, istinaf mahkemesi tarafından hatalı kararın tasdik edildiğini; ne var ki Yargıtay içtihatlarında belirlendiği üzere muris muvazaası nedenine dayalı davalarda mirasçıların dava açma haklarının mirasbırakanın ölümü tarihi itibariyle doğacağından kadastrodan önce mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazı devir eden muris kadastrodan sonra ölmüş ise mirasçıların dava açma hakları bakımından hak düşürücü süreden söz edilemeyeceğini, muris ...'ın 1963 tarihinde yapılan kadastro tespitinden çok sonra 1984 tarihinde vefat ettiği göz önüne alındığında somut olayda hak düşürücü süreden söz edilemeyeceğini, dava konusu taşınmazların kök muristen geldiğinin revizyon gören kayıtlar ile sabit olduğunu, ne var ki mahkemece tüm deliller toplanmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi miras yoluyla intikal eden hakka dayalı tazminat isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 31. maddesi

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi

3.3. Değerlendirme

3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu yasa maddesindeki hak düşürücü sürenin dolduğu hallerde taşınmazın aynını talep etme olanağı kalmadığından, bedel talep edilmesine de olanak bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; dosya içeriği ve kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, özellikle çekişmeli taşınmazların kadastro tutanaklarının kesinleştiği 23.12.1963 tarihi ile davanın açıldığı 07.05.2013 tarihi arasında 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmakla, asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL. bakiye onama harcının temyiz eden asıl davada davacılardan ve 80,70 TL onama harcının ise temyiz eden birleştirilen davada davacılardan alınmasına, 12/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.