"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili ve davalı ... Başkanlığı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil, ıslah sureti ile ecrimisil ve kal isteklerine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 223 ada 1 parsel ve 244 ada 1 parsel sayılı taşınmazların sınırları içinde kalan alanın mirasbırakan babası ... tarafından satın alındığı ve mirasçıları tarafından kullanılageldiği halde kadastro çalışmaları sırasında bir kısım davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, davalılardan ...'nın taşınmaz üzerine bina yaptığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan babası adına, olmadığı takdirde kendi adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada mirasbırakanın terekesine temsilci olarak atanmış, ibraz ettiği ıslah dilekçesi ile; dava konusu iki ayrı parsel oluşmasına neden olan, dava konusu taşınmazların arasından geçen ve ''yol'' olan taşınmazın da tapu iptal-tescilini, ayrıca taşınmaz üzerine inşa edilen yapının yıkılmasını istemiş, ..., ... ve Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmiştir.
Bir kısım davalılar, dava konusu taşınmazları mirasbırakanları ...'un satın aldığını, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek, davalı ..., taşınmazı tapu malikinden kiraladığını belirterek, davanın reddini savunmuşlar, davalı ... savunma getirmemiştir.
Dahili davalılar ..., Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı, ..., davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar 16. Hukuk Dairesince; ''...Dava, üçüncü kişiye karşı açılan ve miras payının adına tescili talep edilen bir dava olmayıp, dava konusu taşınmazların terekeye döndürülmesi istemine ilişkindir. Davacının yargılama süresince sunduğu dilekçe ve açıklamalardan da amacının çekişmeli taşınmazların muris babası ... mirasçıları adına tescilini sağlamak olduğu anlaşılmaktadır. Tereke adına tescil talep edilen hallerde mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın birlikte açılması ya da diğer mirasçıların muvafakatlerinin alınması ve yahut terekeye temsilci atanması zorunludur. Davacıya bu hususta taraf teşkilini sağlaması için uygun süre verilmeli ve taraf teşkili sağlandığı takdirde yargılamaya devam olunmalı, aksi takdirde davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmelidir. Mahkemece davacıya taraf koşulunu sağlaması için uygun süre verilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir'' gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda iddianın ispatlandığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın kabulüne, dava dilekçesinde yer almayan kal isteğinin ıslah ile talep edilemeyeceği gerekçesiyle kal talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 219,86 m2 yüzölçümlü, çayır vasıflı 223 ada 1 parsel sayılı; 1.855,30 m2 yüzölçümlü, bir katlı ahşap ev ve çayır vasıflı 244 ada 1 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında; belgesiz olarak, 20 yılı aşkın bir zamandan beri bir bütün halinde çekişmesiz ve aralıksız olarak .........'un 1984 yılında öldüğü fakat mirasçıları bilinemediğinden hak kaybını önlemek için bu kişi adına ve ölü olduğunun beyanlar hanesine yazıldığı açıklanmak suretiyle verasette iştirak halinde mülkiyet esaslarına göre adı geçenler adına tespit ve tescil edildiği, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açıldığı, mahkemece husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında Çaykara Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/99 Esas ve 2015/260 Karar sayılı ilamı ile mirasbırakan ...'ın terekesini temsil etmek üzere davacı ...'ın temsilci olarak tayin edildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı 223 ada 1 parsel ve 244 ada 1 parsel sayılı taşınmazların bir kısmı yönünden tapu iptal-tescil davası açmış, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nin bozma kararından sonra ıslah ile dava konusu taşınmazların arasında kalan ve yol olarak tescil harici bırakılan, fen bilirkişi raporunda ''C'' ile gösterilen kısma yönelik olarak tescil isteğinde bulunmuş ve ilgili kamu tüzel kişileri olan Hazine ve Belediyelere husumet yöneltmiştir.
Bilindiği üzere, ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olup, dava konusu edilmeyen bir şey sonradan ıslah yolu ile davaya dahil edilemez.
Şöyle ki, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.06.2011 tarih ve 2011/1-364 Esas ve 2011/453 Karar sayılı ilamında da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere "...hiç dava konusu edilmemiş bir unsurun, başka dava konularına ilişkin davada ıslah yoluyla davaya dahil edilip edilemeyeceğinin; eş söyleyişle, sadece bir konu hakkında dava açılmışken, bu dava konusundan farklı dava konularının ıslah yoluyla eldeki davaya dahiline olanak bulunup bulunmadığının; böyle bir durumda, ilk dava konusu edilen yönünden açılan davanın kısmi dava, daha sonra başka dava konuları için ileri sürülen talebin de bunun ıslahı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğinin, ayrıca irdelenmesi gerekir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında da, bu husus öncelikle ve özellikle tartışılmış; daha somut ifadeyle, ketmi verese iddiasına dayalı dava yönünden ilk önce tek taşınmaz dava edilmişken, sonradan dört parça taşınmazın ıslah yoluyla “dava konusu” haline getirilip getirilemeyeceği üzerinde durulmuştur.
Vurgulamakta yarar vardır ki, kısmi bir dava açılmışsa, bu davanın kalan kısmı yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ıslaha konu olabilecektir.
Ancak bir dava konusu bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır (Örn. Bir taşınmazın tamamı hakkında iptal ve tescil istemiyle açılan davada, davanın konusunu bu taşınmazın bizatihi kendisi teşkil etmekle, bu taşınmazdan başka bir taşınmaz davaya dahil edilmek istenirse bu halde ıslah söz konusu olamayacaktır) .
Eğer bir davanın konusunu teşkil eden taleplerden sadece bir bölümü istenmiş ve kısmi davaya konu edilmişse daha sonra kalan bölümü için ıslah söz konusu olabilecektir (Örn.Bir taşınmaza el atma nedeniyle istenen tazminat miktarının kısmen talep edilip, daha sonra ıslaha konu edilmesi, bir taşınmazın bir bölümü dava edilmişken diğer bölümünün de ıslahen dava edilmesi gibi).
Şu hale göre kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür. Nitekim, HUMK’ nun 185. maddesinin 2. bendinde de davacının karşı tarafın rızası olmaksızın ıslah yoluyla davasının mahiyetini tebdil edebileceği kabul edilmiştir.
Ne var ki, açıklanan tüm hükümler göstermektedir ki, ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir.
Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır."
Hal böyle olunca; 14.09.2018 tarihli ve 17.09.2018 havale tarihli fen bilirkişi raporunda ''C'' harfi ile gösterilen ve tapuda tescil dışı bırakılan 137,11 m2 yüzölçümlü kısım ile ilgili ıslah isteğinin reddedilmesi gerekirken bu kısmın da kabul kapsamına alınması doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden Belediye'ye geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.