Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3762 E. 2022/898 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, üzerinde zilyet olduklarını iddia ettikleri taşınmazın Hazine adına kayıtlı olması nedeniyle açtıkları tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın kadim mera olmadığı ve davacıların zilyetlik şartlarını taşıdıkları gözetilerek davanın kabulüne ve davacılar adına tescile karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde; Sivas ili, Merkez ilçesi, Eskiköy Mahallesinde bulunan doğusu..., batısı köy merası, kuzeyi ..., güneyi köy merası ile çevrili taşınmazın babasından intikal ettiğini, mirasçılar arasında yapılan harici taksim sonucunda kendi hissesine isabet ettiğini, taşınmaz üzerinde babasından beri en az 40-50 senedir malik sıfatıyla, nizasız ve fasılasız olarak zilyetliğini sürdürdüğünü, taşınmaza ilişkin 1981 tarihli vergi kaydının da babası ...adına olduğunu, ancak taşınmazın 109 ada 99 parsel sayısı ile sınırlandırılarak Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiş, yargılama aşamasında babası ... mirasçıları arasında herhangi bir taksim yapılmadığını beyanla taşınmazların tüm ... mirasçıları adına tescilini talep etmiş ve diğer mirasçılar da ortak vekili yetkilendirmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili, davaya süresi içerisinde cevap vermemiş, yargılama sırasında davaya konu taşınmaz için davacının öncesinde ecrimisil ödediğini ve taşınmazı satın almaya yönelik talebinin bulunduğunu, davacının Hazinenin mülkiyet hakkını kabul ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21/04/2009 tarihli ve 2007/148 E., 2009/112 K. sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazın tarım arazisi olduğu, davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 109 ada 99 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları adına payları oranında tesciline dair verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01/02/2010 tarihli ve 2009/5362 E., 2010/384 K. sayılı ilamı ile “…yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. …Dava konusu 109 ada 99 parselin ifraz edildiği 109 ada 16 parsele uygulanan 1937 tarihli, 499 tahrir numaralı vergi kaydı ile dava konusu taşınmaza komşu parsellerin kadastro tutanakları ile varsa dayanak belgelerinin getirtilerek dosya arasına konulması gerekir. Yerel ve teknik bilirkişiler aracılığıyla taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak varsa komşu parsel tutanaklarına ait dayanak kayıtları ve 499 tahrir numaralı vergi kaydının mahalli bilirkişi yardımı ile uygulanması, uygulanan kayıtların dava konusu taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri ve dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanmaya engel bir durumunun bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durulması, teknik bilirkişiden yapılan uygulamaların Yargıtay denetimine elverişli şekilde krokisine işaret ettirilmesinin istenilmesi gerekir. Bundan ayrı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddesine göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilemeyen hallerde zilyedin kazanabileceği miktarın sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçemeyeceği, aynı Kanun'un 14/2. maddesinde 03.07.2005 tarihinde yapılan değişiklikle sulu veya kuru arazi ayırımında 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu hükümlerinin gözönünde bulundurulacağı da dikkate alınarak 1617 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 26.07.1972 tarihinden itibaren açılan dava sonunda zilyet adına bu yolla veya tapulama ya da kadastro yoluyla tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden sorulup belirlenerek miktar sınırlaması bakımından gözönünde tutulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesinin 28/06/2012 tarihli ve 2010/266 E., 2012/270 K. sayılı kararı ile taşınmazın meradan açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01/07/2014 tarihli ve 2014/11663 E., 2014/9435 K. sayılı ilamıyla; “Komisyon Kararı ile tespiti mera olarak yapılan 109 ada 77 sayılı parsel ile arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı araştırılıp, yöntemince kadim mera araştırması yapılmadan, uzman ziraat mühendislerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulundan taşınmazın niteliği konusunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmadan taşınmazın sınırdaki meradan açma olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Eksik inceleme ile doğru sonuca ulaşılamaz. O halde; Mahkemece, doğru sonuca varılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, komşu köylerde ikamet eden, elverdiğince yaşlı şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişiler, aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ve fen bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında yerel bilirkişiler ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, mera olup olmadığı, bitişik mera parselinden ne suretle ayrıldığı, mera parseli ile arada ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, komşu mera parselinin kadim mera olup olmadığı, taşınmazın kimden kime ve nasıl intikal ettiği, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı sorulup saptanmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; dinlenen bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü ve özellikle çekişmeli taşınmaz ile komşu mera parseli arasında doğal ya da yapay ayırıcı unsur olup olmadığı, mera parselinden nasıl ayrıldığı, öncesinin kamu orta malı niteliğinde mera olup olmadığı hususlarını içeren, çekişmeli taşınmaz ile komşu parselleri karşılaştırmalı olarak değerlendiren, bilimsel verilere dayalı, önceki zirai bilirkişi raporunu da irdeleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; raporda belirtilen hususların somutlaştırılması için, taşınmazı tüm yönleriyle gösterecek şekilde çektirilecek fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmaz kabaca işaretlettirilmeli ve keşfe katılacak fen bilirkişisinden keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak veren, ayrıntılı ve çekişmeli taşınmaz ile komşu mera parselinin konumlarını yan kesit krokisi ile gösterip açıklayan rapor alınmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 03/04/2019 tarihli ve 2014/818 E., 2019/85 K. sayılı kararıyla; taşınmazın kadim mera olmadığı, davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapusunun iptali ile ... mirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, bozma ilamının gereklerinin yapılmadığını, taşınmazın meradan açılmış olmasının muhtemel olduğunu, mera bütünlüğünün bozulduğunu, taşınmazın eğiminin yüksek olduğunu, jeodezi raporunda tarımsal faaliyetin olmadığının bildirildiğini, ziraat bilirkişisi raporundaki tespitlerin dayanaksız olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedenle TMK’nın 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi uyarınca, tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.

Davanın konusu, Mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur.

Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek, itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.

Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.

Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir.

Özel kanun hükümleri saklıdır.

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca; tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.

Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.

4342 sayılı Mera Kanunu'nun 7. maddesinin üçüncü fıkrası gereği 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak işlemlerde Kadastro Komisyonlarına konu uzmanı ziraat mühendisi dâhil edilir.

Taşınmaz malın, yukarıdaki fıkranın kapsamı dışında kalan kısmının zilyedi adına tespit edilebilmesi için, birinci fıkra gereğince delillendirilen zilyetliğin ayrıca aşağıdaki belgelerden birine dayandırılması lazımdır

A) 31/12/1981 tarihine veya daha önceki tarihlere ait vergi kayıtları,

B) Tasdikli irade suretleri ile fermanlar,

C) Muteber mütevelli, sipahi, mültezim temessük veya senetleri,

D) Kayıtları bulunmayan tapu veya mülga hazine hassa senetleri veya muvakkat tasarruf ilmuhaberleri,

E) Tasdiksiz tapu yoklama kayıtları,

F) Mülkname, muhasebatı atika kalemi kayıtları,

G) Mubayaa, istihkam ve ihbar hüccetleri,

H) Evkaf idarelerinden tapuya devredilmemiş tasarruf kayıtları.

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca; orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve kararın (IV/6.2.) numaralı paragrafında açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve hükmüne uyulan (IV/2) numaralı paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış olmasına göre (IV/3.) numaralı paragrafta gösterilen gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazinden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.