"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar davalı ... tarafından temyiz edilmekle; süresinde yapılmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine dair verilen ek karar davalı ... tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde; 252 Ada 1 parsel sayılı taşınmazın hazine adına tespit ve tescil edildiğini dava konusu taşınmazı 20 yılı aşkın bir zamandır kullandığını, üzerinde meyve ağaçlarının bulunduğunu ileri sürerek Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiş, yargılama sırasında yapılan keşif neticesinde dava konusu taşınmazın 253 ada 14 parsel sayılı taşınmaz olduğunun anlaşılması sonrasında bu taşınmaz malikleri davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
2.1. Cide Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.05.2016 tarihli ve 2015/83 E. 2016/143 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile 253 ada 14 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan ve 26.05.2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen 104,53 metrekare bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan bölümün tapu malikleri üzerine bırakılmasına karar verilmiştir.
2.2. Karar tarflara tebliğe çıkarılmış süresinde temyiz edilmediği gerekçesiyle 06.04.2017 tarihinde kesinleşme şerhi işlenmiştir.
2.3. Dahili davalı ..., 19.04.2019 tarihli dilekçesiyle yalan beyanlara dayalı olarak verilen kararın doğru olmadığını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
2.4. Cide Asliye Hukuk Mahkemesi, ek karar ile süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davalı ...’ın temyiz talebinin reddine karar vermiştir,
2.5. Davalı ... ek kararı temyizinde; dinlenen tanıkların yalan beyanda bulunduklarını belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, ‘’ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. ‘’
3.2.2. 7201 sayılı tebligat kanunu
3.3. Değerlendirme
3.3.1. 7201 sayılı Tebligat Kanununun "Bilinen Adreste Tebligat" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.", "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" kenar başlıklı 21. maddesinde, "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin ... veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin ... veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. ..., ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.", "Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti" kenar başlıklı 35. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." hükümlerine yer verilmiştir.
3.3.2.Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır. Davalıya gönderilecek olan dava dilekçesi ve tensip tutanağı, bildirilen adresten iade dönmeden davalının adres kayıt sistemindeki adresine doğrudan TK 21/2. maddeye göre tebliği usulüne uygun değildir. Ayrıca; 7201 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin Kanun gerekçesinde, 21/1. maddeye göre bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır.
3.3.3. Somut olayda; mahkeme gerekçeli kararı yukarıda sıralanan mevzuata aykırı olarak bilinen adrese tebligat çıkarılmadan, davalıların mernis adresine tebliğe çıkarılmak suretiyle tebliğ edilmiş, süresi içersinde temyiz edilmediği gerekçesiyle karar kesinleştirilmiştir. Tebligatın yapıldığı tarihteki yasal mevzuat ve yargısal uygulamalara göre gerekçeli karar usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğinden kararın kesinleştiğinden söz edilemez. Bu nedenle Cide Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.04.2019 tarihli temyiz talebinin reddine dair ek kararı yerinde değildir.
3.3.4. Davalının temyiz taleplerinin incelenmesine gelince; davacı 252 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle parsel maliki Hazine aleyhine dava açmıştır. Yapılan keşif sırasında dava açmak istedikleri bölümün dava açılan taşınmaz içersinde kalmadığı, dava dışı 253 ada 14 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığının anlaşılması sonucu bu parsel malikleri davaya dahil edilmek suretiyle davalı hale getirilmiş, yargılama neticesinde 253 ada 14 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan ve fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de; verilen karar usul ve yasaya uygun değildir. Zira dava, kadastrodan önceki nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Bu nitelikteki davalarda husumetin tapu malikine yöneltilmesi gerekir. Çekişmeli 253 ada 14 parsel sayılı taşınmaz tapuda dahili davalı gösterilenlerin mirasbırakanı ... adına kayıtlı olup, dava dilekçesinde adı geçen tapu maliki mirasçılarına husumet yöneltilmek suretiyle yöntemince açılmış bir dava bulunmamaktadır. Devam eden yargılama sırasında dahili dava yöntemi ile dava konusu olmayan yer dava konusu, malikleri ise davalı hale getirilemez. Bu nedenle hakkında yöntemine uygun olarak dava açılmayan 253 ada 14 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dava konusu olan 252 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir.
VI. SONUÇ:
1. Yukarıda (3.3.1, 3.3.2 ve 3.3.3 bentlerinde) açıklanan nedenlerle; mahkemenin; temyiz talebinin reddine ilişkin 18.04.2019 tarihli ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile, ek kararın KALDIRILMASINA,
2. Yukarıda (3.3.4 nolu bentte) belirtilen nedenlerle Davalı ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.