Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3842 E. 2022/1494 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitinden önce zilyetlikle mülk edinme iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, Hazine aleyhine verilen vekalet ücretinin miktarının doğru belirlenip belirlenmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava dilekçesinde 2.000 TL değer göstermesine ve yargılama sırasında keşfen belirlenen değer üzerinden harç ikmali yapılmamasına rağmen, vekalet ücretinin keşfen belirlenen değere göre değil, dava dilekçesindeki değere göre hesaplanması gerektiği gözetilerek hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 161 ada 2 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 50-60 yıldan bu yana nizasız fasılasız zilyetliğinde bulunduğunu, ancak dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında davalı Hazine adına tescil edildiğini, yıllarca bu taşınmazı malik sıfatıyla kullandığını ve vergilerini de ödediğini, yurtdışına gitmesi nedeniyle kadastro tespitine itiraz edemediğini ileri sürerek, çekişme konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davacının iddialarının doğru olmadığını, yapılan tespit ve tescilde herhangi bir hata bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10/04/2013 tarihli ve 2012/1186 E. - 2013/512 K. sayılı kararıyla; bilirkişi raporlarında dava konusu yerin özel mülkiyete konu edilebileceği bildirilmişse de, dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarından anlaşılacağı üzere davacının dava konusu yeri kullandığına ilişkin objektif ve somut beyanlar olmadığı gerekçesiyle, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesi’nin 27/02/2014 tarihli ve 2013/13656 E - 2014/1801 K sayılı kararıyla “...Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleşmediği kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın komşu parsel tutanakları ve dayanakları getirtilmemiş, keşifte beyanına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın niteliği ve kullanım durumu hakkında olaylara dayalı ayrıntılı beyan alınmamış, taşınmazın kuzey sınırında dere olmasına rağmen, taşınmazın dere yatağı olup olmadığı ya da dereden kazanılıp kazanılmadığı hususunda jeolog bilirkişiden rapor alınmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. O halde; doğru sonuca ulaşabilmek için, öncelikle çekişmeli taşınmaza komşu tüm taşınmazların kadastro tutanakları ve dayanaklarının onaylı örnekleri getirtilip dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, tespit bilirkişileri, ziraat mühendisi bilirkişi, jeolog bilirkişi ve kadastro fen elemanı huzuruyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesi, niteliği, varsa zilyetliğin başlangıcı ve sürdürülüş biçimi hakkında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, dava konusu taşınmazı ne okudukları belirlenmeli, ziraatçı bilirkişiden dava konusu taşınmazın niteliği, halihazır durumu ve öncesinin ne olduğu, jeolog bilirkişiden ise, taşınmazın dere yatağı olup olmadığı ya da dereden kazanılıp kazanılmadığı hususlarında ayrıntılı rapor istenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.” gerekçesi ile bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 31/01/2018 tarihli ve 2014/732 E. - 2018/34 K. sayılı kararıyla; özel mülkiyete konu olabilecek dere yatağına taşmayan dava konusu taşınmazın tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından ve alınan bilirkişi raporlarından da anlşılacağı üzere 20 yıldan uzun süredir davacı ... tarafından kullanıldığı ve zilyetliğinin devam ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, bozma sonrası yapılan yargılamada, ilk yargılamada dinlenen mahalli bilirkişilerden tamamen farklı mahalli bilirkişilerin dinlenildiğini, dinlenen bilirkişilerin beyanlarının taban tabana zıt olduğunu, farklı mahalli bilirkişilerin beyanları arasındaki çelişki giderilmeden ve sebebi araştırılmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, dosyada hava fotoğrafı incelemesi yapılmadığını, hava fotoğrafı incelemesi yapılmaksızın dosyanın karara çıkarılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava değeri üzerinden harcın tamamlattırılmadığını, bu hususun da kararın bozulmasını gerektirdiğini, vekalet ücreti hususunda da hatalı hüküm kurulduğunu, davanın kabulü hükmü yanında davacı tarafa harcı dahi tamamlattırılmayan taşınmaz değeri üzerinden Hazine aleyhine nispi vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki nedene dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 3042 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde ; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”

6.3.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere ve kararın (IV/2) paragrafında belirtilen bozma kararına uygun işlem yapılarak hüküm kurulmuş olmasına göre yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

6.3.2. Davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; somut olayda; davalı Hazine’nin harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin, davalıya harç yükletilmesi doğru olmadığı gibi, davanın 2.000,00 TL değer gösterilmek ve harçlandırılmak suretiyle açıldığı, ancak, keşfen belirlenen değer üzerinden yargılama sırasında harç ikmali yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmakla, bu durumda, davada kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına dava dilekçesinde gösterilen ve harçlandırılan 2.000,00 TL değer esas alınıp karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesi de gözetilerek maktu vekalet ücretinin altında kalmamak üzere 2.180.00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; harcı tamamlanmayan keşifte tespit olunan değer üzerinden nispi vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değildir.

6.3.3. Ne var ki; anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle hükmün 2. ve 3. fıkralarının hüküm yerinden çıkarılması ile 2. fıkra olarak; "Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına” cümlesinin yazılmasına, 3. fıkra olarak; “Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 2.180.00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, davalı vekilinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

24/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.