Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3872 E. 2022/979 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tescil harici bırakılan taşınmazın imar ve ihya yoluyla zilyetliğe konu edilip, kazanılmış olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uymakla birlikte, bozma ilamında belirtilen hususlarda yeterli araştırma ve inceleme yapmadan hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek bozma kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPUSUZ TAŞINMAZIN TESCİLİ

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği yaklaşık 1 dönüm taşınmazın davacı tarafından imar ihya edilip 40 yılı aşkın zamandır kullanıldığını ileri sürerek imar ihya ve kazandırcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle taşınmazın davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20/06/2014 tarihli ve 2013/626 E., 2014/898 K. sayılı kararıyla; bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine zilyetlikle kazanma süresi ile koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, ..................tarafından tanzim edilmiş 24/02/2014 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2.270,57 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 3.570,69 metrekare yüzölçümlü taşınmaz bölümlerinin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline dair karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11/02/2016 tarihli ve 2015/1412 E.- 2016/1175 K. sayılı kararıyla; “...Mahkemece çekişmeli taşınmazların tespit harici bırakılma tarihi ve nedeni Kadastro Müdürlüğünden sorulmadığı, çekişmeli taşınmazlara komşu tüm kadastro parsellerine ait kadastro tutanakları ve dayanağı belgeler getirtilerek yerel bilirkişi ve tanık anlatımları denetlenmediği, fen bilirkişileri tarafından düzenlenen raporda tescile konu (A) harfi ile gösterilen 2.270,57 metrekare taşınmazın imar planı kapsamında kaldığı bildirildiği halde, mahkemece imar planının onay tarihi ilgili belediyeden sorulmadığı, davacı adına aynı çalışma alanında belgesizden tespit ve tescil edilen taşınmazların miktarları araştırılmadığı,ayrıca taşınmazın kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi olan hava fotoğraflarının uzmanı tarafından incelenmesi yönteminden de yararlanılmadığı, eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemeyeceği belirtilerek taşınmazların imar planı kapsamında olduğunun anlaşılması halinde 3402 sayılı Kanun'un 17. maddesi göz önüne alınarak varsa imar planının onay tarihinden önce 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşmiş olup olmadığı belirlenmesi” gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05/07/2018 tarihli ve 2016/452 E., 2018/376 K. sayılı kararıyla; Dava konusu edilen taşınmaz bölümlerinin imar planı kapsamında bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, imar ihyanın 1972 yılından evvel tamamlandığını , taşınmazdan imarın 1995 yılında geçtiğini, mahkemece imar planına kadar davacı lehine zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığı tespit edilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiğini ileri sürerek, mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, 1955 yılında yörede yapılan kadastro sırasında "tepe" vasfıyla tespit harici bırakılan taşınmazın, davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

6.2.İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14'üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Davacı, imar–ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava dilekçesinde hudutlarını belirttiği taşınmaz bölümlerinin adına tescilini talep etmiştir.

6.3.2. Bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin 1955 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında ”tepe” vasfıyla tescil harici bırakıldıkları anlaşılmıştır.

6.3.3. Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).

6.3.4. Somut olayda; bozma ilamına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, uyulmasına karar verilen bozma ilamında, çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin yöntemine uygun şekilde araştırılması gereğine değinilmiş olmasına rağmen, mahkemece gerekli araştırma yapılmadan taşınmaz bölümlerinin imar planı içerisinde kaldığı, bu tür yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermek için yeterli bulunmamaktadır. Bu şekilde eksik ve yetersiz bir incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

6.3.5. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmaz bölümüne ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğünün web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, (A) ve (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre (A) bölümü için imar planı onay tarihi olan 1995 yılından, (B) bölümü için dava tarihi olan 2013 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile bir jeodezi-fotogrametri mühendisi, üç ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.

6.3.6. Ziraat mühendisi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin niteliğini, kullanım durumunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği, edilmiş ise hangi tarihte tamamlandığı hususlarında, önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde taşınmaz bölümlerinin tarımsal niteliğini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş ve hangi bölüme ait olduğu işaretlenmiş renkli fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;

6.3.7. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmaz bölümlerinin niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmaz bölümlerinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten, önceki raporların irdelenerek çelişkinin sebebinin açıklandığı ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmeli;

6.3.8. Fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir krokili rapor aldırılmalı; HMK'nın 290/2. maddesi uyarınca keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla raporlarda belirtilen hususların somutlaştırılması için, taşınmaz ve çevresini tüm yönleriyle gösterecek şekilde taşınmaz ve çevresinin yakın plan fotoğrafları çektirilip fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmaz bölümleri kabaca işaretlettirilmeli ve mahkemece onaylanmasını müteakip dosya arasına konulmalı;

6.3.9. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra dava konusu taşınmaz bölümlerinin iktisap edilebilmesi için, yoğun emek ve para sarf edilerek tarıma elverişli hale getirildikten sonra imar-ihyanın tamamlandığı tarihten, (A) harfi ile gösterilen bölüm yününden imar planın onaylandığı tarihe; (B) harfi ile gösterilen bölüm yönünden ise dava tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin davacı lehine aralıksız, nizasız geçmesi gerektiği göz önünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.