Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3903 E. 2022/911 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazineye ait taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya edilerek tapuya tescili talebi üzerine Hazine’nin itirazı nedeniyle uyuşmazlık çıkmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmaz üzerinde yirmi yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız zilyetliğinin bulunduğu ve taşınmazı imar ve ihya ederek tarıma elverişli hale getirdiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne ve taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kısmen kabulüne dair verilen karar süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ... vekili, müvekkilinin maliki olduğu 307 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde kalan bölümü 1952 yılında tapulama çalışmaları sırasında ekilemez arazi olarak tespit harici bırakıldığını, müvekkilinin kendi tarlasına bitişik olan dava konusu bu yeri yaklaşık 1970 yılından beri ekip biçtiğini, taşları temizleyerek tarıma elverişli hale getirdiğini, zilyetliğin nizasız fasılasız olduğunu ileri sürerek sınırları belirtilen taşınmazın müvekkili adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, davaya konu yerin Başkent Ankara Nazım İmar Planı kapsamında kaldığını, imar-ihya şartlarının yerine getirildiğinin davacı tarafından ispatının gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuş ve aynı zamanda taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... vekili ile ... vekili, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.2017 tarihli 2013/157 Esas 2017/470 Karar sayılı kararıyla; Davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişileri ... ... ve ... ... tarafından dosyaya sunulan 11.09.2017 tarihli 3. Ek raporda (A) harfi ile gösterilen 6.922,64 m² yerin davacı adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1.İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri ile TMK’nın 713. maddesinde yazılı koşullarının davacı lehine gerçekleşmediğini, dava konusu taşınmazın 2007 tarihinde onaylanan 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı kapsamında kaldığını ve imar-ihya ile tapusuz yerlerin mülkiyetinin kazanılamayacağını öne sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3.Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 19.09.2019 tarihli ve 2019/921 E., 2019/1339 K. sayılı kararıyla, dosya kapsamından jeodezi ve fotogrametri uzmanının 1983, 1990 ve 1991 yıllarına ait hava fotoğraflarına göre yaptığı değerlendirmede, teknik bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen alanın tarımsal faaliyet yapılmış bir yer vasfında olduğu, sabit sınırların mevcut olduğu, öncesinin kadim mera olmadığı ve tahsisli mera olmadığı, dava tarihinden geriye 20 yılı aşkın süredir davacı tarafın nizasız ve fasılasız eklemeli olarak malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğu, davacı lehine TMK'nın 713. maddesinde ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen olağanüstü zamanaşımı şartlarının gerçekleştiği ancak TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca açılan tescil davalarında Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesinin gerekli oluğu, ilgili kamu tüzel kişisi olarak yasal hasım durumunda oldukları halde, Mahkemece İlçe ve Büyükşehir Belediye Başkanlıkları yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi ile taşınmazın vasfının hükümde belirtilmemesinin isabetsiz olduğu, ayrıca tescil davalarında davalılar, yasal hasım olmaları nedeniyle davalılar aleyhine yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti yükletilemeyeceği gerekçesiyle, davalı Hazine vekilinin istinaf başvuru talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkeme Kararının kaldırılmasına davanın kabulüne, yargılama giderleri ve harçların davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kısmen kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.

3.Gerekçe

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, imar ihya ile zilyetliğe dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 09/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.