Logo

1. Hukuk Dairesi2021/396 E. 2022/427 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın satış yoluyla yaptığı temlikin, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yapılıp yapılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın satış yoluyla yaptığı temlikin, gayriresmi ilişkiden olma çocuğundan mal kaçırma amacıyla ve bedelsiz olarak yapıldığının tanık beyanlarıyla anlaşılması ve delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleştirilen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; asıl davada davacı ... vekilinin istinafı üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar, asıl davada davacı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 19.01.2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, Davetiye tebliğine rağmen davalılar vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

1. Asıl davada davacı, mirasbırakan ...’in gayri resmi ilişki yaşadığı dava dışı ...’den olma oğlu olduğunu, bu ilişkinin ortaya çıkması üzerine eşi ... ile arasında huzursuzluk başlayan mirasbırakanın 11 parça taşınmazını kardeşi olan davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakan, kardeşleri ve eşi ... arasında, taşınmazların ileride davalı tarafından mirasbırakanın eşi ... ve ondan olan çocuklarına devredilmesinin kararlaştırıldığını, temlikin kendisinden mal kaçırma amacıyla, muvazaalı yapıldığını ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa bedele karar verilmesini istemiştir.

2. Birleştirilen davada kendi adına asaleten diğerleri adına velayeten davacı ..., eşi, mirasbırakan ...’nin dava dışı ... ile gayri resmi birlikteliğine rıza göstermesi karşılığında asıl davaya konu 11 parça taşınmazın mirasbırakan tarafından davalı ...’e geçici süreliğine devredildiğini, aralarındaki anlaşmaya göre ...’in taşınmazları bir süre sonra kendisine ve çocuklarına vermesi gerekirken vermediğini, güveni kötüye kullandığını ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa bedele karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, emlakçılık işi yaptığını, çekişme konusu taşınmazları 3. kişilerden bedellerini ödeyerek satın aldığını ancak işlerinin yoğunluğu ve sürekli seyahat halinde olması nedeniyle yanında işçi olarak çalışan kardeşi mirasbırakan ... adına emaneten tescil ettirdiğini, daha sonra devraldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/11/2019 tarihli ve 2014/734 E.- 2019/746 K. sayılı kararıyla; birleştirilen davanın HMK’nın 150/6. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş; asıl davada, taşınmazların temlikinde mal kaçırma amacının bulunmadığı, her ne kadar davalı, mirasbırakanın kardeşi olsa da ortak emlakçılık yapmaları nedeniyle devrin iş sebebiyle olabileceği değerlendirilerek hayatın olağan akışına uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili, davada muris muvazaası hukuki sebebine dayanıldığını, bedeller arasında fahiş fark olduğunu, taşınmazların büyük kısmının ... Şirketinin kuruluş tarihinden (03.03.2011) çok önce mirasbırakan tarafından alındığını, mirasbırakanın alım gücünün bulunduğunu, mirasbırakan ve kardeşi olan davalı arasında tapuda herhangi bir alım satım işleminin bulunmadığını, muvazaa iddiasının birleştirilen dava dilekçesi içeriği ve tanık beyanlarıyla kanıtlandığını, davalının inançlı işlem savunmasını yazılı delille kanıtlayamadığı gibi satışların bedelsiz yapıldığını beyan ettiğini, mahkemenin davanın reddi sebebini kesin kanaate varmaksızın, başta mirasbırakan adına yapılan devirlerin davalı ve mirasbırakan arasındaki iş sebebiyle olabileceği varsayımına dayandırdığını belirtip, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç:

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10/11/2020 tarihli ve 2020/344 E.- 2020/1135 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın resmi eşi olan birleştirilen davada davacı ...’nın dava dilekçesindeki beyanlarının yalnız kendisini bağlayacağı gibi ileri sürdüğü iddiaları yazılı delille kanıtlayamadığı, böylelikle asıl davada davacının da devrin hileli, inançlı işlemli ve muvazaalı olduğu iddiasını kanıtlayamadığı, Yerel Mahkemece benzer gerekçe ile davanın reddine dair verilen kararın dosya içeriğine göre usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. bendi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri:

Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk:

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’in 306 ada 16 parseldeki A blok 4 nolu ve B blok 6 nolu bağımsız bölümlerdeki ve 582, 585, 588, 13, 20, 22, 26, 263 ada 5, 265 ada 9 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 18/06/2013 tarihinde kardeşi olan davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği 1977 doğumlu mirasbırakanın 22/01/2014 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak birleştirilen davada davacılar (eşi ... ile ...’dan çocukları) ile dava dışı ...’den olma çocuğu asıl davada davacı ...’nın kaldığı anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olayda, dinlenen tanık beyanlarıyla temliklerin gayriresmi ilişkiden doğan davacıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığı, bedelsiz olduğu birleştirilen davanın açılma sebebinin de asıl davayı sonuçsuz bırakmak olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 19/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.