Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4029 E. 2022/1668 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tescil dışı bırakılan taşınmazın davacı adına tescili talebi üzerine açılan tescil davasında, davacının zilyetlikle mülk edinme şartlarını sağlayıp sağlamadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından ileri sürülen zilyetliğin, hava fotoğrafları, bilirkişi raporu ve tanık beyanları dikkate alındığında, ekonomik amaca uygun ve yirmi yıllık bir zilyetlik olmadığı, dolayısıyla zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, (İlk Derece Mahkemesince) uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili 08/01/2014 tarihli dilekçesinde özetle; Zara ilçesi İkideğirmen Köyü 146 ada 4 ve 8 parsel sayılı taşınmazların davacıya ait olduğunu, 146 ada 5 parseli de 09/07/2012 tarihinde satın aldığını, 4 ve 8 parsellerin yol kısmında 5 no.lu parsele geçiş için 70-80 m2 yüz ölçümünde bir yol bırakıldığını, öncesinde böyle bir yolun olmadığını belirterek, parseller arasında yol olarak tespit dışı bırakılan ve keşifte yüzölçümü belirtilecek kısmın davacıya ait 8 parsel ile birleştirilerek tapuya kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi 03/02/2014 tarihli dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmaz üzerinde kanunca aranan zilyetlik şartlarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin15/10/2015 tarihli ve 2014/2 E., 2015/510 K. sayılı kararıyla, dava konusu yerin davacı tarafından davasız ve aralıksız kullanıldığı, söz konusu yerde köy yolu bulunmadığı sabit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

V. Yargıtay Bozma ilamı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin Esas no : 2016/725, Karar no : 2018/6245 sayılı kararında “Mahkemece davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap şartları gerçekleştiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, ziraat bilirkişi raporuna göre taşınmazda tarımsal faaliyette bulunulmadığı, taşınmazın boş arsa vasıflı olduğunun bildirilmesine; taşınmazın dosyaya yansıyan fotoğraflarına, tanık ve yerel bilirkişi sözlerine göre dava konusu taşınmaz üzerinde davacı yararına ekonomik amaca uygun 20 yıllık zilyetlik bulunmadığı anlaşıldığına göre, davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğu" belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

VI. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07/11/2019 tarihli ve 2019/36 E., 2019/225 K. sayılı kararıyla, davaya konu Sivas ili, Zara ilçesi, İkideğirmen Köyü, 146 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağına göre Kadastro Kanunu'nun 14/1 maddesine göre davacı adına tescil edildiği, mahallinde yapılan 20/10/2014 tarihli keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar beyanlarında kadastroda yol olarak tespit edilen yerde davacının babasına ait eski evin olduğu, daha sonra bu eski evin yıkılarak yukarısına yeni evlerini yaptıklarını beyan ettikleri, dosya kapsamında alınan 16/02/2015 tarihli jeodezi ve fotogrametri mühendisinin bilirkişi raporunda; davaya konu taşınmazla ilgili olarak 1961, 1973 ve 2004 yıllarında çekilmiş hava fotoğraflarının temin edildiği, dava konusu 27/10/2014 tarihli fen bilirkişinin rapor ekinde sunmuş olduğu kadastral plan örneğinde "A" harfi ile gösterilen dava konusu yerin çevresindeki kadastral parsellerle karşılaştırmalı olarak incelenmesi sonucunda boş, doğal görünümde bir yer olduğu, yol olmadığı, gösterilen sabit sınırların arazi üzerinde mevcut olmadığının tespit edildiği, dosya kapsamında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının aksine bilirkişi raporunda dava konusu yerin belirtilen tarihlerde boş ve doğal görünümlü bir yer olduğunun tespit edildiği, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında belirtilen davacının babasına ait eski bir evin varlığına dair herhangi bir tespitin olmadığı, ayrıca mahalli bilirkişiler ve tanıkların dava konusu taşınmazın başkaca bir ekonomik amaçla kullanıldığına yönelik herhangi bir beyanlarının olmadığı, davacı yararına ekonomik amaca uygun 20 yıllık zilyetlik bulunmadığı gerekçesiyle Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25/10/2018 tarihli ve 2016/725 Esas, 2018/6245 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.

VII. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, tescili istenen yerin köy içi bir taşınmaz olduğu zaten burada tarımsal faaliyetin olmayacağı, dava konusu edilen yol olarak bırakılan yerde önceden ev olduğu, dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğu ve evin bahçesi olduğunu öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, 2008 yılında yapılan kadastro sırasında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "

3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’ hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Çekişmeli taşınmazın yörede 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tescil harici bırakıldığı saptanmıştır.

3.3.2. Davacı yanın zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak tapuya tescil isteğinde bulunduğu belirlenmiştir.

3.3.3. Öte yandan, İlk Derece Mahkemesince zilyetlikle mülk edinme koşulları üzerinde durularak sonuca gidildiği görülmüştür.

3.3.4. Dosya içeriğine, toplanan delillere, verilen kararın (VI.) no.lu bendinde yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine göre bozmaya uygun yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VIII. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 01/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.