"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; hudutlarını dava dilekçesinde belirttikleri taşınmaz bölümlerinde müvekkilinin 50 yıldır zilyet olduğunu, taşınmaz üzerinde müvekkilinin içinde oturduğu evinin ve ağaçlarının da bulunduğunu beyan ederek, nizalı taşınmaz bölümlerinin müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde davacının yeterli süre ile zilyetliğinin bulunmadığını beyan ederek, davanın reddi ile taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 4.163,68 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 527,03 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinin özel mülkiyete konu olamayacağını, 3402 sayılı Yasa’nın 17. maddesinde düzenlenen koşulların davacı lehine gerçekleşmediğini, taşınmazların niteliğinin, üzerindeki kullanım şekli ve süresinin belirlenmesinde hava fotoğraflarından yararlanılmadığı gibi 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan bu hususta rapor da alınmadığını, davacının adına tesciline karar verilmesini talep ve dava ettiği taşınmaz bölümlerinin yüzölçümleri ile Mahkemece davacı adına tesciline karar verilen taşınmaz bölümlerinin yüzölçümlerinin farklı olduğunu beyan ederek temyiz başvurusunda bulunmuştur.
V. YARGITAY BOZMA İLAMI
Hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04/12/2018 tarih, 2016/4346 Esas, 2018/7355 Karar sayılı ilamıyla; “dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil davası olup, TMK'nın 713. maddesinin 3. fıkrasında tescil davasının, Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine karşı açılacağı, diğer bir anlatımla tescil davasının Hazine ve taşınmazın bulunduğu Köy ya da Belediye Tüzel Kişiliğini hasım göstermek suretiyle açılması gerektiği, her ne kadar mahkemece davalı olarak Hazine taraf gösterilmiş ise de, hüküm tarihinden
önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca ... ve ... Büyükşehir Belediye Başkanlığının davada taraf olması gerektiği halde bu husus üzerinde durulmadan davaya devam edilerek esasa ilişkin hüküm kurulduğu, taraf teşkili dava şartı olup, bu şart sağlanmadan işin esasına girilemeyeceği, hal böyle olunca, 6360 sayılı Kanun uyarınca Muğla ilinin mülki sınırlarının Büyükşehir Belediyesi sınırı olarak belirlendiği, Büyükşehir sınırlarındaki köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliklerinin sona erdiği dikkate alınarak ... ile ... davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması ” gereğine değinilmek suretiyle sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur.
VI. MAHKEME KARARI
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmaz bölümlerinin 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığı, bölgede ilk orman tahdit çalışmasının 1944 yılında yapılıp kesinleştiği, daha sonra 1944 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdidinin aplikasyonu ile 6831 sayılı Kanun'un 3302 sayılı Yasa ile değişik 2/B uygulama çalışmasına 04/04/1994 tarihinde başlandığı, 1996 yılında bitirildiği ve 03/10/1996 tarihinde ilan edilerek 03/04/1996 tarihinde kesinleştiği, dava konusu yerin orman sayılmayan yer içinde kaldığı, eldeki tescil davasında da 1996 yılı ile dava tarihi arasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle, dahili davalı ... ile ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine, davalı Hazine aleyhine açılan davanın ise 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; eldeki dava tescil davası olmakla artık 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, ayrıca dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde müvekkili yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, mahallinde dinlenen yerel bilirkişi, tanık beyanları ve bilirkişi raporlarıyla da iddialarını ispatladıklarını beyan ederek temyiz başvurusunda bulunmuştur.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, Dalaman İlçesi, Sabunlu Köyü çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmaz bölümleri, tepelik olmakla tescil harici bırakılmıştır.
Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi şöyledir.
“Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi şöyledir.
“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi şöyledir.
“Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
3.3. Değerlendirme
Dava konusu taşınmazların, kadastro sırasında tepelik olarak tescil harici bırakılan yerlerden olduğu ve dosya arasında bulunan 08/07/2014 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bu taşınmazlar hakkında kadastro sırasında tutanak düzenlenmediği anlaşılmaktadır.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde, yalnızca hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili olarak 10 yıllık hak düşürücü süre belirlenmiş olup, gerek 3402 sayılı Kanun’da gerekse de 4721 sayılı Kanun’un tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tespit harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen ya da hak düşürücü süre belirleyen yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, mahkemece varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun olmadığı gibi eldeki dava, Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tescil davası niteliğinde olup, bu nitelikteki davaların yasal hasım konumundaki Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine karşı açılıp yürütülmesi zorunlu olduğu halde, dahili davalı ... ile ... yönüyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi de isabetsizdir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde tüm delilleri toplanıp birlikte değerlendirilmeli, esasa yönelik araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
VIII. SONUÇ
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.