"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen ret kararının Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar, ... İlçesi, ...Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 107 ada 8, 9, 16, 126 ada 2, 4, 17, 19, 24 ve 127 ada 1 parsel sayılı taşınmazların pay tapu kaydı ve taksim nedeniyle davalının babası ... adına tespit ve tescil edildiğini, daha sonra bu taşınmazların 12.08.2009 tarihinde satış yoluyla davalı ...'e devredildiğini ancak tespitin hatalı olduğunu, murisleri ... ile davalının babası ...’ün kardeş olduğunu, murislerinin 14/05/1969 tarihli 92 nolu tapu kaydı ile çekişmeli taşınmazlarda payı olduğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kaydının murislerinin payı oranında iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacıların murisi ...’ın dava konusu taşınmazlar üzerindeki hissesini 1972 yılında davalının babası Abdullah’a satıp, zilyetliğini devrettiğini, satış bedelinin ödendiğini, davalının da taşınmazları babasından satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/12/2012 tarihli 2012/130 Esas 2012/273 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
2.Bozma İlamı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01/07/2013 tarihli ve 2013/7546 Esas, 2013/7548 Karar sayılı kararıyla; "Mahkemece, davacı tarafın dayanağı tapu kaydının çekişmeli taşınmazları kapsamadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; davacılar tarafından 26.10.2009 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesine açılan dava hakkında Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.10.2009 tarihli, 2009/249-349 E. ve K. sayılı kararı ile davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesinde olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği ve bu görevsizlik kararının 23.12.2009 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bunun üzerine davacıların talebi doğrultusunda davanın Sulh Hukuk Mahkemesine nakledildiği, Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda 09.03.2012 tarihli 2010/11 E. 2012/139 K. sayılı karar ile görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği ve verilen görevsizlik kararının 20.06.2012 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği dolayısıyla ortada kesinleşmiş iki görevsizlik kararı olması nedeniyle merci tayini yoluna gidilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/09/2019 tarihli 2014/49 Esas 2019/114 Karar sayılı kararıyla; davacılardan ...’ın yargılama devam ederken 04.04.2018 tarihinde vefat ettiği, davacı tarafa müteveffaya ait veraset ilamını dosyaya sunmak tüm mirasçılarının davaya muvafakatlerinin alınması bunun mümkün olmaması halinde terekesine temsilci atanması için Sulh Hukuk Mahkemesine başvurmak üzere yetki ve süre verildiği bu ara kararın yerine getirilmemesi üzerine bu sefer davacı tarafa aynı ara karar için kesin süre verildiği bu arada bir kısım mirasçıların vekaletnamesinin dosyaya sunulduğu geriye kalan iki mirasçı ... ve ... ‘ın vekaletnamelerinin sunulması için 1 haftalık kesin süre verildiği, bir sonraki celseye kadar tüm mirasçıların vekaletnamesinin dosyaya ibraz edildiği ancak mirasçı ...’ın 03/05/2019 havale tarihli dilekçe ile avukatın dosyaya sunduğu vekaletnamenin 2018 tarihli olduğunu, avukatını azlettiğini ve davaya muvafakatinin olmadığını beyan ettiği, dolayısıyla davacının mirasçılarının hepsinin davaya katılımının sağlanmadığı gibi bu hususta el birliği halinde mülkiyete tabi terekeye temsilci atanması için Sulh Hukuk Mahkemesine yapılan bir talebin de dosya arasında bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
5.Temyiz Nedenleri
Mahkemece ilk önce davacı tarafa terekeye temsilci atanması için süre verildiğini, davacı tarafın taraf teşkilini sağlayacaklarını beyan etmeleri üzerine bu karardan dönülerek davacı tarafa taraf teşkilinin sağlanması için kesin süre verildiğini, verilen kesin süre dolmadan bir kısım mirasçıların vekaletnamelerinin dosyaya ibraz edildiğini, kalan 2 mirasçının vekaletnamesini sunmak için yeniden süre talep ettiklerini mahkemenin tekrardan süre verdiğini, bu süre içinde de söz konusu vekaletnameleri dosyaya ibraz ettiklerini, sonrasında davayı takip etme arzusundan vazgeçen mirasçı ...’ın kendisini vekillikten azlederek davayı takip etmeyeceğini dosyaya bildirdiğini, bu beyan üzerine mahkemece taraflarına terekeye temsilci atanması için süre vermek yerine davanın reddine karar verildiğini belirterek mahkemenin ret kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir
6.Gerekçe
6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 599. maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan ...temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. TMK'nin 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.
Bu yasal düzenlemelere göre, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1 Elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için dava açması halinde mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerekir. Böyle bir dava, diğer mirasçıların da paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ve tereke temsilcisinin de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davaya icazet verip davayı devam ettirmesine olanak yoktur.
6.3.2.Somut olayda davalı ...'ün babası ... dava tarihi itibariyle sağ olduğundan ve davacıların murisi ...'nın mirasçısı olmadığından terekeye karşı 3. kişi durumundadır. Bu halde mirasçılardan birisinin veya bir kaçının kendi payı/payları hakkında açtığı davanın, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığı anlaşılmakla, mahkemece davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken davacı ...’ın yasal mirasçılarının davaya dahil edilmemesi nedeniyle aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de; kararın (IV/6.3.1.) paragrafında yer verilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olduğundan hükmün gerekçesi düzeltilerek onanması gerekmiştir.
V. SONUÇ
Mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi isabetsiz ise de, ret kararı sonucu itibari ile doğru olduğundan hükmün, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HMUK'nın 438/7. maddesi gereğince gerekçesi DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.