Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4248 E. 2022/1837 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, ortak murisin terekesindeki taşınmazın davalılara miras yoluyla mı intikal ettiği, yoksa mirasçılar arasında yapılan taksim sonucu mu davalılara geçtiği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalılar tarafından ibraz edilen 04.04.1989 tarihli taksim senedi ve tanık beyanları ile taşınmazın davalılara miras payı olarak değil, mirasçılar arasında yapılan taksim neticesinde kaldığı ispatlandığından, davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesi uygun görülerek, direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : GÖRELE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davalıların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Kadastro sonucu Eynesil ilçesi, Aralık Köyü çalışma alanında bulunan 157 ada 20 parsel sayılı 402,86 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle eşit paylarla kargir 3 katlı bina ve tarla vasfı ile davalılar adına tespit edilmiştir.

I. DAVA

Davacı ... vekili, çekişmeli taşınmazın tarafların ortak murisi ...'den müvekkili ile davalılara intikal ettiğini, ancak kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmaz üzerinde ev yapmak için davalıların müvekkilinden izin aldıklarını, ancak davalıların taşınmazın tamamı için değil sadece üzerine yapacakları ev için müvekkilinin izin ve onayının bulunduğunu ileri sürerek, tapunun iptali ile müvekkilinin miras hissesi oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; muris babaları ...'nün ölümünden sonra 04/04/1989 tarihli muvafakatname ile Aralık Köyü Tekeli mevkiinde bulunan tüm taşınmazları mirasçılar arasında rizaen taksim ettiklerini ve kullanmaya başladıklarını, dava konusu taşınmazın ise kura neticesinde 1/2 hissesinin kendisine, 1/2 hissesinin ise ...'na isabet ettiğini, taşınmazı 27 senedir kendi tasarrufları altında kullandıklarını, taşınmaz üzerindeki evi kendisinin yaptığını, belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; muris babaları ...'nün ölümünden sonra 04/04/1989 tarihli muvafakatname ile Aralık Köyü Tekeli mevkiinde bulunan tüm taşınmazları mirasçılar arasında rizaen taksim edip kullanmaya başladıklarını, bu taksime göre dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin kendisine, 1/2 hissesinin ise ...'na isabet ettiğini, taşınmazı 27 senedir kendi tasarrufları altında kullandıklarını, taşınmaz üzerindeki evi ... ile birlikte yaptıklarını, davacının beyanlarının gerçek dışı olduğunu, hali hazırda davacı adına kayıtlı bulunan taşınmazın da aynı rızai taksime dayanarak davacı adına tespit ve tescil edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Görele Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.09.2018 tarihli ve 2016/389 Esas, 2018/482 Karar sayılı kararında, taşınmazın tarafların murisi ...'den intikal ettiği, murisin ölümünden önce herhangi bir taksimat yapılmadığı, murisin ölümünden sonra da tüm mirasçıların katılımıyla yazılı şekilde bir taksim anlaşmasının yapılmadığı, bu hususun keşifte dinlenen davalı tanığı ...'un "benim yokluğumda kardeşlerim muristen intikal eden yerleri taksim etmişlerdir." beyanıyla doğrulandığı, sadece "muvafakatname" başlıklı dava konusu taşınmaz üzerine ev yapmaları için davalılara diğer mirasçıların muvafakatlerini içerir bir belge düzenlendiği, bu muvafakatin; belgenin alt kısmında muhtarın beyanından da anlaşılacağı üzere sadece davalılara ev yapması için izin ve onayı içerdiği, söz konusu taşınmazın öncesinde harman olarak kullanıldığı, bu hususun keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanları ile sabit olduğu, keşif tutanakları ve bilirkişi raporlarının hükmü kurmaya elverişli olduğu, hukuken geçerlilik şartlarını taşıyan taksimata ilişkin dosyada bir delil bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile, Görele Sulh Hukuk Mahkemesinin 06/06/2016 tarihli ve 2016/344 Esas - 2016/359 Karar sayılı veraset ilamı doğrultusunda 40550400 pay kabul edilerek 2741760/40550400 hissesinin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye hissenin tapu malikleri üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davalılar tarafından ayrı ayrı istinaf isteminde bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalılar, istinaf dilekçelerinde özetle; 04.04.1989 tarihli muvafakatnamede belirtildiği üzere taşınmazı taksim ettiklerini, taksim sonucunda gidip Bayındırlık Müdürlüğünden ruhsat aldıklarını, şahitlerin doğru söylemediğini, Mahkemenin taksimi dikkate almadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmişlerdir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 06.12.2019 tarihli ve 2019/1240 Esas, 2019/2166 Karar sayılı kararında; çekişmeli taşınmazın kök muristen kaldığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığı, ihtilafın kök murisin terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim sonucunda çekişmeli taşınmazın davalılara kalıp kalmadığı, 04.04.1989 tarihli muvafakatnameyle davacının miras payını devredip devretmediği noktasında olduğu, Mahkemece taksimin ispat edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, 04.04.1989 tarihli muvafakatname ve alınan tanık beyanlarına göre davacının çekişmeli taşınmaz üzerinde kök muris ...'den gelen miras payını davalılara devrettiğini kabul etmek gerektiği, davacının artık miras payını talep etme hakkının kalmadığı, Mahkemece bu sebeplerden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davalıların istinaf talepleri kabul edilip İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, temyiz dilekçesinde özetle; delillerin takdiri ve olaya uygulanmasında hataya düşüldüğünü, mirasçılar arasında çekişmeli taşınmaz için geçerli bir taksim yapılmadığını, 04.04.1989 tarihli muvafakatnamenin taşınmazın arzına yönelik olmadığını, bu muvakafatin çekişmeli taşınmaz üzerine ev yapmak için verilen bir izin niteliğinde olduğunu, taşınmaz üzerinde davacının miras payının olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur." hükmünü içermektedir. (madde metninde taksimden bahsedilse dahi kıyasen taşınmazın zilyedi murisin mirasçıların yasal miras payına mahsuben sağlığında yaptığı paylaştırma da bu kapsamdadır.)

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Bilindiği üzere, Kadastro Kanunu'nun 15/1. maddesinde, kural olarak kadastro faaliyetleri ve kadastro tespiti sırasında hem tapuda kayıtlı, hem de tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların malikleri veya bunların mirasçıları arasında taksim edilmesi yahut muris tarafından sağlığında paylaştırılması sebebiyle zilyetleri adına tespitine ilişkin düzenleme getirilmiştir. Buna göre, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların 14. madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildiği yahut muris tarafından paylaştırıldığı belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat olunduğu takdirde, bu taşınmazların paylaşım gereğince zilyetleri adına tespit edileceği belirtilmektedir.

3.3.2. Hemen belirtmek gerekir ki, taksime dayanan taraf, TMK'nın 6. maddesi uyarınca, taşınmazın taksim edilmiş olduğunu, adına tespit edilecek kısmın kendisine isabet ettiğini, tespit tarihine kadar taksimin bozulmadığını ispat etmelidir. Kadastro tespiti sırasında taksimle ilgili göz önünde bulundurulacak hususlara değinilecek olursa; tespitten önce yapılan taksimlerin nazara alınması, taksimin bozulmamış olması ve taksime iştirak edenin zilyet olması gerekmektedir. Taksimin ispatına gelince, bilindiği üzere tereke tüm mirasçılara bir bütün halinde intikal eder. Asıl olan terekenin bir bütün olarak tasarruf edildiğidir. Aksini iddia eden iddiasını ispat etmelidir. Taksim olayı ispat edilirken öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, ne zamandan beri kimin zilyet olduğu ve nedeni, taksimin ne zaman kimler arasında yapıldığı, taksime tüm mirasçıların katılıp katılmadığı araştırılmalıdır. Kadastrodan önce yapılan tapu dışı taksim geçerlidir. Şahit ve bilirkişi beyanları ile ispat edilebilir. Uzun süre kullanma taksimin varlığını göstermez. Asıl olan bu kullanmanın tüm mirasçılar adına olduğu ve kullanım şekline taalluk ettiğidir. Aksi halde mirasçılar arasında zamanaşımı işlemez yolundaki temel maddi hukuk kuralı, ispat hukuku çerçevesinde bertaraf edilmiş olur.

3.3.3. Somut olaya gelince, çekişmeli taşınmazın davalılar adına müştereken tespit ve tescil edildiği, bilahare karar tarihinden 2 gün önce; 12.09.2018 tarihinde davalı ...’nun payını tapuda kayden eşi ...’na sattığı anlaşılmıştır.

3.3.4. Davacı hak düşürücü sürede çekişmeli taşınmazın ortak muris...’den geldiği ve ölümünden sonra terekesinin usulüne uygun şekilde taksim edildiği, ancak çekişmeli taşınmazın arzının taksim dışı bırakıldığı, davalılara yalnızca taşınmazın üzerine ev yapmaları için muvafakat verdikleri iddiasıyla miras payı oranında adına tescil talebiyle eldeki davayı açmıştır. Davalılar ise çekişmeli taşınmazın kök muris...’den geldiği ve...'nin terekesinin mirasçılar tarafından usulüne uygun şekilde taksiminin yapılarak davacıya payının verildiğini, bu hususta 1989 yılında tüm mirasçıların katılımıyla yapılan taksim senedinin olduğunu savunmuştur. O halde taraflar arasında niza konusu olan husus çekişmeli taşınmazın ortak murisin ölümünden sonra usulüne uygun şekilde yapılan taksime konu edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

3.3.5 Mahkeme tarafından mahallinde keşif yapılmış, bilirkişi raporları alınmış, tarafların gösterdiği deliller toplanmış ve yazılı şekilde karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise Yerel Mahkemenin kararını kaldırarak taraflar arasında ortak murisin ölümünden sonra çekişmeli taşınmazın taksime tabi tutulduğu ve böylece usulüne uygun taksimin varlığının dosya kapsamıyla sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

3.3.6 Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, çekişmeli taşınmazın kök muristen kaldığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamasına, uyuşmazlığın ortak murisin ölümünden sonra terekenin taksim edilip edilmediği noktasında toplanmasına, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından taşınmazların ortak muris...’den geldiği ve çekişmeli taşınmazın arzının taksime tabi tutulmadığı belirtilmişse de davalıların tutunduğu 04.04.1989 tarihli taksim senedinde... terekesinin usulüne uygun bir şekilde taksiminin gerçekleştiği hususunun ispat yükü kendinde olan davalılar tarafından ispatlanmasına ve kararın (IV-3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 07.03.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.