Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4265 E. 2022/3086 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılar arasında yapılan taksim sözleşmesine rağmen, davalı mirasçının taşınmazın tamamını kendi adına tescil ettirmesi nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı mirasçının, yazılı taksim sözleşmesinden sonra yapılan fiili paylaşımı ve kendi zilyetliğini tanık beyanları ve bilirkişi raporuyla ispat etmesi gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılıp yeniden hüküm kurularak davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili, davacılar murisi ... ... ile davalı ...'in kardeş olduğunu, davacıların mirasbırakanı ... ...'in babası olan ...'den intikal eden malların fiili taksim yapılarak paylaşıldığını, tüm mirasçıların, muhtar ve azaların imzasıyla belge düzenlendiğini, bu belgeye göre Çepni içinde bulunan ev ve bahçenin 1/3'ünün davacıların mirasbırakanı ... ...'e bırakıldığını, ancak davalının köy içindeki taşınmazı kadastro çalışması sırasında Çepni köy içi, 118 ada 4 parseli yani içinde bina bulunan 893 m2 alanlı kısmı kendi adına harici ifraz ve taksim neticesinde ayrıldığı belirtilerek tescil ettirdiğini ileri sürerek 118 ada 4 parselin yapılan harici ifraz ve taksim anlaşması gereği davalı adına olan tapu kaydının davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Yargılama sırasında davacılardan ... 05/12/2017 tarihinde ölmüş, yasal mirasçılarına ait vekaletname sunulmuştur.

II. CEVAP

1. Davalı cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediğini, davacının dava konusu taşınmazda hiçbir hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın zamanaşımı ve hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı için açılan davanın usulden reddi gerektiğini, ayrıca tarafların babalarının ölümünden sonra tarafların bir araya gelerek yazılı ve sözlü olarak miras paylaşımı konusunda sözleşme yaptıklarını, kadastro çalışmaları sırasında da bu sözleşme gereğince paylaşılan taşınmazların adlarına kayıtlandığını, yapılan kadastro çalışmasının doğru olduğunu, davaya konu taşınmaz yazılı sözleşme gereğince 1/3 hisse ile paylaşılmış ise de bu paylaşımdan çok kısa bir süre sonra tarafların babaları muris ...'ın talebi " bana yola cephe olarak bir kısım verin diğer kısımdan ben herhangi bir şey istemiyorum" demesi ve müvekkili ile diğer kardeşin kabulü ile de taşınmazda fiili paylaşım yapıldığını belirterek açılan davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mudanya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/03/2019 tarihli ve 2017/263 E., 2019/127 K. sayılı kararıyla, davacının yazılı miras taksim sözleşmesine dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açtığı, davacının dayanağı olan yazılı miras taksim sözleşmesini davalı vekilinin 19.08.2016 tarihli davaya cevap dilekçesinde inkar etmediği, yapılan miras taksim sözleşmesini kabul ettiği, davalı vekilinin davaya cevap dilekçesinde davaya konu taşınmazı davacının sunmuş olduğu 1991 tarihli taksim sözleşmesi gereği 1/3 hisse ile paylaşılmış ise de bu paylaşımdan çok kısa bir süre sonra davacıların babası ...'ın talebi ile "Bana yola cephe olarak bir kısım verin diğer kısımdan ben herhangi bir şey istemiyorum" demesi üzerine mirasçılar davalı ...'in diğer kardeşin kabulü ile taşınmazda fiili paylaşım yapıldı diyerek yazılı taksim sözleşmesinin mirasçılar arasında sonradan bozulduğu daha sonra fiili paylaşım yapıldığını iddia ettiği, davaya konu edilen 20.01.1987 tarihli taksim sözleşmesinin mirasbırakanın ölümünden sonra tüm mirasçılarının katılımı TMK ilgili maddeleri gereğince usulüne uygun yapıldığı, miras taksim sözleşmesi işleminin sahteliği ve imza inkarı ise miras taksim sözleşmesinin tarafları ve sözleşme taraflarının mirasçıları olan davalılar tarafından bu zamana kadar ileri sürülmediği, davaya konu 20.01.1987 tarihli taksim sözleşmesinin davacı dahil tüm mirasçıları bağlayacağı, mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçılar arasında ve muhtar ve azaların tasdikleri ile akdedilen paylaşma sözleşmesinden ancak yine aynı hukuki şekil ile yapılan (yazılı şekil ile) ve sözleşmedeki tüm tarafların katılımı ile yeniden akdedilecek yazılı sözleşme ile dönülebileceği, resmi paylaşım sözleşmesine katılan mirasçılardan veya haleflerinden sonradan geçerli paylaşımın yapılmadığı yönündeki ifadeleri paylaşımı ortadan kaldırmayacağı, yazılı miras taksim sözleşmesinin bozularak fiili taksim yapıldığını yazılı delil ile ispat etmek zorunda olduğundan davalının inkar etmediği yazılı miras taksim sözleşmesinden daha sonra mirasçılar arasında tekrardan anlaşılarak fiili taksim ile dönüldüğünü yazılı belge ile ispat edemediği gerekçesiyle, davacıların davasının kabulü ile davaya konu Mudanya ilçesi, Çepni mahallesi, Köy içi mevkii 118 ada 4 parselde davalı adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmaz 12 pay kabul edilerek taşınmazın 1/12 hissesinin davacı ..., 1/12 hissesinin davacı ..., 1/12 hissesinin davacı ..., 1/12 hissesinin davacı ... ... adına 8/12 hissesinin davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kararında takdirde hataya düştüğünü, davacılar ile davalının kök muris ...'in mirasçıları olduğunu, dava konusu taşınmazın evveliyatında kök murise ait olup tapusuz olduğunu, paylaşım aşamasında ve fiili taksim aşamasında tapusuz olduğunu, müvekkili ... ile davacıların murisi ... ve diğer erkek kardeşi ...'ın aralarında babalarından kalan tapusuz tüm taşınmazları ve bu arada dava konusu taşınmazı paylaştıklarını, bir bütün olan taşınmazda tarafların yerlerini belirlemek için kura çektiklerini, bu kuraya göre davacıların babaları ...'ın yola cepheli yer istemesi nedeniyle yolun kıyısındaki yerin kendisine verildiğini, bundan sonra da müvekkili ... ile kardeşi ...'ın kendilerine ayrılan bölüme ev yaptıklarını, evin yapımında ve sonrasında mirasçılar arasında hiçbir niza çıkmadığı gibi bu şekildeki kullanımın en az 20-25 yıl devam ettiğini, bu durumun tanık ve mahalli bilirkişilerin anlatımları ile de sabit olduğunu ancak davacıların o tarihlerde yaşları küçük olduğu için bu anlaşmadan bi haber olduklarını, bunun canlı şahidinin de mirasçılardan ... ...'in olduğunu, Mahkemece kendisinin yeminli beyanının bu şekilde tespit edildiğini, tapusuz olan taşınmazlarda sadece yazılı sözleşmenin tek başına delil olmadığını, tarafların kabulleri ve anlaşmaları ile de fiili durumda değişiklik yapabileceklerini, nitekim davacıların babası ...'ın kurada kendisine çıkan yeri beğenmeyip yol kenarından yer istediğini ve kendisine de yol kenarındaki kısmın verildiğini, fiili paylaşım ve zilyet olarak tarafların kendisine bırakılan yerleri kullandıklarını ve üzerine ev yaptıklarını bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 20/11/2019 tarihli ve 2019/543 Esas, 2019/907 Karar sayılı kararıyla, davanın taraflarınca kabul edilen tüm mirasçıların imzalarının bulunduğu, kadastro öncesi yapılmış 29/04/1991 tarihli miras taksim sözleşmesi, kadastro tutanakları, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 118 ada 4 parsel ile bitişiğindeki dava dışı 118 ada 5 parselin evveliyatında bir bütün olduğu, taşınmazın tarafların kök murisi ...'e ait olduğu, kök muristen mirasçılarına intikal ettiği, söz konusu miras taksim sözleşmesine göre dava konusu taşınmaz ile bitişiğindeki 5 parselin mirasçılardan ..., ... ve ...'e kaldığı, ..., ... ve ...'in kendi aralarında yaptığı kura çekimiyle anlaşmaları neticesine göre dava dışı, yola cepheli 118 ada 5 parselin davacıların murisi ... ...'e bırakıldığı, dava konusu 118 ada 4 parselin ise ... ve ...'e kaldığı, ... ve ...'in 118 ada 4 parselde bu paylaşımdan sonra ev yaptıkları, paylaşım anlaşmasına göre herkesin kendi yerini fiilen kullandığı, fiili paylaşıma taraflarca uyulduğu, bu çerçevede davacıların murisi ...'ın kök murislerinden gelen Çepni köyündeki söz konusu parselleri paylaşması ve davacıların kök muristen gelen haklarını miras taksim sözleşmesi ve fiili paylaşıma göre 2008 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında 118 ada 5 parsel adı altında babaları ... ... adına tescil edilmesi suretiyle aldıkları anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken tapusuz taşınmazlarda fiili paylaşımın yazılı belge ile ispat edilmesi zorunlu olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, İstinaf makamının yapılmış olan yazılı taksim sözleşmesini okumadığını ve anlamadığını, Taksim sözleşmesinde ve Yerel Mahkemece alınan bilirkişi raporunda 29.04.1991 tarihli belgede 1/3 şeklinde yapılacağı kararlaştırılmış ve paylaşımın 1/3 oranında yapıldığının tespit edildiğini, aksini iddia eden davalı yanın aksini yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini, İstinaf makamının ısrarla 118 ada 5 parsel üzerinde durduğu, ancak bu parselin dava konusu olmadığı, ayrıca davalıların kardeş oldukları bu sebeple yazılı belgeyle ispata gerek olmadığı iddia edilmişse de HUMK. 293/4 gereği yazılı olarak yapılmış taksim sözleşmesinin aksinin ancak yazılı belge ile ispatının gerektiği, kura sonucu yerin değiştirilmesi mümkün olmadığı gibi hayatın olağan akışına da ters olduğunu ileri sürerek kararın bozulması gerektiğini savunmuştur.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Bursa ili, Mudanya ilçesi, Çepni köyü çalışma alanında bulunan 118 ada 4 parsel sayılı 893,69 metrekare yüzölçümlü taşınmaz evvelce 118 ada 5 parselle bütün olarak ...’in zilyetliğinde iken 1970 yılında 2 ye ifraz edilerek 118 ada 4 ve 5 parsellerin oluştuğu, 20.08.1983 yılında geriye mirasçı olarak ..., oğlu ..., oğlu ..., oğlu ... ve kızı ...’yı bıraktığı, ... ...’in hissesini 15.03.2004 tarihinde bedeli karşılığında ...’e sattığı, diğer mirasçıların 1980 yılında yapmış oldukları harici ifraz ve taksim neticesinde müstakilen 118 ada 4 nolu parselin ...’e 118 ada 5 nolu parselin ... ...’e isabet ettiği, diğer mirasçı ... ...’ın başka mevkiden yer aldığı ve mirasçıların halen taksim veçhile adlarına isabet eden yerlere zilyet ve tasarruf oldukları belirtilerek, ... adına tespit ve tespite itiraz edilmeksizin tescil edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesinde "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur." düzenlemeleri yer almaktadır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) nolu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 13/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.