Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4289 E. 2022/4077 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tescil harici bırakılan bir taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya yoluyla zilyetlikle kazanıldığı iddiasıyla tapuya kayıt ve tescil istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın Sazlıdere Barajı kısa mesafeli koruma alanı içerisinde kaldığı, koruma alanı ilanından önceki dönemde ise yirmi yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı, bu nedenle zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı ve taşınmazın kamu hizmetine ayrılmış olması nedeniyle tapuya kayıt edilemeyeceği gözetilerek istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tescil istemli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince verilen 04.10.2018 tarihli, 2018/472 Esas ve 2018/972 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 24/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat gelmedi. Temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat ..., davalı ... Başkan vekili Avukat ..., davalı ... Bölge Müdürlüğü vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, çevresinde 793, 798, 1447 ve 796 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu tespit harici bırakılan yeri 1974 yılından itibaren imar ihya ederek bugüne kadar tarla vasfıyla nizasız fasılasız kullandığını ileri sürerek adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada ölümü üzerine mirasçıları yargılamaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, dava konusu yerin 1980 tasdik tarihli 1/50000 ölçekli İstanbul metropoliten alan nazım imar planı bulunduğunu, anılan yerde 1972 yılında kadastro çalışmaları yapıldığı, 1980 tarihli imar planı da bulunduğu için kazandırıcı zamanaşımı ile edinilecek yerlerden olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş ve taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... Belediyesi, davanın kadastro mahkemesinde açılması gerektiğini, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, zilyetlik şartlarını ve taşınmazın imar ihya ile kazanılması mümkün olunan taşınmazlardan olup olmadığını mahkemece araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... Belediyesi, davanın kadastro mahkemesinde açılması gerektiğini, taşınmazla ilgili Çevre Şehircilik Bakanlığı ve İSKİ’nin taraf olması ve kendileri yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın 2014 yılında rezerv yapı alanı ilan edildiğini, ayrıca yerin Sazlıdere Barajı kısa mesafeli koruma alan sınırı içerisinde kaldığını, zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleşmediğini, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İhbar olunan Bakanlık, kendilerine yapılan ihbarın yasal dayanağı olmadığını ve davaya katılma talepleri olmadığını bildirmiştir.

İhbar olunan İSKİ, taşınmazın Sazlıdere Barajı kısa mesafeli koruma alanında olduğunu, 1988 yılından itibaren kendi zilyetliklerinde olduğunu kabulü gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuş, idareleri adına tescile karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, dava konusu yerin zilyetlikle edinimi mümkün olmayan yerlerden olduğu, taşınmazın 1980 tarihli imar planında bulunması ve havzanın ilan edildiği 1984 tarihinde kamu hizmetine ayrılmış olması sebebiyle imar ve ihya yoluyla kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Davacılar istinaf dilekçelerinde özetle, imar-ihya ile zilyetlikten kazanıma engel olan planların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yada İBB tarafından yapılan metropolitan planlar değil, 1/1000 ve 1/5000'lik nazım imar planı ve uygulama imar planları olduğunu, dava konusu alanın mutlak koruma alanında olmadığını, Sazlı Bosna barajı kısa mesafeli koruma alanında olduğunu, bu sebeple tarla olarak kullanmaya engel durumunun bulunmadığını, mutlak koruma alanlarına ilişkin olarak da yönetmelikte bu yerlerin tarla olarak kullanılmasına hiçbir engel olmadığını, kısa mesafeli koruma bandında bulunan alanların İSKİ tarafından kamulaştırılmadığını, Sazlı Bosna barajının su tutulma tarihinin 1996 olup, kısa mesafeli koruma alanı ile mutlak koruma alanlarında organik tarım yapılmasının mümkün olduğunu, bu tarihe kadar da zilyetlik koşullarının oluştuğunu, TMK.nın 713. maddesinde belirtilen şartların gerçekleştiğini, Şamlar Barajının Kanal İstanbul projesi kapsamında kalacak olup su havzası kapsamından da çıkartılacağını, taşınmazı 45 yılı aşkın süredir kullanan vekil edenlerinin hiç bir zaman niza yaşamadığını, davalı İSKİ'nin taşınmazın maliki olmadığını, barajda su toplama işleminin ne zaman yapıldığı, kısa mesafe yada mutlak koruma alanlarında kuru tarım yapılıp yapılamadığı hususlarında yeterli inceleme yapılmadığını bildirerek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.2. Davalı Hazine istinaf dilekçesinde özetle, davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, ancak TMK’nın 713/6 maddesi gereği tescil talepleri ile ilgili hüküm kurulmadığını bildirmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 04.10.2018 tarihli, 2018/472 Esas ve 2018/972 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazların bulunduğu Şamlar Köyünde kadastro çalışmalarının 15/05/1972 tarihinde kesinleştiği, dava konusu yerin 766 sayılı yasanın 2. maddesi gereği tescil harici bırakıldığı, taşınmazların Sazlıdere Barajı Kısa Mesafeli Koruma alan sınırı içinde kaldığının anlaşıldığı, koruma alanı kapsamında olan bu tür yerler üzerinde, koruma alanı kapsamına alındığı tarihten sonraki zilyetliğin hukuki kıymet taşımadığı, taşınmazın koruma alanı kapsamına alındığı tarihten öncesi bakımından ise zilyetliğin başlangıcı olduğu iddia edilen tarihten koruma alanı kapsamına alındığı tarih olan 1984 yılına kadar zilyetlik süresi dolmadığı, dava konusu taşınmazlar bakımından davacılar yararına kazanmayı sağlayan zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği ve TMK’nın 999. maddesinde, özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazların tapu kütüğüne kaydedilemeyeceğinin hükme bağlandığı, niza konusu taşınmaz bölümüne ilişkin davalı Hazinenin tescil isteğinin de yerinde bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, TMK’nın 713 ve devam eden maddelerinde aranan ve imar ihya ile zilyetlikten kazanıma engel olan planların, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ya da İBB başkanlığı tarafından yapılan metropolitan planlar olmadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın mutlak koruma alanı içerisinde olmadığını, barajın kısa mesafeli koruma alanı içerisinde olduğunu ve bu yerlerin tarla olarak kullanılmasına bir engel bulunmadığını, yönetmeliğin tarla olarak organik tarım yapılarak kullanılmasına izin verdiğini, Yönetmelik 1984 tarihinde çıkarılmış ise de 1996 tarihinde barajda su tutulmaya başlanıldığını, zilyetlik başlangıç tarihi de 1974 olduğu için sürenin tamamlandığını, imar ihyanın sağlandığını, zilyetlikle kazanım şartlarının oluştuğunu, ayrıca barajın Kanal İstanbul projesi içerisinde kalan yerlerden olduğunu ve su havzası kapsamından çıkarıldığını, 8. Hukuk Dairesi üyesinin muhalif kalmasına rağmen Genel Kurulun 1/25000'lik planların imar planı olarak kabul etmediğini, Şamlar Barajı kanal İstanbul projesi kapsamına alındığı için su havzası olma özelliğini de kaybettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında tescil harici bırakılan çekişmeli taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tescili isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.’’ hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) numaralı paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) numaralı paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekilleri için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 44.80 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına, 24.05.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.