"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece yapılan inceleme sonucunda; davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı ... Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, Bozkır ilçesi Söğüt köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın köy tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edildiğini oysaki dava konusu taşınmazın davacılara baba ve atalarından kaldığını, yüzyıllardır nizasız olarak ekilip biçildiğini, davacıların belli bir süre köyden ayrıldıkları için sahipsiz mal gibi gözüktüğünü bu nedenle kadastro tespitinin hatalı yapıldığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Bozkır Asliye Hukuk Mahkemesi 02/07/2015 tarihli ve 2014/243 E. 2015/417 K. sayılı kararıyla; keşifte dinlenen tüm bilirkişi ve tanıkların davaya konu yerin davacıların babasının harman yeri olduğunu, bazı tanıkların harman yerinin köy boşluğu olduğunu, köylülerin bulduğu boşlukları harman yeri olarak kullandığını beyan etmiş iseler de devamında herkesin kendi yerini kullandığını, başka bir köylünün harman yerini kullanmadığını beyan ederek dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşen yerlerden olduğunu zımmen ifade ettikleri, tanık ...’ın harman yeri olarak kullanılan boşlukların rastgele boşluklar olmadığını, yuvarlakla sertleştirilip düzenlenen yerler olduğunu belirttiği, davaya konu yerin harman yeri olduğu, bu harman yerini sadece davacıların babasının kullandığı, harman yerlerinin özel bir işlemden geçirilerek sertleşip düzeltildiğini tanıkların beyan ettikleri anlaşıldığından, davaya konu yerin köylünün ortak olarak kullandığı boşluk değil özel mülke konu harman yeri olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bozkır Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın kendi kusuruna dayanarak dava açtığını ancak hiç kimse kendi kusuruna dayanarak hak iddiasında bulunamayacağını, yasada öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra davanın açıldığını davanın süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu yerin kamuya ait ortak bir yer olduğunu, söz konusu yerin mahallenin ortak olarak kullandığı yol ve meydan olduğunu,verilen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve resen dikkate alınacak diğer hususlar nedeniyle kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi nedene dayalı olarak olarak açılan tapu kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Bozkır ilçesi Taşbaşı köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 110 ada 1 parsel sayılı 2.067,79 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın Taşbaşı köyü tüzel kişiliği tarafından kadimden beri arsa olarak kullanıldığı belirtilerek Taşbaşı köy tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu 16. maddesi, “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden: A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası,hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami, genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar, bahçeler, boşluklar ve benzeri hizmet binaları), kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları,il, belediye,köy veya mahalli idare birlikleri tüzel kişiliği adlarına tespit olunur.
B) Mera, yaylak, kışlak, otlak,harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüz ölçümleri hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.
Bu sınırlandırma, tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete teşkil etmezler.
Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir “
6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 26/(1) maddesi, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmünü içermektedir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1 Davacılar dava dilekçesinde ataları tarafından yüzyıllardır ekilip biçildiğini iddia ederek 110 ada 1 parsel sayılı taşınmaza karşı tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuşlardır.
Mahkemece dava konusu edilen yerin özel harman yeri vasfında olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin arsa vasfı ile yapıldığı, yargılama sırasında dinlenen mahalli bilirkişiler ile tanıkların bir kısmı tarafından dava konusu taşınmazın öncesinde davacıların babası tarafından harman yeri olarak kullanıldığı, bir kısmı tarafından ise köy boşluğu olduğu belirtilmiş, ziraat bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın ( B) harfi ile gösterilen kısmının ziraate elverişli yerlerden olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla dava konusu taşınmazın niteliği hususunda çelişki oluşmasına rağmen Mahkemece bu çelişki giderilmeden ve hüküm kısmında kadastro tutanağının içeriği, davacı tarafın talebi ile bilirkişi raporuna neden itibar edilmediği yerinde tartışılmadan karar verilmiştir. Yine davacı tarafın dava dilekçesinde, belli bir süre köyden ayrıldıklarını beyan etmelerine ve bir kısım tanık ile mahalli bilirkişi beyanında dava konusu yerin 20-30-40 yılıdır kullanılmadığı, hatta davacı tanığı ... davacı tarafın köyü 1964 yılında terk ettiğini beyan etmiş olmasına rağmen, Mahkemece davacılar tarafından çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğe ne sebeple son verildiği, uzun süreli kullanmamanın iradi terk iradesine dayalı olup olmadığı hususları araştırılmamıştır.
Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir. Açılan dava hakkında doğru karar verilebilmesi için öncelikle taşınmazın öncesi ve şimdiki vasfının ne olduğunun kuşkuya mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle taraf tanıkları ve teknik bilirkişi huzuruyla keşif icra edilmelidir. Dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, davacıların babasına ait ise taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin hangi tarihte başladığı ne şekilde sürdürüldüğü, davacıların babasının köyü ne zaman hangi sebeple terk ettiği, terkten sonra taşınmaz kullanılmamış ise bu kullanmamanın terk iradesine mi yoksa bir başka nedene mi dayalı olduğu, ziraat ederek kullanılmasa dahi bir başka suretle fiili hakimiyetlerinin devam edip etmediği, davacılar tarafından kullanılmamış ise başkası tarafından kullanılıp kullanılmadığı, köyün ortak kullanımında olup olmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalıdır.
Somut olayın özelliğine göre davacıların hangi sebeple ve ne zaman köyü terk ettikleri, zilyetliğin iradi olarak terk edilip edilmediği ve terk iradesinin bulunup bulunmadığı tartışılmalı terkin iradi olduğu, 20 yıldan fazla sürdüğü ve bu süreçte nizalı yerin köy halkı tarafından kullanıldığının anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeli bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
3.3.2. Davalı tarafın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısma ilişkin temyiz taleplerinin incelenmesine gelince; davacı tarafın davasını çekişmeli 110 ada 1 parsel sayılı taşınmaza karşı malik Taşbaşı köyü tüzel kişiliğine karşı tapu iptal ve tescil davası olarak açmasına rağmen ve yapılan keşifte dava konusu ettiği alanın gösterilmesi üzerine, davacı tarafın talep ettiği bir kısmın yolda kaldığı fen bilirkişi raporunda bu alanın (A) harfi ile gösterilip işaretlendiği ve 262,34 metrekare yüzölçümüne sahip olduğu belirlenmiştir. Mahkemece davacı taraf lehine zilyetlikten mülk edinme şartlarının kadastro tarihine kadar oluştuğu gerekçesiyle fen bilirkişi raporunda ( A) harfi ile gösterilen yolda kalan kısmın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporundan; (A) harfi ile gösterilen bölümün dava konusu 110 ada 1 parsel içerisinde kalmayıp, kadastro sırasında paftasında yol olarak bırakılan alanda kaldığı anlaşılmaktadır. Davacılar tarafından yola ilişkin açılmış bir dava bulunmadığına göre, Mahkemece dava konusu olmayan yere ilişkin olarak, ...nın 26. maddesine aykırı olarak işin esası hakkında karar verilmesi dahi isabetsiz olmuştur.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.04.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.