"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Kadastro sonucu Akçadağ İlçesi, ...Mahallesi çalışma alanında bulunan temyize konu 109 ada 14; 114 ada 3; 121 ada 1; 121 ada 7; 122 ada 12; 122 ada 28; 123 ada 22; 123 ada 24; 124 ada 29; 147 ada 1; 147 ada 2; 147 ada 6; 148 ada 1; 148 ada 10; 148 ada 11; 148 ada 12 ve 149 ada 6 parsel sayılı muhtelif yüzölçümlü taşınmazlar devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu gerekçesiyle ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
I. DAVA
Davacılar ...köy muhtarı ... ve köy azaları ..., ..., ... ve ..., çekişmeli taşınmazların mera olduğu iddiasına dayanarak dava açmışlardır.
II. CEVAP
Davalı Hazine cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların Hazine’ye ait olduğunu, bu nedenle kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit gördüğünü bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 20.09.2012 tarihli ve 2008/22 Esas, 2012/183 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmazların üzerinde mera bitkileri olduğu ve taşınmazların mera özelliği taşıdığı gerekçesiyle taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mera olarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde, Mahkemece kabul edilen parsellerin devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu ve davacıların iddiası gibi mera özelliği taşımadığı gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m.33). İddianın ileri sürülüş şekli, dosya kapsamına göre temyiz kanun yolu başvurusuna konu dava, tapuda Hazine adına kayıtlı bulunan taşınmazların mera olarak özel siciline kaydedilmesi isteğine ilişkin köy tüzel kişiliği tarafından açılan kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti” başlıklı 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.’’ Olağanüstü zamanaşımı yolu ile taşınmaz mülkiyetinin kazanılması ve taşınmazın zilyedi adına tespitine ilişkin temel koşulların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmaz, aralıksız ve nizasız yirmi yıllık süreyle malik sıfatı ile elinde bulunduran ve zilyedi olan kişi adına tespit ve tescil edilecektir.
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir."
3.2.3. Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması ve kullanılması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).
3.2.4. Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince zilyedi lehine taşınmazın tespiti koşullarına ilişkin yapılan açıklamaların yanında, 3402 sayılı Kanun'un "Hazine adına tespit" başlıklı 18. maddesinde;
"Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur.
Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiştir.
3.2.5. 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesinden önce gelen 13, 14 ve 17. maddelerinde mülkiyet hakkının tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Kanun'un önceki maddelerinde özel veya tüzel kişiler adına taşınmaz malların tespit ve tescil şartlarına yer verilmişken, Kanun'un 18/1. fıkrası ile bunların dışında kalan ve tescile tabi olan malların Hazine adına tespit ve tescil edileceği, diğer bir deyişle özel ve tüzel kişiler lehine iktisap şartları oluşmayan malların Hazineye ait olması esası getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise kamunun yararlanmasına mahsus orta malları ile hizmet mallarının (3402 sayılı Kanun'un m. 16/1), ormanların (6831 sayılı Orman Kanunu m. 1 vd), devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da (TMK'nın m.715) kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunlar uyarınca devlete kalan yerlerin olağanüstü zamanaşımı zilyetlik yolu kazanılamayacakları açıkça ifade edilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Mahkemece çekişmeli temyize konu 109 ada 14; 114 ada 3; 121 ada 1; 121 ada 7; 122 ada 12; 122 ada 28; 123 ada 22; 123 ada 24; 124 ada 29; 147 ada 1; 147 ada 2; 147 ada 6; 148 ada 1; 148 ada 10; 148 ada 11; 148 ada 12 ve 149 ada 6 parsel sayılı taşınmazların köy merasına ait yerlerden olduğu ve üzerinde davacı ...Köyü Tüzel Kişiliği lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır.
3.3.2. Temyize konu taşınmazlar ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin kadastro tutanak örnekleri varsa dayanakları ile birlikte getirtilerek dava konusu taşınmazların yönünü ne okuduğu ve ne şekilde kesinleştikleri belirlenmemiş, mahallinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının kısa ve soyut beyanları ile yetinilmiş, taşınmazların mera niteliğinde mi yoksa köylünün öteden beri ortak kullanımında olan alanlardan mı olduğu araştırılmadığı gibi taşınmazların niteliği ve zilyetlik hususlarında yapılan araştırmada hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
3.3.3. O halde sağlıklı sonuca varabilmek için; çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin onaylı tutanakları varsa dayanak belgeleri ile taşınmazların tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Müdürlüğü’nden, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise, İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, usulüne uygun olarak bildirilen taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşacak uzman bilirkişiler kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan; taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmazların kadim mera niteliğinde mi yoksa köylünün öteden beri ortak kullanımında olan alanlardan mı olduğu, taşınmazlar üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçiminin ne olduğu, taşınmazlar kullanılmıyor ise ne zamandır, ne sebeple kullanılmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki olduğunda yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının çekişmeli taşınmazları mera okuduğu tespit edildiği takdirde mahkemece yöntemine uygun mera araştırması yapılmalı, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazların hava fotoğraflarında gösterilmeli, bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu kesin şekilde belirlenmesine çalışılmalı, ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların belirtilen tarihlerdeki niteliği ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen raporlar alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. .
V. SONUÇ
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.