"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu... parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti sırasında ... oğullarından ölü ..., ölü ..., ölü ... ve ölü ... adına tespitinin yapıldığını, ... oğlu ...'in davacıların babası ve murisi olup çok eskiden beri bu yeri zilyet ettiklerini, ...'in 1944 yılında ölümü ile mirasının çocuklarına kaldığını, yapılan taksim neticesinde 42 parsel sayılı taşınmazın kız kardeşleri Meryem'e bırakıldığını, 41 parsel sayılı taşınmazın ise pay satışları neticesinde 1400/3300 payının ...’ya, 1900/3300 payının ise diğer davacı ...'a kaldığını, taşınmaz üzerinde 55-60 yıldır gerek kendilerinin gerekse murislerinin zilyetliğinin devam ettiğini belirterek, tapu kaydının iptali ile 1400/3300 payının ..., 1900 /3300 payının ise ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
2.1. Davalı ... Yalçı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağında davacılar ve davalıların kök murislerinden olan ...oğulları ...,..., ... ve ...'e ait olduğunun ifade edildiğini, alınan veraset ilamlarında davacılar ve davalıların kök muristen gelen paylarının bulunduğunu, mirasçılar arasında herhangi bir taksimin bulunmadığını, mirasçılar arasında zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz iktisabının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2.2. Davalı ... Yalçın vekili cevap dilekçesinde; davacılar ile davalı ...'nın ... oğlu ...'in ortak mirasçısı olduğunu, taraflar arasında herhangi bir taksim yapılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/12/2013 tarihli ve 2012/436 E., 2013/1019 K. sayılı kararıyla; alınan veraset ilamlarına göre davacı ve davaların aynı kök murisin mirasçıları olduğu, miras ilişkisinin devam ettiği ve alınan beyanlarda taksim hususunun ispat edilememiş olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; davacıların zilyetliğinin 20 yılı aşkın bir zamandır devam ettiğini, taşınmazın halen ölü murisler adına kayıtlı olduğunu, davacıların taşınmazın zilyedi ve kullanıcısı olduklarını ve 30 yılı aşkın bir zamandır davacılar ve davalılar arasında kullanım nedeniyle herhangi bir ihtilafın bulunmadığını, bu yer hakkında emlak vergilerinin davacılar tarafından yatırıldığını, davacılar lehine zilyetlik koşullarının oluşmuş olması nedeniyle Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir .
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesi “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Davacılar çekişmeli taşınmazın kendi murisleri ...’e ait olduğunu yapılan taksim ve pay satışları nedeniyle belirtilen paylarla davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir. Kadastro tespit tutanaklarının incelenmesinde çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin 04/12/1971 tarihinde yapıldığı, 10/09/1980 tarihinde kesinleşmek suretiyle tapuya tescil edildiği, eldeki davanın ise 30/10/2008 tarihinde açılması karşısında, Mahkemece davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesi gereğince hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilemesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, yatırılan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.