"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli davalı ... Belediyesi vekili tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16/11/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat ... geldiler. Başka gelen olmadı; duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşüldü.
Davacı ..., 1972 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescil istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine vekili ve davalı ... Belediyesi vekili, dava konusu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu davanın reddini ve MK’nun 713/6 maddesi gereğince tescilini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, MK’nun 713/1 maddesinde öngörülen şartlar gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine, davalı Hazine talebinin kabulü ile, TMK'nın 713/6. maddesi gereğince ham toprak vasfında davalılardan Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş, davacı vekilinin temyiz başvurusu üzerine 16. Hukuk Dairesi’nin 22.06.2017 tarihli bozma ilamında “Dava konusu taşınmazların dava tarihi olan 2011 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı'ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulması, bundan sonra öncekilerden farklı 3 kişilik ziraat mühendisi ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılması, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmesi, çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığının, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise buna en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazilerin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmasının” gereğine değinilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda MK’nun 713/1 maddesi gereğince kazandırıcı zamanaşımı şartları oluşmadığı gerekçesiyle Harita mühendisi ... ...’ın 29/04/2019 tanzim ve havale tarihli rapor ve krokisinde DA4 olarak belirtilen ve A harfi ile gösterilen 5.903,77 m²’lik taşınmaz ile aynı raporda DA6 olarak belirtilen 7.633,43 m²’lik taşınmazın tapulu yerlerden ve dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu anlaşılmakla, bu taşınmazlar yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, DA1 olarak belirtilen dava konusu 17.109,982 m²’lik, DA2 olarak belirtilen dava konusu 6.084,054 m²’lik, DA3 olarak belirtilen dava konusu 6.239,782 m²’lik, DA4 olarak belirtilen ve B harfi ile gösterilen dava konusu 3.499,048 m²’lik, DA5 olarak belirtilen ve C ile D harfleri ile gösterilen dava konusu 72.424,536 m²’lik taşınmazlar yönünden açılan davanın reddine, davalılardan Maliye Hazinesi vekilinin talebinin kısmen kabulü ile DA2 olarak belirtilen dava konusu 6.084,054 m²’lik, DA3 olarak belirtilen dava konusu 6.239,782 m²’lik, DA4 olarak belirtilen ve B harfi ile gösterilen dava konusu 3.499,048 m²’lik, DA5 olarak belirtilen ve C ile D harfleri ile gösterilen dava konusu 72.424,536 m²’lik taşınmazların, son parselden sonra yeni bir parsel numarası verilmek suretiyle, TMK 713/6.m. gereğince davalı Hazine adına ham toprak vasfıyla ayrı ayrı tapuya tesciline karar verilmiştir.
Dava, TMK. 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil davasıdır.
Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazının reddiyle, dava konusu teknik bilirkişi raporunda DA1 ve DA2 ile gösterilen bölümler yönünden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Teknik bilirkişi raporunda DA3, DA5(c ve d) ve DA 4’ün B ile gösterilen bölümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde zilyetlikle edinim koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Bilindiği üzere; MK’nun 713/1 maddesinde aynen“Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. KK.’nun 17 maddesinde ise “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, dava konusu taşınmazın dava tarihinden geriye doğru davasız aralıksız yirmi yıl süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğunu, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek taşınmazı tarıma elverişli hale getirdiğini duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Somut olayda, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliği kesin olarak belirlenmemiş, Ziraat Bilirkişi kurul raporu ile Harita ve Jeodezi Bilirkişi raporu birbiriyle çelişmekte olup aralarındaki çelişki giderilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece çekişmeli taşınmaza ait eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının(özellikle 1969 ve 1978 tarihli hava fotoğrafları istenerek) en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dava konusu taşınmaz bölümlerine komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanakları olan kayıt ve belgeler getirtilip, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile üç kişilik uzman ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, üç kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında dinlenilecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmişse ihyanın hangi tarihte bitirildiği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; çekişmeli taşınmazın niteliğine ve fiziksel özelliklerine ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi keşif tutanağına yansıtılmalı; ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, DA3 ile gösterilen bölümün çayır olarak kullanıldığı dikkate alınarak, taban suyu da tespit edilmek suretiyle taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını ve niteliğini komşu parsellerle karşılaştırmalı, geri kalan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını, eğimini, bitki desenini tarımsal niteliğini belirten, taşınmaz üzerinde bir zilyetlik mevcut ise zilyetliğin şeklini ve süresini, zilyetliğe ara verilip verilmediğini irdeleyen ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı, gerekçeli ve önceki bilirkişi raporunu da irdeleyecek çelişkili hususları giderecek şekilde rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini,devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihyaya konu edilmişse ihyanın hangi tarihte bitirildiğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, ziraat bilirkişi kurul raporuyla çelişkiler giderilecek şekilde rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de, davalı ... Belediyesi vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi isabetsiz olduğu gibi, pasif husumet yokluğundan reddedilen DA4’ün A ile gösterilen ve DA6 ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden maktu vekalet ücretine diğer taşınmazlar yönünden de nispi vekalet ücretine hükmedileceğinin düşünülmemesi isabetsiz olup, mahkemece yukarıda açıklanan yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen Hazine vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınıp Hazineye, 3.050.00. TL duruşma vekalet ücretinin ise davalılardan alınıp davacıya verilmesine, fazla yatırılan 1.290,70 TL bakiye onama harcının davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.