"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 2, 3, 4 ve 7 parsel sayılı taşınmazların malik ve hissedarlarından olduğunu, dava konusu parsellerin ilk tesis ve tedavül kayıtları ile kadastro tespit tutanakları ve sonrasında yapılan devir ve temlik işlemlerine göre dava konusu yerlerin davacıya ait olduğunu, yolsuz tescil yoluyla davalılar adına tapu kayıtlarında hisse tesis edildiğini davacının olması gereken hisselerinin azaltıldığını hisselerin davalılara yazıldığını, davacının bu durumu yıllar sonra öğrendiğini, bu hususta ilgili yerlere çeşitli başvurularda bulunduğunu öne sürerek, dava konusu parsellerde davalılar ... ve ...'a ait hisselerin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının aynı mahiyetteki talepler ile bir kısım parsel numaraları aynı olan taşınmazlara yönelik olarak Ordu 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/119 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, davanın reddine karar verildiğini, derdestlik ve kesin hüküm itirazında bulunduklarını, davacının mülkiyet iddiasına ilişkin tapu kaydında malik olarak gözüken tüm hissedarlar aleyhine dava açmasının zorunlu olduğunu, dava konusu taşınmazların tespitinin 25/07/1974 tarihinde yapıldığını, davacının iddialarının zamanaşımı sebebi ile dinlenmesinin mümkün olmayacağını, 25/07/1974 tarihinde dava konusu ve diğer taşınmazlar ile ilgili kadastro tespit işlemine karşı Ordu Tapulama Mahkemesinde bir kısım davalar açıldığını, davaların 1976/6 Esas sayılı dosyada birleştirildiğini, Yüksek Mahkeme denetiminden geçerek 1980 yılında kesinleştiğini, dava konusu parsellere ilişkin kesin hüküm nedeni ile davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/10/2019 tarihli ve 2018/195 E. 2019/235 K. sayılı kararıyla; yapılan yargılama ve toplanan delillere göre davacının tapunun ilk tesis tarihinden itibaren 3100/17280 payının bulunduğu ve bu payın değişmediği, davalıların yolsuz tescil ile pay edindikleri hususunun da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı ... vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin eksik inceleme neticesinde karar verdiğini önceki Mahkeme kararlarının göz önüne alınmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 21/02/2020 tarihli ve 2020/27 E., 2021/319 K. sayılı kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, çekişmeli eski 2 yeni 3852 ada 4, eski 4 yeni 3852 ada 2 ve eski 7 yeni 3851 ada 13 parsel sayılı taşınmazların hükmen kesinleştiği 11/06/1980 tarihi; yine çekişmeli eski 3 yeni 3852 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin kesinleştiği 23/02/1975 tarihi ile davanın açıldığı 21/04/2017 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğunun belirlenmesine, yine çekişmeli eski 7 yeni 3851 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliki ... aleyhine açılan kadastro öncesi nedene dayalı iptal ve tescil istemi yönüyle somut olayda derdest olan ve kesinleşmeyen Ordu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının bulunmasına, öte yandan taraf dayanağı olan Ordu Tapulama Mahkemesinin 1976/6, 1979/488 Esas, Karar sayılı kararı ile anılan karara ilişkin Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 05/12/1979 tarihli 1979/10459-11972 Esas, Karar sayılı ilamı ve Mahkemece düzenlenen 18/12/1980 tarihli duruşma tutanağı birlikte gözetildiğinde anılan dava dosyasının çekişmeli eski 2, 4 ve 7 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olup çekişmeli eski 3 parsel sayılı taşınmazın Tapulama Mahkemesi dosyasına ve kararına konu olmadığının belirlenmesine, bu haliyle taraf dayanağı Tapulama Mahkemesi kararında çekişmeli eski 2, 4 ve 7 parsel sayılı taşınmazların toplam 17280 pay kabul edilerek bundan 3100 payının davacı adına tesciline karar verilip anılan taşınmazlar yönüyle davacı adına tescile karar verilen 3100/17280 pay şeklindeki tescil kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmesine, çekişmeli eski 2 yeni 3852 ada 4, eski 4 yeni 3852 ada 2, ve eski 7 yeni 3851 ada 13 parsel sayılı taşınmazlara ait güncel tapu kayıtları incelendiğinde davacı adına tescile karar verilen 3100/17280 payın halen aynı ve değişmeksizin adına kayıtlı olduğunun tapu kayıtları ve fen bilirkişiler raporundan anlaşılmasına, bu haliyle taşınmazların tespiti ve hükmen tescili sonrasında intikallerinde davacı yönüyle herhangi bir pay azalması veya farklılaşmasının bulunmadığının belirlenmiş olmasına göre davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesi “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’ hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL onama harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, 16/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.