"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne dair verilen karar davalı Hazine vekili ve davalı Beşiktaş köy tüzel kişiliği temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Ardahan ili, Merkez ilçesi, Beşiktaş köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda mera vasfı ile tescil edilen 106 ada 249 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü ile Hazine adına tescil edilen 106 ada 105 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün davacıya babasından kaldığını ve 50 yılı aşkın süredir zilyet olduklarını ileri sürerek irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Ardahan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2012/107 E. 2015/6 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne, 03/06/2013 tarihli fen bilirkişi raporunda 106 ada 249 parsel sayılı taşınmazda (A) harfi ile gösterilen 5.866.09 metrekarelik kısım ile 106 ada 105 parsel sayılı taşınmazda (B) harfi ile gösterilen 1.054.83 metrekarelik kısmın tapu kaydının iptali ile tarla vasfı ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemece verilen karara karşı davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 21/09/2017 tarihli 2017/3774 Esas 2017/5559 Karar sayılı kararı ile yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, tevzi parsellerin dayanağı olan belirtmelik tutanaklarının getirtilmesi, mahallinde fen bilirkişisi, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu, komşu köylerden ve aynı köyde ikamet eden yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ile yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ne şekilde kullanıldığı öncesinde kadim mera olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınması, fen bilirkişisinden keşfi takibe elverişli ve belirtmelik haritası ölçeği ile kadastro paftası ölçeği eşitlenerek ve çakıştırma yapılmak suretiyle çekişmeli bölümlerin belirtmelik haritasındaki konumlarını gösteren denetime açık kroki istenmesi, ziraatçı bilirkişi kurulundan, komşu taşınmazlar ile birlikte değerlendirilerek taşınmazın önceki ve şimdiki nitelikleri, ne kadar zamandır tarım arazisi olarak kullanıldığı, mera vasfında olup olmadıkları, komşu mera parselinden ne şekilde ayrıldıklarını açıklayan rapor alınması, 106 ada 249 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün Toprak Komisyonunun 994 numaralı mera parseli içinde kaldığının anlaşılması halinde bu bölümün meradan açıldığı kabul edilerek bu bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi, 106 ada 105 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümün ise toprak tevzi çalışmaları sırasında haritaya bağlanan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde, Kadastro Kanunu'nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının, toprak tevzi çalışmaları sırasında, haritaya bağlanan yerlerden olmadığının anlaşılması halinde Kadastro Kanunu'nun 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının tespit tarihine kadar davacı taraf lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Bozma Kararına Uyularak Verilen Mahkeme Kararı
Ardahan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/02/2020 tarihli 2018/61 Esas ve 2020/73 Karar sayılı kararıyla; keşif sonucu alınan harita bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen kısımların önceden davacının babasının kullanımında iken çocukları arasında yapılan paylaştırma sonucu bu kısımların davacıya kaldığı, davacının bu kısımları tarla vasfında kullanarak hububat ekip biçtiği, haritacı bilirkişiden alınan raporda dava konusu taşınmazların kadastro öncesi sürülü ve imar ihyasının gerçekleştiğinin bildirildiği, dinlenen mahalli bilirkişilerin tamamının dava konusu alanın davacıya ait olduğunu beyan ettiği davacının babasıyla birlikte eklemeli olarak 40-45 yıllık nizasız ve aralıksız malik sıfatıyla ekonomik amacına uygun zilyetliğinin bulunduğu, TMK 713/1 ve Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki şartların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne 106 ada 249 parsel sayılı taşınmazın 27/08/2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.866.09 metrekarelik kısmı ile aynı raporda 106 ada 106 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 1.054.83 metre karelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Ardahan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına davalı Hazine vekili ve davalı Beşiktaş köyü tüzel kişiliği temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili ve davalı Beşiktaş köyü tüzel kişiliği temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, araştırmanın eksik ve yetersiz olduğunu belirterek ve re'sen belirlenecek sebeplerle Yerel Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davaya konu Beşiktaş köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 105 parsel sayılı 3.021.65 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla Hazine adına, 106 ada 249 parsel sayılı 724.435.90 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz kamu orta malı niteliğinde olduğu belirtilerek, mera vasfı ile sınırlandırılarak özel siciline tescil edilmiştir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesi “Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanun'un 37 nci maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur”. hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Yerel Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK)
Somut olayda; bozma kararına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, hava fotoğraflarını inceleyen jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi dava konusu A ve B harfi ile gösterilen alanların içerisinde sürülü kısımların olduğu belirtildiği halde ne kadarlık kısmın ya da hangi bölümün ekili sürülü olduğu açıklanmamıştır. Bozma kararı sonucu fen bilirkişisince ölçekler eşitlenerek belirtmelik haritası ile kadastro paftası çakıştırılmış ve A harfi ile gösterilen bölümün Toprak Tevzi Komisyonunun 994 no.lu mera parseli içerisinde kalmadığı, B harfi ile gösterilen bölümün ise Toprak Tevzi Komisyonunun 892 no.lu taşlık olarak adlandırılan alan içerinde kaldığı belirtildiğinden, artık davacı tarafın dava konusu ettiği B harfi ile gösterilen bölüm yönünden dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1, 14 ve devamı maddelerine göre, A harfi ile gösterilen bölüm yönünden Kadastro Kanunu'nun 14 ve devamı maddelerine göre kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığına bakılması gerekir. Mahkemece buna göre öncesi taşlık olarak belirtilen kısım yönünden imar ihya olgusu önemli olduğu halde ziraat bilirkişi kurulu raporunda imar ihyanın ne zaman başlayıp ne zaman tamamlandığı açık olarak belirtilmeyip genel olarak uzun yıllardır tarımsal faaliyet yapıldığı belirtilmiştir. Yine fen bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen kısım üzerinde telefon baz istasyonunun bulunduğu gösterilmiş olmasına rağmen bu baz istasyonunun ne zaman yapıldığı, davacının bu yeri öncesinde kullanıp kullanmadığı, kamulaştırma işlemi ya da tazminat ödenip ödenmediği hususu araştırılmamıştır. Ayrıca davacı dava konusu yerlerin babasından kendisine kaldığını ileri sürerek dava açtığından ve eklemeli zilyetliğe dayandığından her ne kadar davacı için Mahkemece belgesiz araştırması yapılmış ise de davacının babası yönünden belgesiz araştırması da yapılmamıştır. Çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine zilyetlikle kazanım şartlarının oluşup oluşmadığı somut olarak ortaya konulmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle telefon baz istasyonunun ne zaman ve kim tarafından yapıldığının ilgili kurumlara sorularak araştırılmalı, kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı ya da tazminat ödenip ödenmediği hususları saptanmalı, mahallinde, elverdiğince yaşlı, yöreyi iyi bilen, tarafsız ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile daha önceki keşfe katılmamış fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve ziraatçı bilirkişisi ile yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, evveliyatı itibariyle imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin mevcut olup olmadığı, mevcut ise hangi tarihte başladığı ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, taşınmaz imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise ne şekilde imar-ihya edildiği ve imar- ihyanın ne zaman tamamlandığı, davacının çekişmeli bölümler üzerinde ne şekilde tasarrufta bulunduğu hususları ile telefon baz istasyonunun ne zaman yapıldığı davacının ya da babasının bu yeri kullanıp kullanmadığı, kullanım var ise ekonomik amaca uygun olup olmadığı, davacı tarafın bu yer için herhangi bir tazminat alıp almadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde yöntemine uygun şekilde çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; ziraat mühendisi bilirkişiden, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki tarımsal niteliğini bildiren, gerçekleştirildiği iddia edilen imar-ihyanın tamamlanma tarihi ile zilyetliğin sürdürülüş şeklini ve süresini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini irdeleyen, önceki ziraat bilirkişi raporunu değerlendiren, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisinden, dosya arasına getirtilen hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi suretiyle, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin fotoğrafların çekildiği tarihlerdeki niteliği, kullanım şekli ve imar-ihya çalışmalarının tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise hangi tarihte tamamlandığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli; fen bilirkişisinden, her bir taşınmaz bölümünün yeri mahkeme ve Yargıtay denetimine açık şekilde belirlenerek, krokide işaretlenmek suretiyle, keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; bu şekilde (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü bakımından davacı yararına 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 17. maddelerinde yazılı imar-ihya ve zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden ise 3402 sayılı Yasa’nın 46/1, 14 ve 17. maddelerinde yazılı imar-ihya ve zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği duraksamasız şekilde saptanmalıdır. Davacının babası adına aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yolu ile edinilen taşınmaz miktarı yönünden de araştırma yapılmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin ve davalı Beşiktaş köyü tüzel kişiliğinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının talep halinde davalı Beşiktaş köyü tüzel kişiliğine iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.