"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, tescil ilamı ile oluşan tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, kadastro çalışmaları sonucunda; Cide İlçesi Sofular Köyü çalışma alanında bulunan ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilen 141 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adlarına karar verilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş;
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 14.11.2018 tarihli ve 2016/3600 E., 2018/6658 K. sayılı kararı ile “...doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle davacıların tutunduğu tapu kaydının oluşumuna esas tescil ilamı getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında davacı tarafın dayandığı tapu kaydı ve haritası uygulanıp kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmeli, davacıların tutunduğu tapunun dayanağını oluşturan tescil ilamında davalı Hazinenin taraf olup olmadığı belirlenmeli, taraf olduğu takdirde tescil ilamı taraflar arasında kesin hüküm teşkil edip davalı tarafı bağlayacağından öncelikle tescil krokisi uygulanarak kapsamı belirlenmeli ve tapu kaydının kapsamının uyması halinde bu bölümün davacılar adına tesciline karar verilmelidir. Tescil krokisinin uygulama kabiliyetinin bulunmaması durumunda ise tapu kaydının hudutlarının mahalli bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, uygulama sonucunda çekişmeli taşınmazın tapu kayıt kapsamı dışında kalan bölümleri yönünden tapunun oluştuğu 1995 tarihinden çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı 2007 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen 20 yıllık sürenin dolmaması nedeniyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle iktisap koşullarının davacılar yararına gerçekleşmeyeceği göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir... ”gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 20.01.2020 tarihli ve 2019/89 E., 2020/18 K. sayılı kararıyla; davacıların tutunduğu tapu kaydının dayanağı olan tescil krokisinin çekişmeli taşınmaza uyduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm verildiğini ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesinde, “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.
Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakkında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14. ve 17. madde hükümleri uygulanır.”
hükümleri düzenlenmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1.Dosya içeriğine, toplanan delillere, bozma kararı uyarınca işlem yapılarak verilen (IV/3) numaralı paragraftaki Yerel Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle tescil ilamı sonucu oluşan tapu kaydının çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünü kapsadığının anlaşılmasına göre, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüme yönelik olarak yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
6.3.2.Davalı Hazine temsilcisinin bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümü dışındaki kısma yönelik temyiz itirazlarına gelince, dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacının dayandığı tapu kaydının oluşumuna esas tescil ilamı ve ekindeki krokiden, gerek tapu kayıt miktarı ile çekişmeli taşınmazın yüzölçümünün uyuşmaması, gerekse tescil krokisi ile çekişmeli taşınmaz bölümünün geometrik şekli ile tescil tapusunun sınırları itibariyle (A) harfi ile gösterilen bölüm dışındaki kısma ait olmadığı anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, davacıların dayandığı tapu kaydı fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm dışında kalan kısımları kapsamamaktadır.
6.3.3. Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazda fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm dışındaki kısımlarda, önceki bozma ilamında da vurgulandığı üzere tapunun oluştuğu 1995 yılından taşınmazın tespitinin yapıldığı 2007 yılına kadar 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen 20 yıllık sürenin dolmaması nedeniyle zilyetlikle iktisap koşullarının davacılar yararına gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu bölüm yönünden yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.
VI. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı Hazine temsilcisinin çekişmeli taşınmazda fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1293,24 metrekare yüzölçümündeki bölüm yönünden temyiz itirazlarının reddiyle, bu bölüm hakkındaki usul ve kanuna uygun kararın ONANMASINA,
2-Davalı Hazine temsilcisinin çekişmeli taşınmazda fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm dışında kalan kısım yönüyle temyiz itirazlarının kabulü ile bu bölüm hakkındaki hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.