Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4659 E. 2022/4558 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi dönemde tapusuz taşınmazların mülkiyetinin kime ait olduğu ve tapu iptali ve tescil isteminin reddi.

Gerekçe ve Sonuç: Tapusuz taşınmazlarda mülkiyetin zilyetliğin devri ile geçtiği ve davalıların taşınmazları satın alarak zilyetliği devraldıkları ve zilyetliği sürdürdükleri gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü

I. DAVA

Davacı vekili 05/12/2014 havale tarihli dava dilekçesinde; İkizdere ilçesi, Ortaköy köyü 118 ada 35 parsel, 130 ada 5 parsel ve 117 ada 6 parselde tapuya kayıtlı taşınmazların 2008 yılında gerçekleştirilen kadastro çalışmaları sırasında ölü olan davalı murisleri ... ... ve diğer davalılar Mustafa ve ... adına tespit ve tescil edildiğini, davalı ...'ın davacının eşi, ... ...'ın ise kayınpederi olduğunu, taşınmazlar davacıya babası ... ...'den intikal etmesine rağmen eşi ve davalı olan ... ve ölü ... ... adına tescil edildiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan 1959 tarihli noterde yapılan mübadele sözleşmesiyle muris ... ...'in dava konusu yerleri satın aldığını ileri sürerek davalılar adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların 1962 yılından itibaren babası ölü ... ... tarafından kiralandığını, 1967 yılında davacının evliliğinden evvel 15.000 TL bedelle davacının babası ... ... tarafından ... ...'a satıldığını ve kadastro işlemlerinin yapıldığı tarihe kadar aralıksız ve malik sıfatıyla ... ... ve mirasçıları tarafında kullanıldığını, davacının iddialarının iyi niyetten yoksun olduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalılar ... ..., ... ve ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların 10.000 mark bedelle ... ... tarafından 1959 yılından sonra satın alındığını, taşınmazların 20 yıldan fazla bir süre boyunca ... ... tarafından kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, dava konusu taşınmazların 1959 yılında davacının babası ... ...'e ait olduğunun doğru olduğunu, ancak 1962 yılında taşınmazları kira bedeli ödeyerek kullanmaya başladıklarını, 1967 yılında ise 15.000 TL bedelle satın alındığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların 1962 yılından itibaren babası ölü ... ... tarafından kiralandığını, 1967 yılında davacının evliliğinden evvel 15.000 TL bedelle davacının babası ... ... tarafından ... ...'a satıldığını ve kadastro işlemlerinin yapıldığı tarihe kadar ... ... ve mirasçıları tarafından kullanıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kalkandere Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/178 Esas, 2018/51 Karar sayılı kararında, dava konusu taşınmazların ... tarafından Ancalı Ahmet isimli kişiden satın alındığı, daha sonra ...'un taşınmazları ...'e sattığı, 130 ada 5 parsel üzerinden yer alan 3 katlı kargir binanın ... ... tarafından yaptırıldığı ve taşınmazların satış tarihinden kadastro tesisine kadar da ... ve ... öldükten sonra mirasçıları tarafından kullanıldığı, dava konusu parsellerin ... ... tarafından ... ...'den satın alındığı hususunun kanıtlandığı, davacının ileri sürdüğü bağış hususunun ise kanıtlanamadığı, davacı tarafça resmi belge niteliğindeki kadastro tutanağının aksi ispat edilemediği gibi tutanağın gerçeği aksettirdiği dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarıyla da kanıtlandığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalıların davaya konu taşınmazların murisleri tarafından satın alındığını iddiasını yazılı delille kanıtlamaları gerektiğini, zira taşınmazların müvekkilin murisi ... ...'e ait olduğunun gerek davalıların mahkeme içi ikrarı, gerekse 1959 tarihli noter tasdikli mübadele senedi olan yazılı delille kanıtlandığını, satın alma iddiasının tanık beyanlarıyla ispatının mümkün olmadığını, tanık ve mahalli bilirkişilerden hiçbirisi davaya konu taşınmazların satın alındığı tarihe ve satış bedeline ilişkin beyanda bulunmadıklarından tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağını, sağlık durumları nedeniyle dinlenilemeyen tanıklar ... ... ve ... ...'in yerine bildirilen tanıkların dinlenmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davalıların tamamı kendilerini vekille temsil ettirmemiş olmaları nedeniyle yargılama giderlerine ilişkin hükmün hatalı olduğunu savunarak hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2019/1056 Esas ve 2019/2203 Karar sayılı kararında, çekişmeli taşınmazların öncesinde davacı murisi ... ... zilyetliğinde iken davalıların murisi ... ...'a satıldığı beyan edilmesine, vekaletnamesinde tanık dinletmekten vazgeçme yetkisi olan davacı vekilinin 15/12/2016 tarihli dilekçesi ile tanıklar ... ... ve ... ...'in tanık olarak dinlenilmelerinden vazgeçmeleri üzerine, bahsi geçen tanıklar yerine verilen tanık listesinin Mahkemece ikinci tanık listesi olarak değerlendirip, tanık dinletme isteminin reddine karar verilmesi karşısında, davalı ... ... mirasçıları ile davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak 130 ada 5 parsel sayılı taşınmazda muris ... ...'ın 1/3 hissesi olmasına rağmen diğer parseller ile birlikte toplam değer üzerinden vekalet ücreti alınması ve davalı ...'ın 03/07/2017 tarihli keşifte alınan beyanında taşınmazın ...'a ait olduğunu ifade etmesi nedeni ile beyanı mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğundan Mahkemece davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinin değerlendirilmemesi hatalı olduğu gerekçesiyle HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, temyiz dilekçesinde, dinlenen mahalli bilirkişilerin yanlı beyanlarda bulunduğunu, sunulan tanık dilekçesinin kabul edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, çekişmeli taşınmazlar üzerinde davalıların sürekli zilyetliğinin bulunmadığını, yargılama gideri hususunda yanlış hesaplama yapıldığını, taşınmazların davacıya babası tarafından bağışlandığının sabit olduğunu belirterek, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2019/1056 Esas ve 2019/2203 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3.2.2. Tapu siciline kayıtlı olmayan taşınmazlarda, zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazlarda tapu sicili mülkiyete karine teşkil ettiği halde tapusuz taşınmazlarda zilyetlik mülkiyetin karinesidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.02.2012 tarihli, 2011/20-714 Esas, 2012/78 Karar)

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Çekişmeli taşınmazlardan 117 ada 6 parsel ve 118 ada 35 parsel sayılı taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ibrahim oğlu ölü ... ... adına tarla vasfıyla, dava konusu 130 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ise irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/3 hisse ile eşit olarak ibrahim oğlu ölü ... ..., ... oğlu ... ve ... oğlu ... adına 3 katlı kargir bina vasfıyla tespit edilmiştir.

3.3.2. Davacı ..., bu taşınmazların evvelinde babası ...’a ait olduğunu, bu hususun 1959 tarihli noter senedi ile de sabit olduğunu, ondan kendisine bağış suretiyle geçtiğini belirterek dava açmıştır.

3.3.3. Davalılar ise, taşınmazların öncesinde ... ait olduğunu ancak ... ...’ın 1967 yılında burayı ...’dan satın aldığını ve o tarihten itibaren kendilerinin zilyet olduklarını belirtmiştir.

3.3.4. Mahkemece dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanığı ... ..., çekişmeli taşınmazların evvelinde ...’a ait olduğunu, ancak ...’un bu taşınmazları ...’e satıp zilyetliğini devrettiğini beyan etmişlerdir.

3.3.5. Tapusuz taşınmazlar taşınır mal hükmündedir. Taşınır mülkiyetinin kazanılması bakımından devren kazanma ve aslen kazanma söz konusudur. Devren kazanma; mülkiyetin bir kişiden diğerine geçtiği hallerdeki kazanmadır. 4721 numaralı Türk Medeni Kanunu'nun 763'üncü maddesine göre; taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile zilyetlik hükümlerine göre kazanmanın korunduğu hallerde o şeyin maliki olur. Görüldüğü üzere madde zilyetliğin teslim yolu ile devrini mümkün kılmıştır. Zilyetliğin devrinin mülkiyeti kazanana geçirmesi için bu hususta tarafların anlaşmış olması gerekir. Ayrıca zilyetliği devredenin mülkiyeti devre yetkisi bulunmalıdır. Fakat MK.m.763 devir yetkisi bulunmasa bile bir kişiden mülkiyetin kazanılabilmesi imkanını tanımıştır. MK.m.763'ün 2'nci cümlesine göre, kazanan kimse iyiniyetli ise ve zilyetlik kuralları kazanmasını koruyorsa, devir yetkisi bulunmayan bir kimseden mülkiyetin kazanılması mümkündür. Devri yapanın bu devri yapmaya yetkili olmadığını kazanan kişinin bilmemesi ve bilmesinin gerekmediği hallerde devralan iyiniyetlidir. Bu, tasarruf yetkisi sınırlanmış malik bakımından, kısıtlamayı bilmemek, malik olmayan üçüncü kişilerin yaptıkları devirde ise, ya onların malik olmadıklarını bilmemek yahut da malik olmadıklarını bilmekle beraber, bunların tasarruf yetkileri bulunduğuna güvenmiş olmak tarzında ortaya çıkar (..., Eşya Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2011, s.588 vd.).

3.3.6. Toplanan deliller, alınan beyanlar ışığında somut olay incelendiğinde; İkizdere ilçesi, Ortaköy köyünde bulunan taşınmazlara yönelik davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescili için açılan davada; dava konusu taşınmazların evvelinde davacı ...’a ait olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığından, taşınır hükmüne tabi olan tapusuz taşınmazlarda mülkiyetin zilyetliğin devri ile geçeceği gözetilerek, alınan beyanlardan taşınmazların zilyetliğinin ... tarafından ... ...’a satış suretiyle devredildiği ve zilyetliğin davalılar tarafından sürdürüldüğü anlaşıldığından, kararın (IV-3) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 06/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.