"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, çekişmeli taşınmazların müşterek murisleri olan ... ve ...ten intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekesinin taksim edilmediği iddiasına dayanarak, miras payları oranında tapu iptali ve tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, murislerinin sağlığında malvarlığını paylaştırdığını ve çekişmeli bir kısım taşınmazların muris ... tarafından kendilerine verildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, davalı ... ayrıca, çekişmeli 122 ada 65 parsel için 15.08.1988 tarihli 10 numaralı tapu kaydına dayanmış, bir kısım taşınmazların da müşterek murisleri ...ve ... tarafından kendisine 05.03.1989 ve 11.11.1991 tarihli iki ayrı satış senedi ile satıldığını belirtmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27.01.2015 tarihli ve 2011/15 Esas, 2015/9 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmazların müşterek muris tarafından sağlığında davalılara bırakıldığı, dayanılan senetlerin bir kısım taşınmazlara uyduğu ve zilyetliğin de davalılarda olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 16.03.2018 tarihli ve 2015/9167 Esas, 2018/1857 Karar sayılı kararıyla “çekişmeli 243 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 13.02.1979 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 08.02.2011 tarihinde açıldığı, böylece 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde yer alan düzenlemeye göre bu nitelikteki davaların tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra açılmasının mümkün bulunmadığı, Mahkemece davanın bu parsel bakımından bu nedenle reddi gerekirken esasa girilerek ret kararı verilmesinin isabetsiz olduğu, ne var ki verilen ret kararının sonucu itibariyle doğru olması hasebiyle kararın gerekçesinin belirtilen şekilde düzeltilerek 243 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükmün düzeltilerek onanmasına; çekişmeli diğer tüm taşınmazlara yönelik ise eksik araştırma yapıldığı belirtilmek suretiyle çekişmeli 130 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tespitine esas 13.09.1991 tarihli 5 numaralı tapu kaydı ile davalı ...’in çekişmeli 122 ada 65 parsel sayılı taşınmaz için dayandığı 15.08.1988 tarih-10 numaralı tapu kaydının yöntemince uygulanıp kapsamlarının belirlenmesi; taraflara, 05.03.1989 ve 11.11.1991 tarihli iki ayrı senedin aidiyeti ve zilyetliğin devir edilip edilmediği hususlarında 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesi uyarınca senet tanıklarını dinletme talepleri olup olmadığının sorulması; talep edilmesi halinde senet tanıkları da hazır edilerek, mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişiler, senet tanıkları ve taraf tanıklarına davalı ...’in dayandığı senetlerin okunup ait oldukları taşınmazlar bakımından çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadıklarının belirlenmeye çalışılması; taşınmazların öncesinde müşterek murisler ... ve ...’tan hangisine ait olduğu, murisler tarafından yapılan hibe veya satış var ise zilyetliğin devredilip edilmediği, zilyetliğin hangi tarihten beri hangi nedenle kimde olduğu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, beyanların çelişmesi halinde çelişkilerin usulen giderilmeye çalışılması, fen bilirkişisinden dayanak kayıtların tamamının (satış senetleri ve tapuların) uygulanmasını gösterir keşfi takibe ve denetime elverişli rapor alınması gerektiği” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 17.12.2019 tarihli 2018/75 Esas, 2019/158 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli 130 ada 14 parsel sayılı taşınmazın kadastro öncesinde tapuda tarafların murisi ... adına kayıtlı olduğu ve 13.09.1991 tarihinde davalı ...'e satıldığı, 1983-1984 yıllarında tarafların aralarında yapılan taksime davacıların itirazı olmadığı, davacıların payına düşen Taşkesti Beldesindeki ve Munduşlar köyündeki yerleri kendilerinin kullandığı, kendi paylarına düşen kamyonu davalı ...'ye satarak parasını aldıkları, 05.03.1989 ve 11.11.1991 tarihli iki ayrı senedin ait oldukları taşınmazlar bakımından çekişmeli taşınmazları kapsadığı, davalıların dava konusu taşınmazları 1983-1985 yılından beri kullandıkları, yani davalıların kanunda aranan 20 yıllık zilyetlik süresini aştıkları, davalıların bir kısım taşınmazları 3. şahıslardan satın aldıkları, davacıların çekişmeli taşınmazlara kadastro tespitine kadar 20 yıl süreyle şahsen veya ırsen zilyetlikleri bulunmadığı, TMK'nın 713. ve devamı maddelerinde aranan şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili esasa, davalı vekili vekalet ücretine yönelik temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, senet tarihinde kök muris ...’ın 79 yaşında olduğu ve temyiz kudretini haiz olmadığı, kök murisin malvarlığını sağlığında paylaştırmadığı gibi, ölümünden sonra taraflar arasında geçerli bir taksim sözleşmesinin yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, verilen ret kararının doğru olduğu ancak taraflarına hükmedilen vekalet ücretinin eksik hesaplandığının belirterek kararın bozulması veyahut bu yönden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 125. maddesinde; "(1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
(2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. (Ek cümle:22/7/2020-7251/11 md.) Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 713. maddesinde, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde; "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.
(Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.
(Değişik: 3/7/2005 - 5403/26 md.) 4342 sayılı Mera Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereği 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak işlemlerde Kadastro Komisyonlarına konu uzmanı Ziraat Mühendisi dâhil edilir.
Taşınmaz malın, yukarıdaki fıkranın kapsamı dışında kalan kısmının zilyedi adına tespit edilebilmesi için, birinci fıkra gereğince delillendirilen zilyetliğin ayrıca aşağıdaki belgelerden birine dayandırılması lazımdır."
A) 31/12/1981 tarihine veya daha önceki tarihlere ait vergi kayıtları,
B) Tasdikli irade suretleri ile fermanlar,
C) Muteber mütevelli, sipahi, mültezim temessük veya senetleri,
D) Kayıtları bulunmayan tapu veya mülga hazinei hassa senetleri veya muvakkat tasarruf ilmuhaberleri,
E) Tasdiksiz tapu yoklama kayıtları,
F) Mülkname, muhasebatı atika kalemi kayıtları,
G) Mubayaa, istihkam ve ihbar hüccetleri,
H) Evkaf idarelerinden tapuya devredilmemiş tasarruf kayıtları.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesinde; "Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.
Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır." hükümleri düzenlenmiştir.
6.3. Değerlendirme
Kadastro sonucu Mudurnu ilçesi, Yeğendere köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli 122 ada 42, 65, 76, 84; 123 ada 10, 13; 125 ada 2; 130 ada 46; 131 ada 2; 132 ada 10, 22; 134 ada 18, 29; 135 ada 5; 137 ada 18; 143 ada 16; 159 ada 6; 180 ada 8, 15, 32, 178, 182; 183 ada 6 ve 186 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... oğlu ... adına, aynı çalışma alanında bulanan 122 ada 19, 23, 46, 49; 127 ada 9, 16, 24; 128 ada 5; 130 ada 40; 134 ada 9, 43; 157 ada 3; 159 ada 10; 164 ada 1; 166 ada 2; 180 ada 30, 55, 181 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, 123 ada 1 parsel sayılı taşınmaz satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, 130 ada 14 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydı nedeniyle davalı ... oğlu ... adına, Taşkesti Beldesi çalışma alanında bulunan 243 parsel sayılı taşınmaz ise tapu kaydı, harici satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarafların müşterek murisi ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Çekişmeli 243 parsel sayılı taşınmaz 25.01.1984 tarihinde, ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ... oğlu ... adına tapuda kayden intikal ettirilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, dosya içeriği ve toplanan delillere ve özellikle; dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında 12 ada 65, 134 ada 9 ve 164 ada 1 parsel sayılı taşınmazların öncesinde terekeye ait olmadıkları, davalıların bu taşınmazları üçüncü kişilerden satın aldıkları ve zilyetliğin uzun yıllardır davalılarda olduğu belirtilmiş olmasına göre, bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.
Öte yandan, mahkemece çekişmeli taşınmazların ortak mirasbırakan tarafından sağlığında davalılara bırakıldığı, dayanılan senetlerin bir kısım taşınmazlara uyduğu, zilyetliğinde davalılarda olduğu gerekçesiyle davanın tüm taşınmazlar yönünden reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin aşağıda açıklanacağı üzere hüküm kurmaya elverişli olduğunu söylemeye imkan yoktur.
Çekişmeli 143 ada 16 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan incelemede; bu taşınmaz ... adına tespit ve tescil edilmiş, yargılama sırasında ise 2016 yılında satış yoluyla Mehmet Orhan'a devredilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 125. maddesi uyarınca, yargılama sırasında dava konusunun üçüncü kişiye devri halinde, davacının seçimlik hakkı bulunmakta olup, buna göre davacı, davasını eski malike karşı tazminat davasına dönüştürebileceği gibi, devreden kişiye karşı olan davasından vazgeçerek davaya yeni malike karşı devam da edebilecektir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 31.05.2013 tarihli ve 2012/1853 Esas, 2013/803 Karar sayılı ilamında da, davada taraflardan birinin müddeabihi başkasına temlik ettiğini öğrenen mahkemenin, bu hali kendiliğinden gözeterek seçimlik hakkına binaen davacıdan talebini sorması ve davacının vereceği cevaba göre işlem yapılması gerektiği açıklanmaktadır.
Çekişmeli 134 ada 14 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan incelemede; bilindiği üzere, harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanun'un 719., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur. Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicili Müdürlüğünden istenilmesi, gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip, doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması, doğru esasa dayanmıyorsa, ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi, ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi; gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir. Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur. Ne var ki, Mahkemece bozma kararına uyulmuşsa da bozma gerekleri tam yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; bozma kararında davalının dayandığı 13.09.1991 tarihli 5 numaralı tapu kaydının keşifte zemine uygulanarak çekişmeli 130 ada 14 parsel sayılı taşınmazı kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi gereğine değinildiği halde, bozma sonrası yapılan keşifte mahalli bilirkişilere tapunun sınırları sorulmamış; tapu kaydının uygulaması usulüne uygun şekilde yapılmamış; çekişmeli taşınmazın öncesinde müşterek murisler Ayşe ve ...’tan hangisine ait olduğu, murisler tarafından yapılan hibe veya satış var ise zilyetliğin devredilip edilmediği, zilyetliğin hangi tarihten beri hangi nedenle kimde olduğu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmamıştır.
Çekişmeli 122 ada 42, 76, 84; 123 ada 10, 13; 125 ada 2; 130 ada 46; 131 ada 2; 132 ada 10, 22; 134 ada 18, 29; 135 ada 5; 137 ada 18; 159 ada 6; 180 ada 8, 15, 32, 178, 182; 183 ada 6; 186 ada 2; 122 ada 19, 23, 46, 49; 127 ada 9, 16, 24; 128 ada 5; 130 ada 40; 134 ada 43; 157 ada 3; 159 ada 10; 166 ada 2; 180 ada 30, 55, 181 ve 123 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapılan incelemede; Mahkemece, tarafların kök murisleri ... ve ...tarafından çekişmeli taşınmazlardan bir bölümünün 05.03.1989 tarihli ve 11.11.1991 tarihli senetlerle davalı Kamile, bir kısım taşınmazın ise davalı ...’ye satıldığı ve zilyetliğin devri suretiyle uzun yıllardır davalıların taşınmazda tasarruf ettikleri kabul edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Bilindiği üzere tapusuz taşınmazlar menkul mal hükmünde olduğundan, tedavülleri için zilyetliğin nakli zorunludur. Somut olayda her ne kadar çekişmeli taşınmazların kök murisler ... ve ...tarafından, anılan senetlerle davalılara satıldığı, senetlerin çekişmeli taşınmazlara aidiyet olduğu, bu satışa istinaden taşınmazların davalılar adına tespit edildiği dosya kapsamından anlaşılmakta ise de, bozma kararı sonrası yapılan keşifte alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin davalılara malik sıfatıyla devredilmediği, davalıların murislerin nam ve hesabına murisler ile birlikte taşınmazda zilyet oldukları anlaşıldığından bu taşınmazlar yönünden davanın reddi gerekmektedir.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, 143 ada 16 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacıya HMK'nın 125. maddesi gereğince seçimlik hakkı sorularak sonucuna göre işlem yapılması, 122 ada 42, 76, 84; 123 ada 10, 13; 125 ada 2; 130 ada 46; 131 ada 2; 132 ada 10, 22; 134 ada 18, 29; 135 ada 5; 137 ada 18; 159 ada 6; 180 ada 8, 15, 32, 178, 182; 183 ada 6; 186 ada 2; 122 ada 19, 23, 46, 49; 127 ada 9, 16, 24; 128 ada 5; 130 ada 40; 134 ada 43; 157 ada 3; 159 ada 10; 166 ada 2; 180 ada 30, 55, 181 ve 123 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi, 130 ada 14 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalı ...’in dayandığı 13.09.1991 tarihli 5 numaralı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritaları ve dayanağı olan belgeler ile birlikte getirtilmeli, bu kayıtların dava dışı başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği sorulup saptanarak, revizyon görmüşlerse revizyon gördüğü taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı örnekleri ve dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların tutanak örnekleri ve varsa oluşumundan itibaren dayanakları olan kayıtlar dosya arasına alınmalı, bu şekilde dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde, 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, tüm tespit bilirkişileri, tarafların gösterecekleri tanıklar ve teknik bilirkişi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmak suretiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi göz önüne alınarak, tapu kaydının sınırları ve kapsamı varsa haritası uygulanmak suretiyle, haritasının bulunmaması ya da uygulanma kabiliyetinin olmaması halinde kayıtların sınırlarına göre tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanmalı, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağı tanınmalı, kayıtların kapsamı belirlenirken varsa dava dışı revizyon gördüğü taşınmazlar göz önüne alınmalı ve fen bilirkişisinden, yapılan keşfi ve tapu kayıt uygulamasını takibe ve denetlemeye imkan veren rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; çekişmeli taşınmazların öncesinde müşterek murisler ...ve ...’tan hangisine ait olduğu, murisler tarafından yapılan hibe veya satış var ise zilyetliğin devredilip edilmediği, zilyetliğin hangi tarihten beri hangi nedenle kimde olduğu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı ve sonucuna uygun karar verilmelidir. Eksik araştırma ve incelemeyle yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacılar vekilinin 122 ada 65, 134 ada 9 ve 164 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2- Davacılar vekilinin 143 ada 16, 130 ada 14, 122 ada 42, 76, 84; 123 ada 10, 13; 125 ada 2; 130 ada 46; 131 ada 2; 132 ada 10, 22; 134 ada 18, 29; 135 ada 5; 137 ada 18; 159 ada 6; 180 ada 8, 15, 32, 178, 182; 183 ada 6; 186 ada 2; 122 ada 19, 23, 46, 49; 127 ada 9, 16, 24; 128 ada 5; 130 ada 40; 134 ada 43; 157 ada 3; 159 ada 10; 166 ada 2; 180 ada 30, 55, 181 ve 123 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.