"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Kayseri ili, ... ilçesi, Kuşçu Yeni Mahalle, Kuştepe mevkii, 187 Ada, 49 parsel sayılı taşınmazı babasının ölümü olan 1966 tarihinden bu yana halen tarla olarak kullandığını, kadastro çalışması sırasında bilirkişinin yanlış beyanı üzerine çevre komşularından ... ve... adlarına müşterek olarak 11.468.81 m2'nin 1/2 olarak tapu tescili gördüğünü, yine Kuşçu Yeni Mahalle Kazankaya mevkii 183 ada 194 parsel sayılı taşınmazın 1966 yılında babasının ölümü ile kendisine düştüğünü, 1966 tarihinden bu yana halen tarla olarak kullandığını, kadastro tespiti sırasında doğu tarafından bir kısmı ile batı tarafından bir kısmının bölünerek 183 ada 314 parsel sayılı taşınmazın Hazine'ye kaydığını, ayrıca aynı tarlanın kuzey tarafından Mollahacı köy sınırının geçmesiyle o bölgede kalan iki parça gayrimenkulün Mollahacı köyü 134 ada 19 parsel sayılı taşınmazın Hazine'ye kaydığını, bu nedenle 187 ada 49 parsel sayılı taşınmazın işlem gören ... ve... adlarına müştereken 1/2 olarak verilen tapuların iptali ile yine 183 ada 194 parsel sayılı taşınmazın tarlasından alınarak 183 ada 314 parsel ile 134 ada 19 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescil gören tapuların iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Kayseri 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/1400 Esas sayılı dosyasında 01/03/2011 tarihli celsede Hazine aleyhine açılan Kazankaya mevkii 183 ada 314 parsel ve 134 ada 19 parselle ilgili davaların tefrikine karar verilmiş ve bu parsellerle ilgili tefrik işlemi gerçekleştirilerek Kayseri 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/321 Esasına kaydedilmiş, bu kez yeni mahkeme kurulması neticesinde devredilen Kayseri 8.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30/12/2014 tarihli ve 2013/97 E., 2014/459 K. sayılı kararıyla; davacının zilyetliğinin önceki zilyetlerle birlikte nizasız fasılasız malik sıfatıyla kadastro tespit tarihinden önce 20 yılı aşkın bir süreyle devam ettiği ve işbu taşınmazlarda TMK.nın 713/1 ve Kadastro Kanununun 14. maddelerindeki zilyetlik şartlarının lehlerine oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile fen bilirkişi raporunda 134 ada 28 sayılı parselde (a) harfi ile gösterilen 154,66 metrekare, 134 ada 35 sayılı parselde (b) harfi ile gösterilen 181,19 metrekare, 134 ada 39 sayılı parselde (c) ve (c1) harfleri ile gösterilen 190,86 ve 31.61 metrekare, 183 ada 336 sayılı parselde (d) ve (d1) harfleri ile gösterilen 2.900,44 ve 1.048,84 metrekare yüzölçümündeki bölümlerin tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Karar; Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesi’nin 22/11/2018 tarihli 2016/2138 E. 2018/6950 K. sayılı kararıyla; “ ... Yöntemince zilyetlik araştırması yapılmadığı, soyut nitelikteki yerel bilirkişi ve tanık anlatımları ile taşınmaz bölümünün kullanım durumlarını ve toprak yapılarını açıklama bakımından yetersiz, denetime elverişli olmayan zirai bilirkişi raporuna dayanarak karar verildiği vurgulanarak, tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesi en az üç ayrı zaman dilimine ait stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulması, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların tutanak örnekleri oluşumundan itibaren dayanakları olan kayıtlar getirtilip, dosya tamamlandıktan sonra; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; taraf tanıkları, üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte; usulünce zilyetlik araştırması yapılması, bu kapsamda, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde, jeodezi ve fotogrametri mühendisine inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazlar hava fotoğraflarında gösterilmesi, bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı, imar-ihyaya muhtaç olup olmadığı ve zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların kime ait olduğu, öncesinde kim tarafından kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, öncesinde tarla olarak kullanılıp kullanılmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, ziraat bilirkişi kurulundan da, taşınmazların toprak yapısı, bitki örtüsü, kullanım durumu ile ilgili komşu taşınmazlarla mukayeseli olarak ayrıntılı ve fotoğraflarla desteklenmiş gerekçeli rapor alınması, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi”gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarihli ve 2019/53 E. 2019/420 K. sayılı kararıyla; alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, taşınmazın eğiminin tarım yapmaya müsait olmadığı, taşlık alan olarak ekonomik tarım yapmanın da imkansız olduğu, yer yer kayalıkların bulunduğu imar ihya çalışmasının tamamlanmadığı, keza komşu parseller ile ayırt edici bir unsurunda bulunmadığı keza hava fotoğraflarının incelenmesi sonucunda bu yerlerde tarımsal faaliyetin yapılmamış olduğu, 2010 yılından öncesine ait bir kullanımında söz konusu olmadığı, her ne kadar keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin davacının bu yerleri kullandığını iddia etmiş ise de, zilyetliğin başlangıcını net olarak tespit edilemediği kaldı ki zilyetliğin başlangıcı net olarak belirlenmiş olsa dahi bilimsel verilere göre hazırlanan ziraat bilirkişi ve jeodezi bilirkişi raporları ile çelişki arz ettiği, bu sebeple beyandan ziyade bilimsel verilere göre hazırlanan raporlara itibar edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, keşif sonrası alınan bilirkişi raporunun tamamen hatalı olup bu husustaki itirazlarının ek raporda değerlendirilmediğini ve hatalı rapora dayanılarak karar verildiğini, bozma öncesi alınan raporlarla bozma sonrası alınan raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, keşifte dinlenen kişilerin mahkemeye çağrılarak zilyetlik süresinin ne zamandan başladığının sorulması konusundaki taleplerinin dikkate alınmadığını ve eksik inceleme yapıldığını, hava fotoğraflarından 1980 ve 1992 tarihli olanlarda D1 ile gösterilen kısmın işlendiğinin açıkça görüldüğünü, dava konusu gayrimenkuller ile davacının tapulu gayrimenkulü arasında hava fotoğraflarında hiçbir ton farkının olmamasının tüm bu gayrimenkullerin tek parça olup kül halinde kullanıldığının göstergesi olduğunu, bilirkişinin değerlendirme yaparken 134 ada 28 ve 35 nolu parsellerin tümünü değerlendirmeye almasının hatalı olduğunu ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucu Kayseri ili ... ilçesi ... köyü/Mahallesi çalışma alanında bulunan 134 ada 28 ve 35 parsel sayılı 16.895,87 ve 31.265,73 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfıyla, 134 ada 39 parsel sayılı 4.498,14 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kimsenin zilyetliğinde bulunmaması nedeniyle tarla vasfıyla, Kuşçu Yeni Mahallesi çalışma alanında bulunan 183 ada 336 parsel sayılı 927.700,68 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2.İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz. düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3 Değerlendirme
(IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V.SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.