Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4839 E. 2022/5008 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı olarak tapu iptali ve tescil davasında, davacının miras payının olup olmadığı, davalıların iddia ettiği satış ve taksim işlemlerinin geçerliliği ile tapu kayıtlarının kapsamının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacının dayandığı tapu kayıtları ile davalıların ileri sürdüğü satış senetlerini uyuşmazlık konusu taşınmazlara uygulamaması, mirasçıların paylaşıp paylaşmadığı, taşınmazların kimden kime intikal ettiği gibi hususları araştırmaması, eksik inceleme ile hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda asıl dava dosyası yönünden verilen davanın reddine ilişkin önceki tarihli kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi sonucunda hükmün Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından bozulması üzerine, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan tahkikat esnasında davacı tarafından davalı ... aleyhine açılan dava dosyasının birleştirilmesi suretiyle yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleştirilen dava yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, iş bu karar süresi içerisinde davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, asıl dava dosyasına ibraz ettiği dava dilekçesinde kadastro sonucunda Kaynarca ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 75, 79, 81, 88, 152 ve 155 parsel, 111 ada 84, 106, 142, 148 ve 156 sayılı taşınmazlar ile ... köyü çalışma alanında bulunan 112 ada 123 ve 167 parsel sayılı taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, oysa ki bu taşınmazların annesi ... ile davalı ...’ın ortak murisi ...oğlu ...’dan kaldığını, kadastro çalışmaları sırasında annesinin köyde bulunmaması sebebiyle davalının taşınmazları kendi adına yazdırdığını açıklayarak, taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile ... adına düzeltilmesini ve veraset ilamındaki yasal payı oranında adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, 06.04.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle dava konusu taşınmazların ... köyü tapu zabıt defterinin 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37 ve 38 sıra numarasında davacının murisi ... ve ... adına tapuya kayıtlı olduğunu açıklayarak, davasını ıslah etmiştir.

Davacı asıl dava dosyası yönünden verilen bozma kararının ardından sunduğu birleştirilen dava dilekçesinde, kadastro sonucunda Kaynarca ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 80, 143, 111 ada 70, 107 ve 112 ada 66 parsel sayılı taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, ancak bu taşınmazların ... köyü tapu zabıt defterinin 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37 ve 38 sıra numarasında davacının murisi ... ve ... adına tapuya kayıtlı olduğunu açıklayarak, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalı ... asıl dava dosyasında ibraz ettiği cevap dilekçesinde; davacının annesi ...’ın kardeşi olduğunu, davacının murisi ...’in kök muris ...’den gelen miras paylarını 10.05.2004 tarihli senet ile kendisine sattığını, aynı tarihte kök muris ...’ın eşi ...’ın da hisselerini kendisine ferağ ettiğini, zilyetliği devraldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Davalı ... aşamalarda sunduğu beyanlarında davacının murisi ... ile kendi miras bırakanı ...’ın kök muris ... mirasçısı ...,in kök muristen gelen paylarını satın aldıklarını, ardından tüm yerleri kendi aralarında taksim ettiklerini, taksim sonucunda davacının murisi ...’e kalan yerlerin sağlığında ... tarafından oğlu olan diğer davalı ...’a devredildiğini, böylelikle davacının kök muris terekesinden intikal eden hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/04/2012 tarih 2012/10872 Esas 2013/4847 Karar sayılı kararıyla; davalı ...’ın çekişmeli taşınmazları satış senediyle devralarak iktisaba elverişli zilyetlik sürdürdüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin önceki tarihli kararı, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.06.2017 tarih ve 2012/10872 Esas, 2013/4847 Karar sayılı kararıyla; “Dava, muristen intikal ve kadastro öncesi kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayalı olarak TMK’nun 713/1 ve 996, 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali tescil davasıdır. Uyuşmazlık konusu taşınmazlardan ... köyü 111 ada 40 no.lu parsel ile 104 ada 88, 152 ve 155 parsel sayılı taşınmazlar 13.12.2004 tarihinde, 104 ada 79 ve 81 parsel sayılı taşınmazlar ile 111 ada 106, 142, 148 ve 156 parsel sayılı taşınmazlar 11.02.2005 tarihinde, 111 ada 84 parsel sayılı taşınmaz 16.02.2005 tarihinde, ... köyü 112 ada 123 ve 67 parsel sayılı taşınmazlar ise 20.02.2005 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında senetsizden ... oğlu ...’ın 20 yılı aşkın bir zamandan beri nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyet olduğu belirtilerek ... oğlu ... adına tespit edilmiş, tespitin 26.05.2005 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kayıtları oluşmuştur.

Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de, Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacının ıslah dilekçesinde belirttiği tapu kayıtları ile davalının cevap dilekçesinde belirttiği 10.05.2004 tarihli “gayrimenkul zilyetliğin devri satış senedi” başlıklı senetler yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla uyuşmazlık konusu taşınmazlara uygulanarak taşınmazların tapu kayıtları ile adı geçen senetlerin kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmediği gibi uyuşmazlık konusu taşınmazların tarafların kök murisleri ...’dan ya da ... eşi olan ...’dan kalıp kalmadığı üzerinde durulmamıştır. Ayrıca tarafların ortak murisleri ...oğlu ... ile ... ve davacının yakın murisi ...’ın veraset ilamları da dosya arasında bulunmamaktadır.

Bu nedenle öncelikle davacı tarafa kök murisleri ...oğlu ... ve ... eşi ... ile davacının yakın murisi ...’ın veraset belgelerini alıp dosyaya sunması için süre ve imkan tanınması, veraset ilamları sunulduktan sonra mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıkların HMK’nın 243, 244 ve 259. maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, gelmedikleri takdirde zabıta yoluyla keşif yerinde hazır bulundurulmaları (HMK’nın m. 245) uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, davacıların ıslah dilekçesinde belirttiği tapu kayıtları ile davalının dayanağı olan belgeler teknik, yerel bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla mahalline uygulanması tapu kayıtları ile senetlerin uyuşmazlık konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadıkları üzerinde durulması, uyuşmazlık konusu taşınmazların tarafların kök murisleri ...oğlu ...’dan ya da ...’in eşi olan ...’dan kalıp kalmadığı, ...’dan kalmış ise taşınmazlardaki ... hisselerinin ve ...’ın hisselerinin davalıya satılıp satılmadığı, yerel bilirkişiye ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, taşınmazlar ...’dan kalmış ise ... ve ... hisselerinin davalıya devredilip devredilmediği, ...’dan kalmış ise yine ...ve ... hisselerinin davalıya aynı şekilde devredilip devredilmediği üzerinde durularak tüm taraf delilleri toplanarak deliller birlikte değerlendirildikten sonra davacının kök muris ...’den gelen miras payı ile 3402 sayılı Yasa'nın 15. maddesiyle TMK.nın 677. madde hükümleri de göz önünde bulundurularak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. ” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 05.03.2020 tarih, 2014/2 E., 2020/101 K. sayılı kararıyla; bozma kararından sonra açılmış olan birleştirilen dava da nazara alınarak dava konusu taşınmazların davacı tarafından sunulan tapu kayıtlarının kapsamında olduğu ve evveliyatı itibariyle tapuya kayıtlı olan yerlerin haricen devrinin mümkün olmadığı, tapu kayıtlarına göre taşınmazların tarafların müşterek murisinden intikal ettiği, davacının miras yoluyla intikal eden payının bulunduğu gerekçesiyle;

1- Asıl dava yönünden, davanın kısmen kabulüne, dava konusu Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 104 ada 75 parsel, 104 ada 79 parsel, 104 ada 81 parsel, 104 ada 88 parsel, 104 ada 152 parsel, 104 ada 155 parsel, 111 ada 84 parsel, 111 ada 106 parsel, 111 ada 142 parsel, 111 ada 148 parsel, 111 ada 156 parsel, 112 ada 123 parsel, 112 ada 67 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile 1/6 payın davacı ... adına, geriye kalan 5/6 payın tapuda malik olarak görünen adına tapuya kayıt ve tesciline, davalı ...ve ... köyü Muhtarlığı yönünden husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,

2- Birleştirilen dava yönünden, davanın kısmen kabulüne, dava konusu Sakarya ili, Kaynarca ilçesi, ... Mahallesi 104 ada 80 parsel, 104 ada 143 parsel, 111 ada 70 parsel, 111 ada 107 parsel ve 112 ada 66 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile 1/6 payın davacı ... adına, geriye kalan 5/6 payın tapuda malik olarak görünen adına tapuya kayıt ve tesciline

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davalı ... temyiz dilekçesinde, davacının annesi ...’ın kardeşi olduğunu, davacının murisi ...’in kök muris ...’den gelen miras paylarını senet ile kendisine sattığını, aynı tarihte kök muris ...’ın eşi ...’ın da hisselerini kendisine devrettiğini, davacının kök muris terekesinden intikal eden hakkının bulunmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

5.2. Davalı ... temyiz dilekçesinde, davacının murisi ...’e kök muristen kalan yerlerin sağlığında ... tarafından oğlu olan diğer davalı ...’a devredildiğini, böylelikle davacının kök muris terekesinden intikal eden hakkının bulunmadığını, davacının dayandığı tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaza aidiyeti hususunda keşif mahallinde hazır olmayan bilirkişilere dosya üzerinden aldırılan rapora itibar edildiğini, oysa ki bu hususun keşifte araştırılacak hususlardan olduğunu, davacının kadastrodan önce paylarını satmış olmasına rağmen, eldeki davayı açarken dürüstlük kuralına aykırı davrandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Türk Medeni Kanunu'nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesi “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.

Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi " Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. " hükmünü içermektedir. (madde metninde taksimden bahsedilse dahi kıyasen taşınmazın zilyedi murisin mirasçıların yasal miras payına mahsuben sağlığında yaptığı paylaştırma da bu kapsamdadır.)

6.2.3. Öte yandan bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtları ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı,

6.2.4. 3402 sayılı Kanun'un 20/B maddesinde harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

6.3. Değerlendirme

Mahkemece yazılı şekilde asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne hükmedilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi, asıl dava dosyası yönünden hükmüne uyulan bozma kararının gerekleri de yerine getirilmemiştir.

İddia ve savunmanın içerikleri incelendiğinde davacının miras yoluyla gelen hakka ve tapu kaydına dayandığı, davalıların ise miras payının devri ve taksim savunmasında bulundukları anlaşılmaktadır. Ne var ki yapılan tahkikat sırasında iddia ve savunmada dayanılan vakıalara ilişkin taraflarca gösterilen delillerden yöntemince istifade edilmemiştir. Davacının dilekçesinde belirttiği ve davasının dayanağını oluşturan tapu kayıtları ile asıl dosya davalısının cevap dilekçesinde belirttiği 10.05.2004 tarihli “gayrimenkul zilyetliğin devri satış senedi” başlıklı senetler yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla uyuşmazlık konusu taşınmazlara uygulanarak taşınmazların tapu kayıtları ile adı geçen senetlerin kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmediği gibi uyuşmazlık konusu taşınmazların tarafların kök murisleri ...oğlu ...’dan ya da ...’in eşi olan ...’dan kalıp kalmadığı, ...’dan kalmış ise taşınmazlardaki ... hisselerinin ve ...’ın hisselerinin davalıya satılıp satılmadığı, ...’ın ölümünden sonra mirasçıları arasında pay temliki yapılıp yapılmadığı, yahut kök murisin mirasçıları arasında terekede yer alan malların taksimi hususunda bir anlaşma yapılıp yapılmadığı üzerinde durulmamış, davacının tutunduğu tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte temin edilip revizyon durumu araştırılmamış, teknik bilirkişiden uygulanan kayıtların kapsamını gösterir, hudutların üzerinde işaretlendiği ayrıntılı kroki alınmadan; keşif sırasında mahallinde hazır olup kayıt uygulamasına refakat etmeyen bilirkişilerin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda sunduğu rapora itibar edilmiş, çekişmeli taşınmazların evveliyatı, intikali ve temliki hususunda alınan soyut beyanlar esas alınarak sonuca gidilmiştir. Bu denli eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması mümkün değildir.

Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacı tarafın dayandığı tapu kayıtları, tesisinden itibaren tedavülleri ve revizyon bilgisi ile birlikte getirtilmeli ve davacıdan dayandığı bu tapu kayıtlarının hangisinin dava konusu hangi parsele ait olduğu açıklattırılmalı; bundan sonra çekişmeli taşınmazları iyi bilen, tarafsız yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik fen bilirkişisi hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte davacının dayandığı tapu kayıtları ile davalının dayandığı satış senetleri ait oldukları taşınmazlar yönünden yöntemince uygulanıp kayıtlarda yazılı sınır yerleri hazır olanlara okunup tek tek gösterilerek kapsamları tereddütsüz tayin edilmeli, tapu kayıt uygulaması sırasında yerel bilirkişi ve tanıkların sınır yerlerine ilişkin beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve var ise dayanağı belgelerden istifade edilerek denetlenmeli, davacının tutunduğu kayıtların bir kısmının "dere, yol, kaş" gibi hudutlar ihtiva ettiğinden gayrisabit hudutlu nitelikte olduğu göz önüne alınmalı, çekişmeli taşınmazların öncesinin tarafların murisi ...’a ait olup olmadığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği ve zilyetliğin hangi tarihten beri hangi nedenlerle kimde olduğu, kök murisin ölümünden sonra mirasçıları arasında pay temliki yapılıp yapılmadığı, yahut murisin terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim edilmiş ise çekişmeli taşınmazların kime isabet ettiği hususlarında mahalli bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında doğabilecek çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, fen bilirkişisinden kayıt uygulamasını da gösterir şekilde keşfi takibe elverişli rapor alınmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunmuştur.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı ... ve ...'ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 Sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 Sayılı HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.