Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4898 E. 2022/5634 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacının zilyetlikle iktisap iddiasına konu taşınmazın mera vasfında olup olmadığı ve davacı lehine zilyetliğin oluşup oluşmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın mera niteliğinde olduğu ve zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması, hava fotoğrafları gibi delillerin değerlendirilmemiş olması ve taşınmazın niteliği konusunda yeterli inceleme yapılmamış olması gözetilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVALILAR : HAZİNE V.D.

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., çekişmeli 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazın babasından kendisine taksimen kaldığı ve lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu iddiasına dayanarak dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine, çekişmeli taşınmazların köyün mülkiyetinde olan yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 23.06.2016 tarihli ve 2012/207 Esas, 2016/211 Karar sayılı kararıyla, keşif mahallinde yapılan gözlem sonucunda çekişmeli taşınmaz bölümünün meradan açılan yerlerden olduğu ve mera vasfındaki taşınmazın da zilyetlikle iktisabının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, çekişmeli 116 ada 1 parselin içerisinde bulunan çekişmeli taşınmaz bölümünün mera vasfında olmadığı ve özel mülkiyete konu olabilecek olan yerlerden olduğu, bilirkişi raporlarınca bu bölüm üzerinde davacının zilyetliğinin sabit olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).

3.2.2. Malik sıfatıyla zilyetliğin tanımı ise, 4721 sayılı TMK ve 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesinde yapılmamıştır. Malik sıfatı ile zilyetlik hakkında öğretide çeşitli görüşler ileri sürülmekle birlikte, zilyedin o malı/taşınmazı sahiplenme, kullanma, idare ve işletme amacıyla hâkimiyetinde bulundurması hâlinde malik sıfatıyla zilyetlikten söz edilebileceği, o mal üzerinde kendi zilyetliğinden başka kişinin üstün korunmaya değer zilyetliğini tanımayan kişinin zilyetliğinin malik sıfatıyla zilyetlik olduğu kabul edilmektedir (Sapanoğlu, Süleyman: Zilyetlikten Kaynaklanan Tescil Davaları, Ankara 2013, s. 297-298; Özmen, İhsan /Çorbalı, Halim: 3402 sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Ankara 1995, s. 424) .

3.2.3. Gerek Türk Medeni Kanunu'nda gerekse 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin süresi nizasız ve fasılasız yirmi yıl olarak kabul edilmiştir. Kazanmayı sağlayan zilyetliğin lehine olan tarafça kanıtlanması gerekir. Maddi olaylardan olan zilyetlik her türlü delille kanıtlanabilir. Her somut olayın özelliğine göre yerel bilirkişi, tanık beyanları, teknik bilirkişi raporları gibi deliller zilyetliğin kanıtlanmasında kullanılabilir. Nitekim 3402 sayılı Kanun’un 14/1. maddesinde, çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla geçen yirmi yıllık zilyetliğin belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla kanıtlanabilineceği hüküm altına alınmıştır. Maddede bilirkişi ve tanık beyanları yanında belgelere de yer verilmiştir.

3.2.4. 3402 sayılı Kanun'un "Hazine adına tespit" başlıklı 18. maddesinde; "Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur.

Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Kadastro sonucu Sarıkamış ilçesi, Boyalı köyü çalışma alanında bulunan 116 ada 1 parsel sayılı 90.873,76 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kadimden beri köy halkı tarafından mera olarak kullanılarak zilyet ve tasarruf edildiği ve özel mülkiyete konu teşkil etmeyen yerlerden olduğu gerekçesiyle mera vasfıyla özel siciline kaydedilmiştir.

3.3.2. Meraların mülkiyet hakkı Hazineye, kullanım hakkı ise ilgili köy ya da belediye tüzel kişiliğine aittir. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümünün meradan açılan yerlerden olduğu ve mera vasfındaki taşınmazın da zilyetlikle iktisabının mümkün olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece icra edilen keşif sonucu dosyaya ibraz edilen 10.10.2013 tarihli raporda, dava konusu taşınmazın çayır arazisi niteliğinde olduğu ve bu amaçla da yıllarca kullanıldığı, taşınmazın mera olmadığı belirtilmiş, aynı bilirkişi tarafından sunulan 05.01.2014 tarihli ek raporda ise dava konusu taşınmazın mera bütünlüğünü bozduğu, hayvanların meraya çıkışını engelleyen bir yer ve konumda olduğu, dava konusu bölümün Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yerlerden olduğunun bildirildiği anlaşılmış, bu haliyle anılan bilirkişi raporları arasında çelişki doğduğu halde söz konusu çelişkinin giderilmesi amacı ile ayrıntılı ve gerekçeli yeni rapor alınmamıştır. Öte yandan bir taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği ile kullanım şekli ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olup, kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı evrelerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi tarafından inceleme yapılarak çekişmeli taşınmazların fotoğrafların çekildiği tarihlerdeki nitelikleri ve kullanım durumlarının kesin olarak saptanması gerekirken Mahkemece hava fotoğraflarından istifade edilmemiştir.

3.3.3. Hal böyle olunca, öncelikle çekişmeli taşınmaza ait kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edilmelidir.

3.3.4 Noksanlar ikmal edildikten sonra taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, komşu mahallelerde ve aynı mahallede ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üçer kişilik yerel bilirkişi ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve fen bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır.

3.3.5. Keşif sırasında mahalli bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, öncesinin kamu orta malı mer'a niteliği taşıyıp taşımadığı, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmelidir.

3.3.6. Nezarete alınan 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazın temyize konu bölümü ile kalan kısmını karşılaştırmalı biçimde temyize konu taşınmaz bölümünün toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden taşınmazın geriye kalan kısmından nasıl ayrıldığı, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığı ve taşınmazın meradan açılan bir yer olup olmadığını açıklayıp, tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.

3.3.7. Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlere ilişkin hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik olarak, temin edilebilecek en eski tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu ve çekişmeli taşınmaz ile 116 ada 1 parselin geriye kalan bölümleri arasında ayırıcı unsurlar bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınmalı, fen bilirkişisine mümkünse gerektiğinde uydu fotoğrafı ile kadastro paftasının çakıştırılması suretiyle ve keşfi takibe imkan verir rapor düzenlettirilmelidir.

3.3.8. Bu şekilde tüm deliller toplandıktan sonra taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı düşünülmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.

V. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.