"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DAVALILAR : ...
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tesciline ilişkin olarak açılıp, yargılama sırasında imar uygulaması neticesinde idari yoldan oluşan tapu kaydının iptali ile yol boşluğu olarak bırakılan tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... ...’ın mirasçısı olduğunu, sınırlarını belirtmiş oldukları Ankara ili Çubuk ilçesi Dumlupınar köyü 434 ve 435 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan murise ait ev ve bahçenin tescil harici bırakıldığını, yapılacak keşif sırasında da dinletecekleri tanıklar vasıtasıyla da murisin dolayısıyla müvekkilin zilyetlik yolu ile TMK'ya göre olağanüstü kazandırıcı zamanaşımıyla bu yerin sahibi olduğunu, taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; HMK gereğince ilk itirazlarının kabulü ile davanın yetki, iş bölümü, husumet, görev/yargı yolu ile hak düşürücü süre ve zamanaşımı def'i nazara alınarak usulden, bu mümkün olmazsa esastan reddini savunmuştur.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Dumlupınar Mahallesinde bulunan 434 ve 435 sayılı parselleri ve dava konusu taşınmazı kapsayan Dumlupınar Mahallesi Yerleşik Alan ve Gelişme alanına ait 1/1000 ölçekli uygulama imar planının askıya çıkarıldığını, askı sırasında yapılan itiraz ve taleplerin değerlendirildiğini ve imar planlarının kesinleştiğini, imar planı içerisine alınan yerlerin imar-ihya ve zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün olmadığını, bu nedenlerle haksız davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; yeni Büyükşehir Belediye Yasası gereğince tescili istenen alanın bağlı olduğu köy tüzel kişiliğinin kaldırılarak Büyükşehir Belediyesi sınırları arasına alınarak mahalle statüsüne dönüştüğünü, Belediye sınırları içinde kalan alanların gelişme ve planlama kapsamındaki alanlar olduğundan zilyetliğin dayanağı olan nizasız kullanım durumunun da ortadan kalktığını, bu nedenlerle ilgili yasa maddelerinin özü ve amacı itibariyle müvekkil idare hudutları içinde bulunan taşınmazın zilyetlik ve imar-ihya nedeni ile şahıs adına tescilinin mümkün olmayacağından davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/05/2019 tarihli ve 2014/514 E. 2019/353 K. sayılı kararıyla; murisin ölümü ile terekesinin TMK.nın 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan taşınmaz paylaşım, bağış, satış ve miras payının devri yolu ile davacıya intikal ettiği iddia ve ispat olunamadığından, tek mirasçı olmayan davacının terekeye dahil bir taşınmaz için aktif dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dinlenen tanıkların müvekkilinin dava konusu taşınmazları 20 yıldan fazladır babası ile birlikte kullandığını, babasının vefatı ile birlikte dava tarihine kadar da kendisinin kullanmaya devam ettiğini ve diğer mirasçıların dava konusu taşınmazlarda herhangi bir kullanımlarının söz konusu olmadığını beyan ettikleri, toplanan tüm delillerin müvekkilin dava konusu taşınmazlara malik olduğunu gösterdiğini Mahkemece bu husus dikkate alınmadan açılan davanın reddedilmesinin yerinde olmadığını, Mahkemece usul eksikliğini yargılamanın devamında tamamlama durumu varken yahut diğer mirasçılara tebligat göndererek davaya katılım sağlanabilecek iken, bunun da mümkün olmaması halinde terekeye temsilci atama yetkisi varken, bunlar yapılmadan davayı usulden reddetmesinin usul ekonomisine aykırı olduğunu, belirtilen eksikliğin tamamlanması yahut tamamlanması için tarafımıza süre verilmesi gerektiğinin Yargıtay kararları ile de sabit olduğunu öne sürerek Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 03/02/2020 tarihli ve 2019/1587 E. 2020/110 K. sayılı kararıyla; miras bırakanın ölüm tarihine göre TMK'nın 701. maddesi gereğince terekenin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın bulunduğu, TMK'nın 640 ve 702. maddelerine göre, elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oy birliği arandığı, yani tasarrufi işlemler tüm mirasçıların katılımıyla yapılabileceği, kural olarak, dava açmanın da tasarrufi bir işlem olduğu, miras bırakandan intikal ettiği iddiasıyla 3. kişilere karşı açılan davalarda, uyuşmazlık konusu taşınmazın taksim, bağış vb. şekilde mirasçılardan birine veya bir bölümüne bırakıldığının kanıtlanamaması halinde, mirasçılardan biri veya bir kısmı adına tescil istenemeyeceği ve dava dışı mirasçılar olması halinde tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına göre, işin esasına girilmeksizin davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği, somut olayda davacı irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 3. kişi ..., ... ve ... aleyhine dava konusu taşınmaz malın kendi adına tescili istemiyle dava açmış olup, taksim vb. olgusunu ispat edemediği, davanın yalnız davacı adına tescil istemiyle açıldığından, tüm mirasçılar adına tescil istenilmediğinden diğer mirasçıların davaya dahil edilmesi veya temsilci atanması suretiyle de dava şartının yerine getirilmesi mümkün olmadığına göre Mahkemece, taraf sıfatı eksikliği (aktif dava ehliyeti yokluğu) nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacı ...’ın istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili ile idari yoldan oluşan tapu kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640/2 maddesi “Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.”
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 702. maddesi “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir.
Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.
Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz.
Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.
3.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin kök muristen geldiği, yöntemine uygun olarak taksim edilmediğinin anlaşılması nedeniyle kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre (IV.3) numaralı bentte yer verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda dökümü yapılan 26,30 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 05/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.