"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : HAZİNE V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasının kabulüne ilişkin hükmün Hazine vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince onandığı, davalı ... vekilinin talebinin Mahkemece reddine karar verildiği, ek karar ve hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ..., 251 ada 34 sayılı parselin adına tapuda kayıt ve tescilli olduğunu, 251 ada 35 ve 36 parsel numaralı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalılardan ..., 28 parsel sayılı taşınmazın Hazine 29 no.lu parselin ise diğer davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, kendisine ait 251 ada 34 parsel sayılı taşınmazın 9900 metrekare eksik tespit edildiğini, bu eksikliğin komşu parsellerden kaynaklandığını, dava konusu taşınmazı 70 yıldır değişmeyen sınırları ile kendisi ve murislerinin kullandığını belirterek çekişmeli taşınmazlardaki kendi hak iddia ettiği bölümlerin tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, çekişmeli taşınmazlara ilişkin davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23/10/2014 tarihli ve 2014/147 Esas, 2014/396 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin davacıya ait 251 ada 34 parsel ile bir bütün halinde olduğu ve bu bölümler üzerinde davacı lehine iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişisinin 03.11.2011 tarihli raporuna ek haritasında 251 ada 29 parsel içinde yer alan ve (A) ile gösterilen 462,47 metrekarelik; 251 ada 28 parsel içinde yer alan ve (B) ile gösterilen 7.752,90 metrekarelik; 251 ada 35 parsel içinde yer alan ve (D) ile gösterilen 595,32 metrekarelik ve 251 ada 36 parsel içinde yer alan ve (C) ile gösterilen 1.103,42 metrekarelik bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Onama Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.04.2016 tarihli, 2015/3105 Esas, 2016/3648 Karar sayılı kararıyla; “hükmün usul ve yasaya uygun olduğu” gerekçesiyle yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
3. Onama Sonrası Talep
Davalı ..., 22.09.2020 tarihli talep dilekçesi ile 251 ada 34 no.lu parsel maliki ...’ın 22.06.2011 tarihinde, komşu 251 ada 28, 29, 35 ve 36 parsellere yönelik dava açtığını, kendisinin 251 ada 35 ve 36 parsellerin evvelinden beri maliki olduğunu ancak 251 ada 28 parsele yönelik de Hazine ile arasında dava bulunduğunu, bu davanın Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/254 Esas sayılı dosyasında görülmekte iken davanın kısmen kabulü ile kendisine 251 ada 28 parsel üzerinde Yerel Mahkemece hak ihdas edildiğini, bu hakkın Yargıtay tarafından da 05.05.2014 tarihli ve 2014/7038 Esas, 2014/5425 Karar sayılı kararıyla onanarak 14.07.2014 tarihinde kesinleştiğini, böylece 251 ada 28 parsel üzerinde 10.764,17/22.109,73 pay oranında mülkiyet hakkının tapuya hükmen tescil edildiğini, ...’ın açtığı davada 251 ada 28 parsel yönünden tapu kayıt maliki olmasına rağmen husumetin kendisine yöneltilmediğini, bu davadan haberdar edilmediğini, ...'ın davasının da kabul edilerek Yargıtay tarafından onandığını, bu karar sonucu kendisinin hükmen kazanmış olduğu payın haberi olmadan tapudan terkin edildiğini, aynı taşınmaz üzerinde iki farklı Mahkeme kararı bulunduğunu, ancak kendi payının terkinine sebep olan ... dosyasında taraf teşkilinin sağlanmamış olması ve tebligat yapılmamış olması nedeniyle mağdur edildiğini, Mahkeme kararıyla kazandığı mülkiyetin haberi olmadan tapudan terkin edildiğini belirterek, bu yanlışlığın giderilmesini ve ... dosyasındaki kesinleştirme şerhinin kaldırılarak tapu kaydının eski hale getirilmesini talep etmiştir.
4. Talep Üzerine Mahkemenin Ek Kararı
Mahkemenin 06.10.2020 tarihli ve 2014/147 Esas, 2014/396 Karar sayılı ek kararıyla, Mahkemece 23.10.2014 tarihinde karar verildiği, kararın 10.04.2017 tarihinde kesinleştiği, Mahkemece dosyadan el çekildiği gerekçesiyle, talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı ..., ek kararın temyiz dilekçesinde, ... tarafından açılan davadan haberdar edilmediğini, usulüne uygun tebligat yapılmaması sebebiyle kendi hakkının zayi olduğunu, çekişmeli 251 ada 28 parselde Hazine ile beraber kendisinin de belli pay oranında hükmen malik olduğunu, bu parsel üzerinde taraf teşkilinin sağlanmadığını ve böylece kendi kazanmış olduğu payın usule aykırı şekilde terkin edildiğini, davacı ...’ın kazanmış olduğu (B) bölümü haricinde kalan ve sadece Hazine lehine hüküm kurulan (E) bölümü yönünden kendisine yönelik de tescil hükmü kurulmasının zaruri olduğunu belirterek, Mahkemenin ek kararını temyiz etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptal ve tescili isteğine ilişkindir.
Kadastro sonucu Avanos ilçesi, Bozca köyü çalışma alanında bulunan 251 ada 28 parsel sayılı 22.109,73 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla Hazine adına; 251 ada 35 ve 36 parsel sayılı 5.202,17 ve 14.897,42 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına 29 parsel sayılı taşınmaz ise diğer davalılar adına tespit ve tescil edilmiştir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Taraf ehliyeti; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re’sen gözetilmesi gerekir. (HMK'nın 115/1). Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan davada esastan hüküm kurulamaz.
6.2.2 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
6.2.3. Tebligat Yasası'nın 10 uncu maddesi gereğince tebligat, tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bununla birlikte, kendisine tebliğ yapılacak kişinin müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması olanaklıdır. 6099 sayılı Yasa'yla bu maddeye eklenen ikinci fıkraya göre, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya herhangi bir nedenle tebligatın yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligat buraya yapılacaktır.
6.2.4. Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”
6.2.5. Tebligat Kanununun 32. maddesi, “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır.” hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz.
6.3.2. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur.
6.3.3. Yargılama sırasında yapılan tebligatlarla ilgili tebliğ mazbatalarının ve ilgili diğer belgelerin dosyaya konulması gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu Kanunun uygulanması için çıkarılan Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkim kendiliğinden denetlemelidir.
6.3.4. Somut olayda, 251 ada 34 parsel maliki ...'ın, 22.06.2011 tarihinde, komşu 251 ada 28, 29, 35 ve 36 parsellere yönelik dava açtığı, davalı ...'nin 251 ada 35 ve 36 parsellerin maliki olduğu, ancak 251 ada 28 parsele yönelik de Hazine ile ... arasında ayrı bir dava bulunduğu, Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/254 Esas sayılı dosyasında Mahkemece davanın kısmen kabulü ile ...'ye 251 ada 28 parsel üzerinde Yerel Mahkemece hak ihdas edildiği, kararın Yargıtayın 05.05.2014 tarihli ve 2014/7038 Esas, 2014/5425 Karar sayılı kararıyla onanarak 14.07.2014 tarihinde kesinleştiği, buna göre 251 ada 28 parsel üzerinde 10.764,17/22.109,73 pay oranında mülkiyet hakkının ... lehine tapuya hükmen tescil edildiği, ...'ın açtığı davadan sonra fakat hükümden önce 251 ada 28 parsel yönünden ... de tapu kayıt maliklerinden olmasına rağmen husumetin ...'ye de yöneltilmesi için davacı ...'a süre verilmediği, ...'ın davasının da kabul edilerek Yargıtay tarafından onandığı, bu karar sonucu ...'nin hükmen kazanmış olduğu payın bilgisi olmadan tapudan terkin edildiği, ...'nin payının terkinine sebep olan davacı ...'ın dosyasında 28 parsele ilişkin taraf teşkilinin sağlanmamış olduğu, her ne kadar eldeki davada 251 ada 35 ve 36 parsellerde davalı ...’nin kayıt maliki olması sebebiyle dava dilekçesi tebliğ edilmişse de her parselin ayrı ayrı dava konusu olduğunun gözden kaçırıldığı, tebligatın Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi gereğince bilinen en sonra adrese yapılması gerektiği, yargılamanın başında “Bozca köyü” adresine tebligatın yapıldığı, taşınmazın değerinin görev sınırını geçmesi nedeniyle Sulh Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek bu kararın da “Bozca köyü” adresine tebliğ edildiği, ancak Asliye Hukuk Mahkemesince verilen karara ilişkin tebligatın bilinen en son adrese değil, doğrudan MERNİS adresi şerhi ile Tebligat Kanunu 21/2 maddesi gereğince yapılarak tebligatın muhtarlığa bırakıldığı, yine Yargıtay onama kararının ve karar düzeltme dilekçesinin de doğrudan MERNİS adresine yapıldığı; ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davalı ... adına yapılan bu tebliğlerin usulüne uygun olmadığı, bu nedenle kararın davalı ... yönünden kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinin kabulü gerekmektedir.
6.3.5. Açıklanan nedenlerle davalı ...’nin temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiği; temyize konu 251 ada 28 parsel sayılı taşınmazda davalı ..., yargılama sırasında paydaş olduğu halde 28 no.lu parsele ilişkin olarak kendisine tebligatın yapılmadığı, taraf teşkilinin sağlanmadığı, davalının yokluğunda yapılıp sonuçlandırıldığından hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, Mahkemece, davalı ...’ye usulüne uygun tebligat yapılarak, savunmasının ve buna ilişkin delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle Mahkemece verilen 06.10.2020 tarihli ek karar ile Yargıtay (Kapatılan 16. Hukuk) Dairesinin 05.04.2016 tarihli 2015/3105 E., 2016/3648 K. sayılı kararı ile 14.12.2016 tarihli 2016/11572 E., 2016/9969 K. sayılı kararlarının KALDIRILMASINA, 23.10.2014 tarihli Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/147 Esas ve 2014/396 Karar sayılı hükmünün HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.