Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4994 E. 2022/6561 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışması öncesinde özel mülkiyette olduğu iddia edilen taşınmazın kadastro tespitine karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin geçmiş olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü sürenin, kadastro tutanağının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başladığı ve davacının bu süre geçtikten sonra dava açtığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : ELAZIĞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde, çekişmeli 838 (yeni 118 ada 59) parsel sayılı taşınmazın kadimden beri özel mülkiyete konu olduğunu, yaklaşık 40 yıl kadar önce de müvekkili tarafından satın alındığını ve özel mülkiyete konu olacak şekilde kullanıldığını, dava konusu taşınmazlar üzerinde eski bir ev yapısının olduğunu işaret eden ev kalıntıları ve uzun zaman öncesinden dikilmiş ağaçlar bulunduğunu, ..... Köyünde 1982 yılında yapılan kadastro çalışmaları öncesinde davaya konu 838 numaralı parselin müvekkiline ait olan 837 numaralı parselle birlikte tek bir taşınmaz olduğu halde, kadastro çalışması sonrasında 838 numaralı parselin müvekkiline ait olan 837 numaralı parselden ayrılarak ayrı bir parsel numarası ile ve köy tüzel kişiliği adına tescil edildiğini ileri sürerek, hatalı kadastro tespiti sonrasında ..... Köy tüzel kişiliği adına yapılan tescilin iptaliyle, adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine cevap dilekçesinde; davacılar yararına kazanma koşullarının oluşmadığını belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Elazığ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/404 Esas ve 2019/40 Karar sayılı kararıyla, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1.İstinaf Yoluna Başvuranlar

Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf başvurusu dilekçesinde; davanın süre yönünden reddinin hukuka aykırı olduğunu, hataların düzeltilmesi hususunun süreye tabi olmadığını ve zilyetliğin çok uzun yıllardır kendisinde olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1305 Esas ve 2020/777 Karar sayılı kararında, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının 18.10.1983 tarihinde kesinleşmesine rağmen, davanın 25.09.2018 tarihinde açıldığından davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı hususunun doğru olduğu ve bu sebepten davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b/1. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar vermiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde, davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı, bu tür davalarda kanunen herhangi bir süre sınırlamasının bulunmadığını ve Mahkemece eksik araştırma yapıldığını belirterek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucu Elazığ İli, ..... İlçesi, ..... Mahallesi çalışma alanında bulunan 838 parsel sayılı taşınmaz mera olarak özel siciline kaydedilmiştir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti” başlıklı 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.’’ Olağanüstü zamanaşımı yolu ile taşınmaz mülkiyetinin kazanılması ve taşınmazın zilyedi adına tespitine ilişkin temel koşulların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmaz, aralıksız ve nizasız yirmi yıllık süreyle malik sıfatı ile elinde bulunduran ve zilyedi olan kişi adına tespit ve tescil edilecektir.

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, "–Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir."

3.2.3. Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması ve kullanılması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).

3.2.4. 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olduğundan yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı (V/3.2). paragraftaki yasal ve hukuksal nedenlere, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 10/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.