Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4998 E. 2022/6590 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki Hazine adına kayıtlı miktar fazlalığının paya dönüştürülmesi istemine karşı açılan şerh terkini davasında, hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İskana dayalı tapularda miktar fazlalığının Hazineye ait olduğu ve tapu kaydındaki Hazine lehine şerhin, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde terkin edilmediği takdirde Hazine'nin bu haktan yararlanabileceği gözetilerek, mahkemenin şerh terkini talebini kabulüne ilişkin karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki miktar fazlalığının paya dönüştürülmesi ve tapu kaydındaki şerhin terkini istemine ilişkin olarak açılan davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda, Mahkemece verilen asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde asıl davada davacı- birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle, Foça İlçesi Gerenköy Mahallesinde bulunan dava konusu 6 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde fazlalık şerhi bulunduğunu ileri sürerek tapu kaydının beyanlar hanesindeki Hazine fazlalığının paya dönüştürülmesini istemiş, birleştirilen davanın reddini savunmuştur.

Birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın kayıt tarihi olan 1945 yılından beri nizasız ve fasılasız olarak davacılar ve murisleri tarafından kullanıldığını ve 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden fazlalık şerhinin terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar ve bir kısım davalılar vekili yargılama sırasında, dava konusu taşınmaza zilyet olduklarını ve davanın süresinde açılmadığını belirterek asıl davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/04/2016 tarihli 2002/304 Esas 2016/134 Karar sayılı kararıyla, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27/11/2012 tarih 2012/13163 Esas 2012/13606 Karar sayılı emsal kararı gerekçe gösterilerek asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapusunun beyanlar hanesindeki fazlalık şerhinin terkinine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; daha önce Hazine tarafından aynı konuda aynı bölgedeki komşu parseller hakkında açtıkları davanın kabul edildiğini ve bu kabul kararlarının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, kadastro sırasında çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağında ve tutanağın kesinleşmesi üzerine tapu kütüğünün beyanlar hanesinde hazineye ait olduğu belirtilen miktar fazlalığının paya dönüştürülmesi, birleştirilen dava ise; tapu kütüğünün beyanlar hanesinde Hazineye ait olduğu belirtilen fazlalık şerhinin terkini istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

2510 sayılı İskan Yasası'nın 23 maddesi, “Bu kanun hükümlerine göre muhacirlere, mültecilere, göçebelere, nakil olunanlara ve yerlilere dağıtılan yapı ve toprakların temlikine vali ve kaymakamlar salahiyetlidirler. Dağıtım defter veya kararlarının altı vali veya kaymakamlarca tasdik edilmesi, temliktir. Tasdikli defterlerdeki veya kararlardaki miktarlar muteberdir”

5543 sayılı İskan Kanunu'nun 19. maddesi, “1- Bu kanun hükümlerine göre verilen taşınmaz malların temlikine vali ve kaymakamlar yetkilidir. Dağıtım defter veya kararlarının vali veya kaymakamlarca onanması temliktir. Onaylı defter veya karardaki miktar geçerlidir.

2- Verilen taşınmaz mallar, temlik tarihinde yaşayan aile fertleri adına eşit hisselerle temlik ve tapuya tescil ettirilir” hükümlerini içermektedir.

Hemen belirtilmelidir ki, 3402 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılan 766 sayılı Tapulama Yasası'nın 42. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 20/D maddesi hükmünde aynen; "Hazine özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişletilmeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.

Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakkında şartları uygun bulunduğu takdirde 14 ve 17. madde hükümleri uygulanır." düzenlemesine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın 26.09.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5543 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılan 2510 sayılı İskan Yasası hükümleri uyarınca miktar fazlası Hazineye ait olmak koşuluyla temlik edildiği ve 1945 tarihinde yapılan kadastro tespiti sırasında da miktar fazlasının Hazineye ait olacağı şerhinin tutanağın beyanlar hanesinde gösterildiği ve bu şekilde çap kaydının oluştuğu, tapu kaydının beyanlar hanesinde 2750 m2 lik hazine fazlalığı şerhi bulunduğu, bu şerhin 30.12.1955 tarih ve 1727 sayılı yazı ile idareye bildirildiği anlaşılmıştır.

Davalıların tutundukları çap kayıtlarının ilk tesislerinin iskanen oluştuğu sabittir. Esasen bu olgu mahkemenin ve tarafların da kabulündedir. 2510 sayılı Yasa'nın 23. maddesinde iskanen oluşturulan ve temlik edilen tapuların miktarı ile geçerli olacağı ve taşınmazlarda çıkan miktar fazlalıklarının ise Hazineye ait olacağı öngörülmüş, 2510 sayılı Yasa'yı yürürlükten kaldıran 5543 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde de aynı hükme yer verilmiştir. Öyleyse, öncesi iskan kaydına dayalı taşınmazlardaki miktar fazlalıklarının yasa gereği Hazinenin olacağı tartışmasızdır. Bu yasal düzenlemeye göre, kütüğün beyanlar hanesinde yer alan kayıt miktar fazlası şerhinden kaynaklanan miktar fazlası üzerinde Hazinenin hak sahibi olabilmesi bakımından öncelikle çekişmeli taşınmaza kadastro tespitinde uygulanan iskan kaydının gayri sabit sınırlı olması asıldır. Yine, miktar fazlasının Hazineye ait olacağı yönündeki şerhin varlığını devam ettirmesi yani, kayıt maliklerince şerhin terkini konusunda bir dava açılarak başarıyla sonuçlanmamış ya da kayıt miktar fazlasının Hazineye ait olacağı yönündeki şerhin kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 3402 sayılı Yasa'nın 12/3, keza ek 4/3 maddesi hükümlerince öngörülen yasal süre içerisinde şerhin terkini talebinde bulunulmaması ve şerhin varlığını koruması gerekir.

Hemen belirtmek gerekir ki, mülkiyet sahibi olan kayıt malikinin kadastro tutanağının kesinleşmesi tarihinden (somut olay bakımından 1949 tarihinden) itibaren 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıl içerisinde şerhin iptali isteğinde bulunmaması halinde sicilde var olan bu şerhin sağladığı hakkın göz ardı edilemeyeceği, bir başka ifadeyle şerh varlığını koruduğu sürece şerhin sağladığı haktan şerh lehtarının yararlanacağı sabittir.

Öte yandan çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 25/07/1945 tarihi ile birleştirilen davanın açıldığı 08/09/2003 tarihi arasında 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiği kuşkusuzdur. Yasada mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu Yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir.

Somut olayda iskan tapusunun şark ve cenup sınırları çayır, garp sınırı ise hendek okuduğundan artık dayanak kaydın sabit sınırlı olmadığının kabulü gerekir. Dolayısıyla Hazine lehine yasanın aradığı şartların yerine geldiği anlaşılmıştır.

Her ne kadar mahkeme gerekçesinde Dairenin bir kararı emsal olarak gösterilmiş ise de bu karar Dairenin yerleşmiş içtihatlarına uygun düşmeyen istisnai bir karar olması nedeniyle mahkemece, asıl davada Hazine tarafından açılan davanın kabulüne, birleştirilen davada davacıların davasının ise hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.