"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 121 ada 4 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün, kendisine ait 121 ada 47 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğunu, kadastro çalışmaları esnasında haksız şekilde davalılar adına tespitinin yapıldığını ileri sürerek, bu kısmın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılardan Mehmet Darılmaz ve ... duruşmada alınan beyanlarında davayı kabul ettiklerini bildirmişler, davalı ... davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27.04.2016 tarihli ve 2013/28 Esas, 2016/108 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmaza ait kadastro tutanağının 07/02/1996 tarihi itibariyle kesinleştiği, dava açılış tarihinin ise 31/07/2013 olduğu gözetilerek Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin bitiminden sonra açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığını, keza kadastro çalışmalarından kendisinin haberdar edilmediğini, bu durumun Mahkemece göz ardı edildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."
3.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesi, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”
3.2.5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 308. maddesinde, “Davayı kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.”
3.2.6. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 311. maddesinde, “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Kadastro sonucu Adıyaman ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 121 ada 4 parsel sayılı 21.021,98 metrekare yüz ölçümündeki irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.3.1. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3.3.2. Ancak, davacı çekişmeli taşınmazın kendisine ait olduğu ve kadastro tespitinin yanlış yapıldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında taşınmaz paydaşlarından Mehmet Darılmaz ve ... 09/03/2016 tarihli duruşmada davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
Kadastro tespitinin kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu sabit ise de; hak düşürücü sürenin bir hakkı ortadan kaldıran-sona erdiren niteliğe sahip olması, davayı kabulün ise, davalının üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği bir davada kamu düzenine aykırı bir sonuç doğurmaması şartıyla, davacının ileri sürdüğü hakkının gerçekte var olup olmadığından bağımsız olarak davaya son veren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran bir taraf işlemi olması nedeniyle, Mahkemece davayı kabul beyanına üstünlük tanımak suretiyle işlem yapılması gerekir.
Hal böyle olunca, davalılar .... ve ...'ın kabul beyanları gözetilerek bu davalıların payı yönünden iptal-tescile karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle tüm davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ:
Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, yukarıda açıklanan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.