Logo

1. Hukuk Dairesi2021/522 E. 2021/6921 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazlarını satış yoluyla devretmesinin muvazaalı olup olmadığı ve davacı mirasçıların tapu iptali ve tescil taleplerinin hukuki dayanağının ne olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava dilekçesinde dayanılan hukuki sebeplerin açıkça belirtilmemesi ve ön inceleme duruşmasında da uyuşmazlık konusu hususların net olarak tespit edilmemesi, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğüne aykırı bulunarak bozma kararı verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının davacıların miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmiş, davalı ... vekili ile davacılar vekilinin ( vekalet ücretine hasren ) istinafı üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından, davalı ... vekilinin başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.3 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına, davalı ... yönünden davanın reddine, hükmü istinaf etmeyen davalı ... yönünden ise davanın kabulüne, davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ile davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'ın raporu okundu, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve pay oranında tescil, mümkün olmazsa tenkis istemine ilişkindir.

Davacılar, mirasbırakan babaları ...’in maliki olduğu 105 ada 3 ve 170 ada 6 parsel sayılı taşınmazlarını 19/11/2008 tarihinde dava dışı oğlu ... ve davacılardan ...’ın ortağı olduğu davalı ... ... isimli şirkete satış göstererek temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, davalı şirketin kredi çekebilmesi amacıyla şirket aktifinin daha çok gözükmesi için bedelsiz şekilde devrin yapıldığını, o tarihte davacı ...’ın yanında yaşayan mirasbırakanın da şirket ortağı çocuklarını diğer çocuklarından üstün tuttuğunu, davalı şirket yetkilisi ...’nin 105 ada 3 parsel sayılı taşınmazı teyzelerinin gelini olan diğer davalı ...’ye 23/02/2016 tarihinde muvazaalı olarak devrettiğini, devir öncesi durumu ... ve eşine bildirmelerine rağmen temlikin gerçekleştiğini, davalı ...’in kötüniyetli edinen olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmazsa tenkisini istemişlerdir.

Yargılama sırasında dava konusu 170 ada 6 ( imar ile 3035 ada 4 ) parsel sayılı taşınmazın el değiştirmesi neticesinde, davacılar vekili 19/06/2019 tarihli dilekçesi ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi gereğince yeni malik ...’e karşı davaya devam edeceklerini bildirerek davaya dahil edilmesini istemiş, ... davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmiştir.

Davalı şirket temsilcisi ..., satışların bedeli karşılığında yapıldığını, mirasbırakanın satış bedelini bankaya yatırdığını, işlemlerde muvazaa bulunmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., kardeşler arasındaki olayları bilmediğini, dava konusu 105 ada 3 parsel sayılı taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, iyiniyetli edinen olması nedeniyle kazanımının korunması gerektiğini belirterek, hakkındaki davanın reddini savunmuştur.

Dahili davalı ..., davalı ... ... isimli şirketin tasfiyesi için dava konusu 170 ada 6 ( imar ile 3035 ada 4 ) parsel sayılı taşınmazın eşi ... tarafından zorunluluktan kendisine devredildiğini, dolayısıyla davada husumetli olarak gösterilmesinin yasaya aykırı olduğunu bildirip, hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, davanın muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkin olduğu, mirasbırakan tarafından yapılan temlikin davalı şirketin kredi çekebilmesini sağlamak amacıyla muvazaalı yapıldığı, davalılar ... ve ...’nin akraba olmaları ve diğer deliller dikkate alındığında durumu bildikleri ve iyiniyetli sayılamayacakları, 4721 sayılı TMK’nin 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacakları gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının davacıların miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmiş, davalı ... vekili ile davacılar vekilinin ( vekalet ücretine hasren ) istinafı üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından, davanın inançlı işlem nedenine dayandığı, mirasbırakana teb’an dava açıldığından ve tereke elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan, tüm mirasçılar tarafından dava açılabileceği ya da onlar adına tescil istenebileceği, davacılar tarafından ise miras payları oranında iptal-tescil isteminde bulunulduğu, davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, davalı ... vekilinin başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.3 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına, davalı ... yönünden davanın reddine, hükmü istinaf etmeyen davalı ... yönünden ise davanın kabulüne, davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Davalı ...’in temyiz itirazları incelendiğinde;

6100 sayılı HMK'nın 361. maddesinde “(1) Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. (2) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda, kural olarak istinaf yoluna başvurmayan tarafın temyiz yoluna başvuramayacağı, ancak hukuki yararının bulunması halinde kararı temyiz edebileceği açıktır. Bir başka deyişle, diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aleyhine hüküm kurulması halinde temyiz yoluna gidebilecektir.

Somut olayda, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı ... aleyhine hüküm kurulduğu, ne var ki davalının istinaf kanun yoluna başvurmadığı, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince ...’ye yönelik davanın kabulüne dokunulmadığı, bir başka ifadeyle Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalı ... yönünden İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümden daha aleyhe bir hüküm kurulmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın, aleyhine yeni bir durum oluşmadıkça temyiz yoluna başvuramayacağı gözetildiğinde, davalı ...’in temyiz dilekçesinin REDDİNE,

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Öncelikle çözümlenmesi gereken husus, eldeki davada hangi hukuki sebebe dayanıldığıdır.

6100 sayılı Kanun’un 119/1. fıkrasında; " Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur: ", aynı fıkranın ( g ) bendinde ‘’ Dayanılan hukuki sebepler. ", 140/3. fıkrasında ise; " Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür. " düzenlemeleri bulunmaktadır.

Somut olayda, dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçeleri içeriğinden dayanılan hukuki sebep ya da sebepler tereddüt yaratmayacak bir biçimde anlaşılamadığı gibi, mahkemece 26/01/2017 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında da tarafların anlaşamadıkları hususların açıkça yazılmadığı, sadece davacının talep sonucuna yer verilmekle yetinildiği anlaşılmıştır.

Ne var ki, yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca ön inceleme aşamasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesinin yapılması ve tahkikatın bu saptama esas alınmak suretiyle yürütülmesi gerekmektedir.

Hal böyle olunca, yargılamaya hakim olan ilkelerden biri olan hakimin davayı aydınlatma ödevinin düzenlendiği 6100 sayılı Kanun’un 31. maddesi gereğince, davacı tarafa dayandığı maddi vakıaların açıklattırılması ve hukuki sebebinin sorulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harçların temyiz edenlere geri verilmesine, 18/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.