"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen tavzih talebinin reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Fakılı köyünde yapılan kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan ve dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı taşınmaz bölümlerinin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 25.03.2015 tarihli ve 2014/662 Esas - 2015/282 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazların 24.11.2014 tarihli rapora ekli krokide sarı renk ve (1A) ile gösterilen 435,69 metrekarelik kısmının, (2) ile gösterilen 1.067,78 metrekarelik kısmının ve (3A) ile gösterilen 719,61 metrekarelik kısmının mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, aynı raporda (1B) ve (3B) ile gösterilen kısımlara yönelik açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Onama Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.10.2020 tarihli ve 2020/1322 Esas, 2020/3927 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
3. Tavzih Talebi
Davacı tavzih dilekçesinde; Mahkeme kararının tapuda infazının yapılamadığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin davacıya ait olduğunun tespitine denildikten sonra ''davacı adına tespit edilen taşınmazların parsel numaralandırılmasının yapılarak tapuda adına tesciline'' şeklinde tavzih kararı verilmesini ve hükmün infaza elverişli hale getirilmesini talep etmiştir.
4. Tavzih Talebi Üzerine Mahkeme Ek Kararı
Mahkemenin 25/01/2021 tarihli ve 2014/662 Esas, 2015/282 Karar sayılı ek kararıyla, hükmün tavzih yoluyla değiştirilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili tavzih kararının temyizi dilekçesinde, Mahkemece verilen tavzih talebinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olmakla birlikte hükmün infazını imkansız hale getirdiğini belirterek, ek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tavzih istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Hükmün tavzihi HMK’nın 305. maddesinde;
“(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.
(2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez” şeklinde düzenlemiştir.
Hâkim karar verdikten sonra kanun yollarına başvurulup bozulmadığı sürece kendiliğinden kararını değiştiremez. Bu kural, ilk derece mahkemeleri kadar üst derece mahkemeleri için de geçerlidir. Ancak bazı hâllerde hüküm açık olmayabilir, hükmün uygulanması aşamasında tereddütler ortaya çıkabilir ya da birbirine aykırı fıkralar içerebilir. İşte Kanun, açık olmayan, uygulama aşamasında tereddüt yaratan ya da çelişkili olan hükmün açıklanması, tereddüt ve çelişkilerin giderilmesi için "hükümlerin tavzihi" müessesini düzenlemiştir. Kesin hüküm ilkesi, mahkemenin verdiği karara geri dönüp değiştirmesine engeldir. Fakat, bir hükmün anlamının açık olmaması ya da çelişkili hüküm sonuçları içermesi nedeniyle hükmün gerçek anlamının saptanmasında güçlük çekildiği takdirde, tarafların hükmü veren mahkemeye başvurarak hükmün açıklığa kavuşturulmasını isteyebilecekleri genellikle kabul edilmektedir. Böylece, mahkeme verdiği hükmün gerçek anlamını ortaya koymaktan başka bir şey yapmayacağından, bundan kesin hükmün zarar görmesi söz konusu olmayacaktır. Genel ilkelerden çıkarılması mümkün olan bu tavzih olanağını HMK açık bir biçimde düzenlemiştir. HMK m. 305/1'e göre, hüküm yeterince açık değilse ya da icrasında kuşku uyandırıyor veya birbirine aykırı hüküm sonuçları içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da duraksama veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir (Postacıoğlu, İlhan E./Altay, Sümer: Medenî Usûl Hukuku Dersleri, İstanbul 2020, s.784).
6.3. Somut olayda su altında kalan taşınmazlara yönelik tescil hükmü kurulamayacağı gözetildiğinde hükmün değiştirilmesi niteliğindeki tavzih talebinin kabulü mümkün değildir.
Dosya içeriğine, Mahkemece dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde tavzih isteğinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan 25.01.2021 tarihli ek kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı 80,70 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.