"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların kardeş olduklarını, müvekkili adına kayıtlı 116 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ile davalı adına kayıtlı 116 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tarafların kök murisi olan babaları ...’den geldiğini, ...’in ölümünden sonra terekesinin mirasçıları arasında taksim edildiğini, taşınmazlar taksim edilirken müşterek sınırlara taşlar konulduğunu, 116 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazın da müşterek sınırına taksim sırasında taş konularak sınırların belirlendiğini, taşınmazların kullanımının halen zeminde bulunan sınır taşlarına uygun şekilde devam etmesine rağmen kadastro tespiti sırasında bu taşların baz alınmadığını ve taksime aykırı olacak şekilde tespit yapıldığını ileri sürerek, dava konusu 116 ada 5 parsel sayılı taşınmazın nizalı kısmının tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... davaya cevap vermemiş, bilahare duruşmalardaki beyanında, kadastro tespiti öncesinde babalarından gelen taşınmazların taksim edildiğini, tespit sonrası davacı tarafından taşınmazlar sürdürülürken, taşınmazların müşterek sınırında bulunan taşların bir kısmının yerlerinin değiştirildiğini ve tek taraflı olarak değiştirilen müşterek sınıra davacı tarafından zeytin ağacı dikildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Kiraz Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.07.2013 tarihli ve 2011/480 Esas, 2013/280 Karar sayılı kararıyla; taraflar adına kayıtlı 116 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların evveliyatında tarafların müşterek murisi ...’e ait olduğu, murisin ölümünden sonra terekesinin mirasçıları tarafından taksim edildiği, taşınmazlar arasındaki müşterek sınırın ise taşlarla belirlendiği, taksim tarihinden tespit tarihine kadar taşınmazların kullanımının zemindeki taşlarla oluşturulan sınıra göre olduğu, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanından, zemindeki taşların yerlerinin değişmediğinin anlaşıldığı, zemindeki taşlar baz alınarak yapılan kadastro tespitinin de doğru olduğu ve davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı (İlk)
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.05.2014 tarihli ve 2014/9008 Esas, 2014/6472 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen tanıkların beyanlarının, taraflar adına kayıtlı bulunan taşınmazların müşterek sınırında bulunan taşların, kadastro tespiti sırasında nerede olduğu ve yerlerinin sonradan değişip değişmediği hususunda çelişkili olduğu ve Mahkemece bu çelişkinin yöntemince giderilmediği belirtilerek, Mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için önceki keşifte dinlenilen tüm tanıklar, yerel bilirkişiler ve tutanak bilirkişileri ile Mahkemece yeniden seçilecek elverdiğince yaşlı ve dava konusu taşınmazın bulunduğu yeri iyi bilen, davada yararı bulunmayan yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılması, keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından tespit tarihi itibariyle taşınmazlar arasında bulunan taşların yerlerinin gösterilmesinin istenilmesi, beyanlar arasında çelişki olduğu takdirde giderilmesi, kadastro tespitinden sonra taşların yerlerinin değişip değişmediği hususunun ayrıca sorulması, fen bilirkişiden yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından gösterilen taşların yerlerini, rapor ve haritasında işaretlemesinin istenilmesi, keşfi takibe imkan verir rapor alınması, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İlk Karar
Kiraz Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.03.2016 tarihli ve 2014/440 Esas, 2016/184 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanlarından, taraflar adına kayıtlı taşınmazların müşterek sınırının, zeminde bulunan taşlar olduğu, söz konusu taşların tespit sırasındaki yerinin yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile belirlenemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
5. Bozma Kararı (İkinci)
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.12.2019 tarihli, 2016/14255 Esas, 2019/8955 Karar sayılı kararıyla; “ davacıya ait taşınmaz ile davalının taşınmazı arasındaki taşların kadastro çalışmaları sırasındaki yerinin belirlenemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun bulunmadığı, dava konusu taşınmazlar arasındaki sınırın, davacının iddia ettiği yerden geçtiğinin kanıtlanamadığı, ancak 21.12.2015 tarihinde yapılan keşifte, davalı ... tarafından gösterilen sınır, fen bilirkişilerinin 22.12.2015 tarihli raporuna ek Kroki 2’de işaretlenmiş olup, buna göre davacı ...’e ait 116 ada 6 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olan ve (B) harfi ile gösterilen 478,32 metrekarelik kısmın, davalıya ait 116 ada 5 parsel sayılı taşınmazın içerisinde kaldığının anlaşıldığı, hal böyle olunca; Mahkemece, davalı tarafından itiraz edilmeyen 21.12.2015 tarihli rapora ek Kroki 2’de davalının sınır olarak gösterdiği yer esas alınarak hüküm kurulması gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmiş olmasının isabetsizliğine” değinilmek suretiyle bozulmuştur.
6. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar
Kiraz Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.10.2020 tarihli ve 2020/71 Esas, 2020/376 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca, davanın kabulüne, dava konusu 116 ada 5 parsel sayılı taşınmazın, fen bilirkişiler Birkan Koçak ve Kemal Keçe tarafından 23.12.2015 havale tarihli rapora ekli kroki 2'de (B) harfi ile gösterilen 478,32 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile bu kısmın aynı ada son parsel numarası verilmek sureti ile davacı ... Karagöz adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, daha önce Mahkemece hükme esas alınan 21.12.2015 tarihli raporu kabul etmeyip, aksine raporun aleyhe olan kısımlarına itiraz ettiklerini, bu raporun 2 no.lu krokisinin müvekkilinin yer göstermesi doğrultusunda çizildiğini, ancak bu rapora göre (B) harfi ile gösterilen alanın müvekkilinin tapusu içerisinde kaldığının sabit olduğunu, bu kroki uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda İzmir ili, Kiraz ilçesi, Solaklar köyü çalışma alanında bulunan 116 ada 5 pasrel sayılı 2.994,85 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
Dava; kadastro tespit öncesi nedene dayalı ortak sınır ihtilafına ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
9.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15 maddesi; “Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.
Taşınmaz mal tapuda kayıtlı olsun veya olmasın, onun ayrılması mümkün bir kısmının veya belirli bir payının, bu Kanunda zilyet lehine kabul edilen sebeplerle iktisabı caizdir.
İştirak halinde mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerinden biri veya birkaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissesinin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmaz mallarda yazılı, tapusuzlarda ise her türlü delille ispat edilebilir.
Kadastrodan önce hissedarlar veya mirasçılar arasında ayırma veya birleştirme suretiyle taksime konu edilmiş ve sınırları doğal veya yapay işaret ya da tesislerle belirlenmiş taşınmaz malların, imar plânı bulunmayan yerlerde zeminde fiilen oluşmuş sınırlarına göre tespiti yapılır.” hükümlerini içermektedir.
9.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 1086 sayılı HMUK’un 440/III-2. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.