Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5323 E. 2022/7902 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan ve sonradan Hazine adına tescil edilen taşınmazların zilyetlik iddiasıyla tapu iptali ve tescil talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, taşınmazların niteliği, imar-ihya durumu ve zilyetliğin başlangıç tarihi gibi konularda yeterli araştırma yapmadan, hava fotoğrafları ve bilirkişi raporlarını tam olarak değerlendirmeden hüküm kurması, ayrıca davalı Hazine'nin harçtan muaf olması ve diğer davalılar hakkında karar verilmemesi hususları gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; .... ilçesi ..... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda tespit harici bırakılan sınırları dava dilekçesinde gösterilen kısmı imar-ihya ettiğini, uzun zamandır nizasız, fasılasız kullandığını ileri sürerek, bu yerin adına tapuya tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar Hazine, ... ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçelerinde ve yargılama sırasında özetle; davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/01/1992 tarihli ve 1988/828 Esas 1992/13 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01.11.1993 tarihli ve 1992/8635 Esas, 1993/10894 Karar sayılı kararıyla, “...yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığı, tespit dışı bırakılma sebebi üzerinde durulmadığı, taşınmazın imar ihya ile edinilebilecek yerlerden ise koşulların araştırılıp belirlenmesi gerektiği, taşınmazın bulunduğu pafta ile raporu hükme esas alınan fen bilirkişinin hazırladığı krokinin tutmazlık içinde olduğu, komşu taşınmazların dayanaklarının uygulanması gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen karar

Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/06/2018 tarihli 2010/674 Esas 2018/366 Karar sayılı kararıyla, taşınmazdan geçen sulama kanalı ile kanal yolunun davadan sonra 1991 yılında yapıldığı, DSİ tarafından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığı, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen yerin dava dışı gerçek kişi adına kayıtlı olması, tescil davasında bu kişi dahil edilerek husumet yöneltilemeyeceği, dosya kapsamında toplanan delillerden dava konusu taşınmazın davacıların kök murisi Abdullah’tan geldiği, dava tarihine göre 40 yıldan daha fazla zamandır davacı murislerinin malik sıfatıyla tasarrufunda bulunduğu, davacıların iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı Hazine adına kayıtlı olan 4181 ve 3957 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların ayrı ayrı, 20 pay kabul edilerek 5 payın ..., 3’er payın ..., ..., ..., ... ve ... adlarına tesciline, 11.10.2017 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 1.171,14 m² yüz ölçümündeki alanın, 20 pay kabul edilerek 5 payın ..., 3’er payın ..., ..., ..., ... ve ... adlarına kanal olarak tesciline, aynı raporda “A” harfi ile gösterilen 363,38 m² lik alana ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, yasaya göre tapulama harici bırakılan yerlerin zilyetlikle kazanılabilmesi için imar ihya edilmesi gerektiğini, imar-ihya için uzun uğraş ve emek sarfı gerektiğini, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan bir yerin ise ne kadar imar ve ihya edilse bile zilyetlikle kazanılamayacağını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, aynı yer ile ilgili açılan dava dosyalarının esas numaraları bildirilmiş olmasına rağmen bu hususta bir araştırma yapılmadığını, yasada aranın 40 dönüm 100 dönüm sınırlamasına ilişkin yeterli araştırma yapılmadığını belirterek ve resen belirlenecek nedenlerden dolayı kabul kararının bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve bilahare yargılama sırasında "hali arazi" vasfıyla ihdasen Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edilen taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinde; Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinin birinci fıkrasında "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinde '' (1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. (2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. (3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.'' düzenlemeleri yer almaktadır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Çekişmeli taşınmazlar, Tuşba ilçesi Alaköy Mahallesi çalışma alanında bulunan, 1980 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tarıma elverişsiz arazi ve boşluk olması nedeniyle tespit harici bırakılmış, daha sonra 14.01.2004 tarihinde Hazine adına ihdasen tapuya kayıt ve tescil edilmiştir.

6.3.2. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava dilekçesinde hudutlarını belirttiği taşınmaz bölümünün adına tescilini talep etmiş, Mahkemece temyize konu taşınmazlar ile (C) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden davacı taraf lehine zilyetlikle kazanma şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, yazılı şekilde karar verilmiştir.

6.3.3. Bilindiği üzere; bozma kararına uyulmuş olmakla ilgilileri lehine usulî kazanılmış hak oluşur ve Mahkeme bozma gereklerini yerine getirmek zorundadır. Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, davacı adına aynı çalışma alanında belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı araştırılmamış, taşınmazın niteliğini ve kullanım durumunu en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış, bu kapsamda dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesi döneme ilişkin farklı evrelerde çekilmiş en az üç adet hava fotoğrafı üzerinde inceleme yaptırılması gerekirken, sadece 1958 yılına ait hava fotoğrafı ile 1988 yılına ait tek resim incelenmiş ve bu hava fotoğrafının incelenmesi sonucunda düzenlenen raporda, taşınmazların imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususlarında açıklamaya yer verilmediği gibi, taşınmazların tarımsal durumu, evveliyatı itibariyle imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, imar ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarına ilişkin somut verilere dayalı bilgi içermeyen tek kişilik ve denetime elverişsiz ziraatçı bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle ve tanıkların soyut içerikli beyanlarına dayanılarak hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulamaz.

6.3.4. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazlara ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğünün web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava tarihi olan 1988 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile bir jeodezi-fotogrametri mühendisi, üç ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.

6.3.5. Ziraat mühendisi kurulundan çekişmeli taşınmazların niteliğini, kullanım durumunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği, edilmiş ise hangi tarihte tamamlandığı hususlarında, önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde taşınmazların tarımsal niteliğini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş ve hangi bölüme ait olduğu işaretlenmiş renkli fotoğraflar ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;

6.3.6. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazların kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmazların niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten, ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmeli;

6.3.7. Fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir krokili rapor alınmalı,

6.3.8. Bundan sonra 3402 sayılı Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca, davacıların murisi adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği, Tapu Müdürlüğü ve ilgili Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulmalı

6.3.9. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

6.3.10. Kabule göre de; davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü ve Hazine aleyhine açılan davanın kabul edildiği anlaşıldığına göre, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken dava tescil davası gibi değerlendirilip harcın ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesi isabetsiz olduğu, gibi, Tuşba Belediyesi ile Van Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken bu davalılar hakkında karar verilmemiş olması da isabetsiz olmuştur. Yine kabul kararı verilen fen bilirkişi raporunda(C) harfi ile gösterilen bölümün kanalda kalması nedeni ile tescil kararı yerine tespit tarihinden önce malik olanlar lehine mülkiyetin tespiti kararı verilmesi gerektiğinin göz ardı edilmesi hatalıdır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.