Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5342 E. 2023/115 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın, davacı tarafından zilyetlikle iktisap edildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazın doğal sit alanı içerisinde bulunması nedeniyle zilyetlikle iktisap edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: 2863 sayılı Kanun'un 2007 yılındaki değişikliği ile doğal sit alanlarının zilyetlikle iktisap edilebilmesinin mümkün hale geldiği ve davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu gözetilerek, mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 304 ada 14 parsel sayılı taşınmazın eklemeli şekilde 70-80 yıldır müvekkili tarafından kullanıldığını, taşınmaz içerisinde 60-70 yıl önce yapılmış olan duvar ve teras setlerinin bulunduğunu, dava konusu taşınmazda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşulları oluşmuş olmasına rağmen, kadastro tespiti sırasında taşınmazın sit alanında bulunduğundan bahisle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, 2007 yılında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nda yapılan değişiklikle doğal sit alanları ile 3. derece arkeolojik sit alanlarının zilyetlikle iktisabının mümkün hale geldiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olmadığını, kaldı ki taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.10.2015 tarihli ve 2015/56 Esas, 2015/538 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 1. derece doğal sit alanında kaldığı, doğal sit alanında kalan taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği uyarınca iktisap edilebileceğini, dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;

Davanın kabulüne, dava konusu 304 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Bozma Kararı

Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.10.2018 tarihli ve 2016/706 Esas, 2018/5722 Karar sayılı kararıyla; “ Mahkemece, dava konusu taşınmazda davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle yazılı karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm için yeterli olmadığı, dava konusu taşınmazla birlikte komşu taşınmazların, belgesiz zilyetlikten gerçek kişiler adına 2003 yılında tespit edildikten sonra, komisyon tutanağı ile "sit alanı içerisinde kaldığı ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılamayacağı" gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği, Mahkeme tarafından, dava konusu taşınmazın sit alanı içerisinde kalıp kalmadığı, kalıyor ise sit alanının nev’i ve derecesi ile sit haritası bulunup bulunmadığı hususlarının Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğünden sorulmadığı, komşu parseller hakkında dava bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, taşınmazın durumunun çevre parsellerle birlikte değerlendirilmediği, ayrıca hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporunda, taşınmazın imar-ihyası konusunda müspet çalışmalar yapıldığı yönündeki tespitle çelişki oluşturacak şekilde, taşınmazın kadimden beri toprak işlemesi yapılan tarla vasfında olduğunun belirtildiği, öte yandan bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi ... fotoğrafı olduğu halde usulünce ... fotoğrafı incelemesi de yaptırılmadığı belirtilerek, doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, dava konusu taşınmaza komşu parseller hakkında dava bulunup bulunmadığı araştırılarak, kesinleşmiş hükümler varsa ilgili dava dosyalarının celp edilerek dosya içerisine alınması, bölgeye ait sit alanı haritasının Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nden getirtilmesi, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait üç farklı tarihte çekilmiş stereoskopik ... fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından getirtilerek dosyanın ikmal edilmesi, bundan sonra mahallinde taşınmazları iyi bilen, elverdiğince yaşlı ve davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler, aynı yöntemle seçilecek taraf tanıkları, jeodezi veya fotogrametri uzmanı bilirkişi, arkeolog ve fen bilirkişisi ile 3 ziraat mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti ile yeniden keşif yapılması, keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, taşınmaz üzerinde imar-ihya çalışmalarına ne zaman başlanılıp, hangi tarihte tamamlandığı, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten tespit tarihine kadar Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde belirtilen sürenin geçip geçmediğinin etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye ... ve uydu fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle, bilirkişiden dava konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunun ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesinin istenilmesi, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan, taşınmazın eğimini, niteliğini, toprak yapısını ve bitki örtüsünü, imar-ihyasına hangi tarihte başlanıp, hangi tarihte tamamlandığını, ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü ve kullanım durumunu bilimsel verilere dayalı olarak, sınırındaki taşınmazlarla mukayeseli şekilde irdeleyen rapor istenilmesi, arkeolog bilirkişiden sit alanı haritası ile kadastro paftasının çakıştırılması istenilerek, taşınmazın sit alanında kalıp kalmadığı hususunun kesin olarak belirlenmesi, teknik bilirkişiden, dava konusu taşınmaz ile çevresindeki parselleri bir arada gösterir, keşfi izlemeye olanak sağlar nitelikte harita ve rapor istenilmesi; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 10.12.2020 tarihli ve 2019/20 Esas, 2020/141 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonunda, dava konusu taşınmazın 1. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığı, bu hususun Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna yazılan müzekkere cevabından da anlaşıldığı, 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesinde 22.05.2007 tarihinde 5663 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu, doğal sit alanlarının zilyetlikle edinilebilme imkanının kazanıldığı, dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, dava konusu 304 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

E. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, dava konusu taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altına bulunan yerlerden olmakla, taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı, taşınmaz halihazırda taşlık ve kayalık yerlerden olmasına, bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerinde bu hususu belirtmiş olmalarına rağmen, Mahkemece dilekçelerinde ileri sürdükleri itirazların dikkate alınmadığını, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürülerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

2. 2863 sayılı Kanun'un 11/1. maddesi; “Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının malikleri bu varlıkların bakım ve onarımlarını Kültür ve Turizm Bakanlığının bu Kanun uyarınca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece, bu Kanunun bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanırlar. (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.) Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez.” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

Kadastro sonucunda Muğla ili, Marmaris ilçesi, Söğüt köyü çalışma alanında bulunan, dava konusu 304 ada 14 parsel sayılı 319,93 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı ... adına tespit edilmiş; Komisyona yapılan itiraz üzerine, Kadastro Komisyonunun 05.12.2005 tarihli kararıyla, dava konusu taşınmazın sit alanında kaldığı gerekçesiyle, taşınmaz Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

12.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.