"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkin davada bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmışlardır.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, davacının dava dilekçesinde belirttiği taşınmaz ile ilgili açtığı davanın yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu taşınmaza yönelik açılan bu davada 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12. maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.06.2016 tarihli ve 2015/249 Esas, 2016/226 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulüne, çekişmeli 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 1/2 payın ... adına, 1/2 payın ise ..., ..., ... ve ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. BİRİNCİ TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.10.2019 tarihli ve 2016/12273 Esas ve 2019/6315 Karar sayılı kararıyla; “Çekişmeli taşınmazın tespitinin kesinleştiği 02.02.2005 tarihi ile davanın açıldığı 03.03.2015 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, davanın reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.
V. KARAR DÜZELTME
1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Yargıtay bozma kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar Düzeltme Nedenleri
Davacılar vekili karar düzeltme dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının hükmen 2009 yılında kesinleştiğini ve böylece davanın hak düşürücü süre içinde açıldığını ileri sürerek, kararın düzeltilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.01.2020 tarihli ve 2019/5665 Esas, 2020/84 Karar sayılı kararıyla; tespit tarihi itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap koşullarının davacılar lehine oluştuğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya ve kendi içinde de çelişkiye düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
VI. MAHKEMECE BOZMA KARARINA UYULARAK VERİLEN KARAR
Mahkemenin 09.10.2020 tarihli ve 2020/121 Esas, 2020/182 Karar sayılı kararıyla, keşif mahallinde dinlenen davacı tanığının beyanlarından, davacıların işbu taşınmazı 1980'li yıllardan sonra tespit tarihi olan 2004 yılına kadar ekip biçmek suretiyle ekonomik amaca uygun olarak kullanmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VII. İKİNCİ TEMYİZ
1. Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, davacıların ret kararı verilen taşınmaz yönünden imar-ihya olgusunu tamamladıklarını, davacılar lehine iktisap koşullarının gerçekleştiğini, davacıların bu taşınmazla ilgili herhangi bir zilyetliği terk iradesinin bulunmadığını, davanın kabulü ile davacılar adına tesciline karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık, Hukuki Nitelendirme ve Vakıalar
Kadastro sonucu, Samsun ili, .... ilçesi, .... mahallesi çalışma alanında bulunan 102 ada 1 parsel sayılı 21.148,69 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tarla vasfıyla hükmen davalı ... adına tescil edilmiştir
Uyuşmazlık, kadastro öncesi sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır...”
İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemeleri yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, (VII.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış olmasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VIII. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 80,70 TL onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.