Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5414 E. 2022/4569 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve paftasında yol olarak görünen taşınmazın davacı tarafından zilyetlikle kazanıldığı iddiasıyla açılan tescil davasının, davacının duruşmaya katılmaması sebebiyle açılmamış sayılıp sayılamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya duruşma gün ve saatini bildiren davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve davacının geçerli bir mazeret sunmadan duruşmaya katılmadığı veya davayı takip etmediği, ayrıca HMK’nın 150/5. maddesi uyarınca dava dosyasının üç aylık süre içerisinde yenilenmediği gözetilerek, yerel mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonunda, önceki tarihli bozma kararına uyularak verilen davanın açılmamış sayılmasına dair karar, süresi içinde davacı ... tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., kadastro sırasında adına tespit edilen 220 parselin devamında ve zilyetliğinde bulunan bir kısım taşınmaz bölümünün paftasında yol olarak gösterildiğini açıklayarak, kazandırıcı zamanaşımı zilyetli iddiasıyla adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi aşamalarda taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı köy tüzel kişiliği temsilcisi, davalı taşınmaza ilişkin davacı aleyhine görülüp sonuçlanan ceza davası bulunduğunu belirterek, toplanan deliller ve dosya kapsamının nazara alınmasını ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19/12/2008 tarihli ve 2006/60 Esas, 2008/170 Karar sayılı kararıyla, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 15.11.2006 tarihli krokisinde (A) harfi ile gösterilen 243,50 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesince “ Dava, paftasında yol olarak gösterilen taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Kural olarak; TMK'nın 715.maddesine göre yollar Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, olağanüstü kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilemezler. Ancak, bir yerin hiç yol olarak kullanılmamış olması veya terk edilmiş olması halinde, koşulları oluştuğu takdirde zilyetlikle kazanılması mümkün olabilir. Davacı, dava konusu taşınmazın dava dışı 220 parselle birlikte zilyetliğinde bulunduğunu, öncesi itibariyle de yol olmadığını, adına kayıtlı parselle birlikte ağıl ve tarım arazisi vasfı ile tasarruf edildiğini açıklayarak tescil isteğinde bulunmuştur. Dava konusu paftada yol olarak gösterilen taşınmaz bölümünün dava dışı 220 parselle birlikte öncesinde babası, bilahare davacı tarafından tarım arazisi vasfı ile tasarruf edildiğinin, bu yerin yol vasfı ile kullanılmadığının, batısında yer alan yoldan davacının çektiği tel çitle ayrıldığının yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından bildirilmesi üzerine davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bir yerin olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilebilmesi ve özel mülkiyet şeklinde tapuya tescil edilebilmesi için taşınmazın niteliğinin kazanılmaya elverişli olması gerekir. Kazanma bakımından taşınmazın niteliği araştırılırken, zilyetliğin kurulduğu tarihteki niteliğinin gözönünde tutulması gerekir. Dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarının yapıldığı tarihte paftasında yol olarak gösterildiği tartışmasız bulunduğuna göre, tespit tarihinden sonra ne şekilde tarım arazisine dönüştürüldüğü, kapanan veya terk edilen yollardan olup, olmadığı üzerinde yeterince durulmamıştır. Ayrıca davalı köyün 2004 yılı ve öncesinde yola el atıldığı iddiasıyla davacı hakkında şikayette bulunduğu ve bu nedenle Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanarak, mahkumiyet hükmü aldığı bildirildiği halde, buna ilişkin dosyanın da getirtilip, uyuşmazlığın çözümünde TMK'nın 713 maddesinin 1.fıkrasında belirtilen davasızlık koşulu yönünden gözönünde bulundurulmamış olması doğru değildir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde yeniden keşif yapılarak, HUMK.un 258.maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanıkların usule uygun çağrılması, nizalı taşınmazın öncesi itibariyle niteliği, öncesinde yol olarak kullanılmakta olduğu belirlendiği takdirde, ne zaman ve ne şekilde davacının zilyetliğinin başladığı ve sürdürüldüğü, ceza kovuşturmasına konu edilip edilmediği hususlarının sorulup belirlenmesi, HUMK'un 366.maddesi uyarınca keşifte nizalı yerin ve uzantısı davacı adına kayıtlı taşınmazın fotoğraflarının çektirilerek dosya arasına konulması, Pertek Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/ 20 Esas ve 25 Karar sayılı dosyası ve krokinin teknik bilirkişi vasıtasıyla uygulanması, öncesinde yol olarak kamunun kullanımına ayrılan bir yer olduğu ve yetkili mercilerce yol olmaktan çıkarıldığı veya eylemli olarak kullanılmama sonucu bu niteliğini yitirmiş olduğunun tespit edilemediği takdirde böyle bir yere işgal edilmek suretiyle zilyet olunmasının kazanmayı sağlamayacağının nazara alınması, toplanacak deliller ve tüm dosya kapsamı gözönünde tutularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 04.06.2020 tarihli ve 2009/157 Esas 2020/36 Karar sayılı kararıyla, davacının duruşma gün ve saatini bildiği halde yargılamanın 23/12/2019 tarihli 48. celsesindeki duruşmasına katılmadığı ve açmış olduğu davayı takip etmediği, HMK'nın 150/5. maddesi gereğince belirlenen 3 aylık sürede dosyanın yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Verilen Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı ... temyiz dilekçesinde, davacıya yargılamanın 48. oturumunun gün ve saatini bildiren davetiyenin usulüne uygun teblig edilmemesi nedeniyle, yargılamanın 23.12.2019 tarihli oturumundan haberdar olmayan davacının celseye iştirak edemediği usulsüz tebligata rağmen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Eldeki dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 30. maddesi gereği hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde belirtildiği üzere bu düzenleme ile yargılamanın gecikmeye meydan vermeden, düzenli ve en az masrafla yapılması amaçlanmıştır.

6.2.2. Anılan Kanun’un 150. maddesine göre usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir (m.150/1). İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen dava, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez (m.150/2). İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır (m. 150/5).

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine kararın (IV/3.) no.lu bendinde yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı ...’nun yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, fazladan tahsil edilen aşağıda yazılı 117,20 TL harcın istek halinde davacı ...'ya iadesine, kesin olmak üzere, 07/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.