"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Ret
Taraflar arasında Mahkemece görülen tapu iptali ve tescil davasında davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İzmir ili, Menderes ilçesi, Sancaklı köyü, Namazlar köyiçi orta mahalle mevkiinde kain içinde ev olan tarla vasfında 1.224,72 m² yüz ölçümlü tescil harici taşınmazın malik sıfatıyla zilyedi olduğunu, yapılan kadastro çalışmaları sonrasında dava konusu taşınmazın 103 ada 22 parsel numarası ile ... adına ancak üzerindeki evin kullanıcısı olduğu belirtilerek tespitinin yapıldığını, çekişmeli taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Kadastro Kanunu'nun geçici 8. maddesi kapsamında işlem gördüğünün anlaşıldığını belirterek resen tespit edilecek başkaca nedenlerle haksız ve dayanaksız olarak açılan davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 2014/214 Esas, 2015/614 Karar sayılı ve 17.12.2015 tarihli kararı ile çekişmeli 103 ada 22 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda ekli krokide gösterilen 1.224,72 m²'lik kısmını imar-ihya etmek suretiyle 20 yılı aşkın süredir zilyetliğinde bulundurduğu, davacı yararına zilyetlik ile taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMA SONRASINDA YARGILAMA SÜRECİ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.09.2019 tarihli ve 2016/11179 Esas, 2019/5709 Karar sayılı kararı ile "...çekişmeli taşınmazın muris babasından kendisine ne şekilde intikal ettiği hususunda açıklama istenmeli; taksim, bağış, satın alma vs. gibi nedenlerden birine dayanması durumunda, bu hususu kanıtlaması için kendisine süre ve imkan verilmeli; bu şekilde davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu sonucuna varılması halinde, çekişmeli taşınmaza ait temin edilebilen ortofoto ve uydu fotoğrafları, tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıllık süreye ilişkin ... fotoğrafları, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisi hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan; dava konusu taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, davacının murisi ...'a ait evin ne zaman yapıldığı ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, davacının açıklayacağı dava sebebi de dikkate alınarak taşınmazın paylaşım, satın alma, bağış ya da başka yolla davacıya geçip geçmediği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
C. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla; davacının babasının dava konusu taşınmazı 1970'li yıllardan beri yurtdışından izne geldiği dönemlerde sebze, buğday ekmek suretiyle kullandığı, 1990'lı yıllarda arazinin kullanımını davacıya devrettiği, davacının da taşınmaza ev inşa ettiği, ev dışında kalan kısımlarına yurtdışından geldiği dönemlerde sebze ektiği, ancak bu kullanım şeklinin sadece ev yapılması imar-ihya anlamına gelmeyeceği gibi, diğer kısımlarda da süreklilik arzeden bir tarımsal zilyetlik sürdürülmediği; nizasız, fasılasız ekonomik amaca uygun tarımsal zilyetlik mahiyetinde kabul edilemeyeceği, imar-ihyanın tamamlanmadığı, tespit tarihinden önce tescil şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda; 1969 yılı ... fotoğraflarında, kısmen çalılık ve makilik olduğu, kullanım olmadığı, 1976 yılı ... fotoğraflarında, 1969 yılından pek farkı olmadığı ve bir miktar temizleme yapıldığı, 1995 yılı ... fotoğrafında parselin büyük kısmının temizlenmiş olduğu ve ev bulunmadığı, 1997 yılı haritasında yeşil renkli alanda kaldığı ve üzerinde ev olmadığı, 2002, 2010, 2016 yılı uydu fotoğrafları incelendiğinde, 2002 yılından itibaren parselin tamamen temizlenmiş doğu sınırında ağaçların olduğu, içinde ev bulunduğu, keşif gününe kadar bu durumun süregeldiği, dava konusu taşınmaz, 1995 yılında parselin büyük kısmının makilik ve çalılardan temizlenmesi ile zilyetliğin başladığı, 1997 yılından sonra ikamet amaçlı ev yapıldığı, keşif esnasında dinlenen tanıklar ve mahalli bilirkişi beyanlarının rapor hazırlanırken bilirkişilerce hiç dikkate alınmadığı, çekilen ... fotoğraflarında net ve kaliteli görüntü olmadığı, komşu taşınmazlar ile ilgili açılan davaların kabulüne karar verildiğini öne sürerek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi şöyledir: “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi şöyledir: “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz."
3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun geçici 8. maddesi şöyledir: “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır.”
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu 103 ada 22 parsel 1.224,72 metrekare, içinde ev olan tarla geçici 8. maddeye göre yapılan kadastro tespiti ile nizasız fasılasız 20 yıldır ...'ın zilyetliğinde olduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve 07.05.2013 tarihinde tescil edilmiştir.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.