"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı ... ... adına vasisi ..., Maçka/ Yazlık Köyü çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmaz bölümünün yol olarak paftasında gösterildiğini ancak gerçekte kadim yolun 164 ada 20, 30, 31, 32 parseller içerisinden geçtiğini, yine 164 ada 19 ve 20 parsel sayılı taşınmazlar arasından geçen yolun aynı ada 22 parsel sayılı taşınmaza kadar devam ettiğini ileri sürerek, yolun ve paftanın bu şekilde düzetilmesiyle birlikte ortaya çıkan taşınmaz bölümünün ... adına kayıtlı 164 ada 29 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi istemiyle dava açmıştır.
Dahili davalı Hazine vekili, genel yolun davacı adına tescilinin mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davaya konu yolun zemindeki yerinin belli olduğu, davacı adına kayıtlı 164 ada 22 parsel sayılı taşınmazın halihazırda yola cephesi olduğu, bu parsele ilişkin olarak davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 164 ada 27, 29, 30, 31 ve 32 parsel sayılı taşınmazlar arasından geçen yolun 03.06.2010 havale tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide görüldüğü şekilde haritasında gösterilmesine, bu itibarla 164 ada 27 parselin yüzölçümünün 789,72 metrekare, 164 ada 29 parselin 710,81 metrekare, 164 ada 30 parselin 372,18 metrekare, 164 ada 31 parselin 461,13 metrekare ve 164 ada 32 parselin 446,11 metrekare olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.
Hükmün dahili davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar, Yargıtay Kapatılan 16. Hukuk Dairesinin 14/02/2013 Tarih, 2012/9409 Esas, 2013/976 Karar sayılı ilamıyla; “ davanın tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, bu tür davalarda hakimin doğru ve infazı kabil biçimde hüküm kurmak zorunda olduğu ancak Mahkemece dava konusu taşınmazın ne miktarda bölümünün tapu kaydının iptaline karar verildiği belirtilmeksizin, teknik bilirkişi raporuna ekli krokiye atıf yapılmakla yetinilerek, yolun krokisinde olduğu şekilde gösterilmesine karar verildiği, yolun güzergahının değişmesi sonucunda yüzölçümleri de değişen taşınmazların artış ya da azalışlarının hangi taşınmazdan geldiğinin açık ve net şekilde gösterilmediği, belirtilen bu tereddüt giderilmeksizin hüküm kurulmasının isabetsiz olduğuna” değinilmek suretiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hükmün, yargılama sırasında vefat eden davacı ... ... mirasçısı ... vekili tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.11.2021 Pazartesi günü için yapılan tebligatlar üzerine temyiz eden davacı asil ile davacı vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen dahili davalı Hazine vekili Avukat ... geldiler. Başka gelen olmadı. Duruşmaya başlandı. Süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilhare dosya incelenerek gereği görüşüldü.
Mahkemece, eldeki davanın 3 kez işlemden kaldırıldığı ve yenilendiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Dava, ... ... adına vasisi olan eşi ... tarafından 15.08.2006 gününde açılmış, dosya bozma öncesinde 01.03.2011 gününde işlemsiz bırakılmış ve yenilenmiş, bozma sonrası ...’in 10.02.2014 gününde vefatı ile geriye mirasçı olarak ... ile ... kalmıştır. Mahkemece ...’a “davayı takip edip etmeyeceği ve davaya muvafaakat edip etmeyeceği hususunda mahkemeye bilgi vermesi” yönünde davetiye çıkarılmış ancak adı geçen mirasçı mahkemeye bilgi vermemiş ve duruşmalara da katılmamış, bilahare ..., 08.07.2014 ve 29.01.2019 gününde de dosyayı tekrar işlemsiz bırakmış ve yenilemiştir. Ancak, dosya arasında bulunan nüfus kayıtları incelendiğinde, davanın ikinci kez yenilenmesinden sonra ...’in diğer mirasçısı olan ...’ın 24.03.2016 gününde vefat etmiş olmasına rağmen, Mahkemece davacıya, ... mirasçılarının yöntemince davaya muvafakatlarının sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için süre verilmediği anlaşılmaktadır. ...’in ölüm günü itibari ile terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olup, terekeye göre üçüncü kişi konumunda bulunan davalılara karşı açılan eldeki davanın yürütülebilmesi için davada yer almayan mirasçıların davaya yöntemince muvafakat etmeleri veya murisin terekesine temsilci atanması gerekmektedir. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek, yargılamaya devamla yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle davacıya, ... mirasçılarının yöntemince davaya muvafakatlarının sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde aktif dava ehliyetindeki eksikliğin giderilmesi halinde işin esasına girilmeli ve tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, 20.11.2021 gününde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca temyiz eden vekili için 3.815,00 TL. duruşma vekâlet ücretinin yasal hasım durumunda olan Hazine ve ... dışındaki diğer temyiz edilenlerden alınmasına, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.