"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, davalı ... yönünden hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, 140 ada 51, 52 ve 139 ada 11 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakanları adına kayıtlı olduğunu, mirasçıları olarak kendilerinin kullandıklarını, daha önce yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 140 ada ile 139 ada arasında bulunan ve çok eski tarihlerden bu yana kullanılan kadim yolun yerinin ters olarak işlendiğini, 139 ada içerisinden geçirilerek işlem yapıldığından mirasbırakanları ... tarafından açılan dava sonucunda, kadastro sırasında yol olarak bırakılan yerin, 566 metrekare yüz ölçümü ile 139 ada 52 parsel olarak ... adına tescil edildiğini, davalı ...'ın 140 ada 50 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, 140 Ada 51 parsel sayılı taşınmaz ile davalı adına kayıtlı 140 ada 50 parsel sayılı taşınmazın arasında yol olduğu halde yolun sehven ters olarak işlendiğini, her iki taşınmazın arasından geçen yolun yok sayılmasının hukuka aykırı olduğunu, yolun maliki oldukları 51 parsel sayılı taşınmazın başlangıcında sona ermesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, fiili ve gerçeğe uygun şekilde düzeltilerek, 140 ada 50 ile 140 ada 51 parsel sayılı taşınmazlar arasında bulunan kadim yolun tapusunun iptali ile paftasında yol olarak gösterilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 maddesine göre kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmesinden sonra davanın 27/06/2018 tarihinde açıldığı gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacılara ait 140 ada 51 parsel sayılı taşınmaz ile davalı ...'a ait 140 ada 50 parsel sayılı taşınmaz arasından geçen kadim yolun yok sayılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu yolun 140 ada 51 parselin sonunda, Örlemiş-Zeytindağ Mahalleleri arasındaki yola kadar devam ettiğini, davanın 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmadığı kanaatinde olduklarını, kadastro çalışmaları sırasında davacıların mülkiyet haklarının ihlal edildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadastro tespiti ile 30/06/1997 tarihinde askı ilanı süresi sonunda itiraz edilmeksizin kesinleşen 140 ada 45 sayılı kadastro parselinden, 21/03/2000 tarihinde kesinleşen genel mahkeme kararı ile hükmen oluşan 140 ada 50 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kalan ve fen bilirkişi raporu eki krokide B harfi ile gösterilen 296,98 metrekarelik kısmın yol olduğu iddiası ile, 140 ada 50 parselden ayrılarak paftasında yol olarak gösterilmesinin talep edildiği, kesinleşen kadastro işlemi ile 27/06/2018 tarihinde açılan dava tarihi arasında, 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, davalı ... yönünden hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, dava konusu taşınmazda payı bulunmayan davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-(b)/2 ve 355. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniye davanın usulden reddine, davalı ... yönünden hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, fiili duruma aykırı olarak yolun tapuya işlenmediğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve çekişmeli taşınmazın paftasında yol olarak gösterilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun;
12/3. maddesi şöyledir:
"Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz."
16. maddesi şöyledir:
"Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:
A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.
B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.
Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.
Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.
C) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.
D) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir."
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 139 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kadastrosu çalışmaları sonucunda davacıların mirasbırakanı ... adına tespit edildiği, tespite karşı ... tarafından 139 ada 11 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün eksik tespit edildiği iddiası ile bitişiğinde bulunan ve yol olarak gösterilen kısma yönelik dava açıldığı, ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2000/927 Esas, 2000/1161 Karar sayılı kararı ile, 139 ada 11 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde bulunan ve paftasında yol olarak gösterilen 566 metrekarelik kısmın davacı ... adına tesciline karar verildiği, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin onama kararı üzerine kararın kesinleştiği, kararın tapuda infazı ile 566 metrekare yüzölçümlü taşınmazın 140 ada 52 parsel numarası ile davacılar mirasbırakanı ... adına tescil edildiği, 139 ada 11 parsel sayılı kadastro parselinin ise tespit gibi tescil edildiği, 140 ada 45 parsel sayılı taşınmazın ise kadastro sırasında dava dışı ... adına tespit edildiği, davacıların mirasbırakanı ... tarafından anılan taşınmazın 1428 metrekarelik kısmının kendisine ait olduğu iddiasıyla ... aleyhine dava açıldığı, yargılama sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1998/709 Esas, 1999/502 Karar sayılı kararı ile 140 ada 45 parsel sayılı taşınmazın 1428 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, anılan mahkeme kararı gereği 140 ada 45 parsel sayılı taşınmazın ifrazı neticesinde 5372 metrekarelik kısmın 140 ada 50 parsel numarası ile ... adına, 1428 metrekarelik kısmın ise 140 ada 51 parsel numarası ile davacıların mirasbırakanı ... adına tescil edildiği, 140 ada 50 parsel sayılı taşınmazın 02/10/2007 tarihinde satış suretiyle davalı ...'a devredildiği, 140 ada 50 parsel sayılı taşınmazın davalı ..., 140 ada 51 parsel sayılı taşınmazın ise Cavit Turcan adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
2. Somut olaya gelince; davacılar dava dışı 140 ada 50 ve 51 parsel sayılı taşınmazların arasında bulunan dava konusu yerin kadim yol olduğu iddiası ile dava açmışlardır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinde düzenlendiği üzere "yol" orta malı niteliğindedir. Bu suretle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinin kamu malları yönünden uygulanması mümkün değildir.
3. Hal böyle olunca; toplanan ve toplanacak deliller ile birlikte işin esasının incelenmesi ve kadim yol olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı tarafın yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.