Logo

1. Hukuk Dairesi2021/5965 E. 2023/1502 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı mahallenin, sahte olduğunu iddia ettiği tapu senedinin sahteliğinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, sahte olduğunu iddia ettiği tapu senedinin sahteliğine dayanarak açılmış bir davanın kesinleşmesi sebebiyle üst yargı yoluna başvuramaması ve tapu senedinin sahteliğinin tespitinin eda davasında ileri sürülebilecek olması nedeniyle güncel hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın dava şartı yokluğundan reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Usulden ret/ kısmen kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu senedinin sahteliğinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının Leblebitaş Mahalle Muhtarı, davalının ise Karasungur Mahalle Muhtarı olduğunu, taraflar arasında Diyarbakır Kadastro Mahkemesi'nin 2018/14 Esas sayılı yargılamasında görülen kadastro çalışma alanı sınırına itiraz davasında, karşı tarafça sunulan tapu senedinin sahte olduğunu, sahte senetle çalışma alanı tespiti yapıldığını, kararın kesin olması nedeniyle Kadastro Mahkemesi kararına karşı üst yargı yoluna başvuramadıklarını, yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunacaklarını ancak bunun için tapu senedinin sahteliğinin tespiti gerektiğini ileri sürerek, 31.03.1970 tarih, cilt:45, sayfa:64, sıra no:5 olan tapu senedinin sahteliğinin tespitini dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın görevli ve yetkili olmayan mahkemede açıldığını, dava konusu tapu senedinin gerçek olduğunu, 1970 tarihli tapu senedinin 2002 tarihli güncelleştirilmiş halinde de sınırların üç sınır okunduğunu, çok eski olan tapu kaydında herhangi bir tahrifatın çok basit şekilde anlaşılabileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6360 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri uyarınca davacı mahallenin, bağlı bulunduğu ilçe belediyesine katıldığı, tüzel kişiliğinin son bulduğu ve davada aktif husumet ehliyetinin olmadığı anlaşıldığından, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacının taraf ehliyeti bulunduğunu, 6360 sayılı Kanunda, kanun gereği belediyenin taraf olacağı düzenlenmişse de, belediyenin davayı açması gerektiği ve başka bir kimsenin dava açamayacağı anlamının çıkmadığını, davacının daha önce taraf olduğu bir davada, sahte olduğunu ileri sürdüğü bir evrakın sahteliğinin tespiti için kendisinin dava açmasının hukuka uygun olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tespit davası açılabilmesi için davacı tarafın güncel hukuki yararının bulunması gerektiği, davacının sahteliğinin tespitini talep ettiği tapu senedinin, mülkiyete ilişkin bir eda davasında da sahteliğini ileri sürülebileceğinden bahisle, ilk derece mahkemesinin aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin vermiş olduğu kararı kaldırarak, davacının hukuki yararı bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, davacının taraf olduğu Kadastro Mahkemesinde görülen davada, işbu davaya konu tapu senedine dayanılarak hüküm kurulduğunu, karar kesin olarak verildiğinden üst yargı yoluna başvurulamadığını, ancak tapu senedinin sahte olduğunu, ... ilçesi, Leblebitaş ve Karasungur Mahallelerinde yapılan kadastro çalışmasının tesis kadastrosu olduğunu, bu nedenle zilyetliğinde taşınmaz bulunduran kişilerin tapu kaydını elde edebileceğini, tesis kadastro çalışmalarında kadastro çalışma sınırı belirlendiğini ve ilgili çalışma sınırı içerisinde şahısların zilyetliğinde bulunan taşınmazların tespit edilerek kişiler adına tapu kaydının oluşturulduğunu, bu işlemlere muhtar ve mahalli bilirkişilerin eşlik ettiğini, davacının temsil ettiği mahalle sakinlerine ve davacının atalarına ait taşınmazlar kadastro mahkemesi sınır belirleme davasına sunulan sahte evrak sebebi ile sınır dışında kaldığını ve bunlara ait kadastro çalışmalarının yapılamadığını, bu nedenle davacının hukuki yararının bulunduğunu ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu senedinin sahteliğinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde “(1)Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.

(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.

(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.”

düzenlemesi mevcuttur.

2. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir.

3. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Davacının hukuki ilişkinin derhâl tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle davacının bir ... veya hukuki durumu güncel (hâlihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir.

4. Bu bağlamda ifade etmek gerekir ki, tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad.114/1-h, 115).

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.