"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı; ... ilçesi, ... köyünde, kain 121 ada 11 parsel sayılı taşınmazının 40 dönüm olmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında 24 dönüm yazılarak kalan kesimin 121 ada 17 ve 18 parseller olarak yazıldığını ve bu yerlerin mera olarak tespit edildiğini, babasının vefatından sonra mirasını kardeşlerinden satın almak suretiyle dava konusu taşınmazları kendi zilyetliğine dahil ettiğini ileri sürerek, taşınmazın mera olarak bırakılan kısmının uzun yıllardan beri kendi tasarruf ve zilyetliğinde olması nedeniyle davaya konu 121 ada 17 ve 18 parsellerin Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile yüz ölçümlerinin kendine ait olan 121 ada 11 no.lu parsele eklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi; davacının iddia ettiği yerin köy halkı tarafından mera olarak kullanıldığını, zilyetlikle özel mülkiyete konu teşkil edebilecek yerlerden olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... Tapu Müdürlüğünce gönderilen müzekkere cevabına göre, davacının ... Kadastro Mahkemesinde 2008 yılında ... köyü 121 ada 17 parsele ilişkin davalı olarak Hazineyi göstererek dava açtığı ve bu hususta kesinleşmiş mahkeme kararı oluğu, fen bilirkişisi raporunda 121 ada 17 parsel içerisinde talep edilen kısımların 17/b ile yeşil renkle gösterilip 1032,95 m2, 17/a ile kırmızı renkte gösterilen yerin 5055,61 m2 olduğu, ... Kadastro Mahkemesinin 2008/239 Esas, 2009/62 Karar sayılı kararıyla meraların zilyetlikle kazanma olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve Mahkeme kararının Yargıtay 7. Hukuk Dairesi tarafından onandığı, ... bu dosyadaki fen bilirkişi ek raporundan davacının talep ettiği yerin daha önceden Kadastro Mahkemesi dosyasında dava konusu edildiğinin anlaşıldığı, davacının 121 ada 18 parselde iddia ettiği kısım ve 121 ada 17 parsel içerisinde fen bilirkişisinin ek raporunda 17/c harfiyle gösterdiği 620,34 m2’lik kısmın kesin hüküm kapsamında kalmadığı anlaşıldığından bu talepler bakımından esastan yapılan incelemede ise; her ne kadar mahalli bilirkişi beyanlarının dava konusu yerler üzerinde davacının zilyetliğinin bulunduğu yönünde olsa da, teknik bilirkişi raporlarının davacının iddialarını doğrulamadığı anlaşılmakla, 121 ada 17 parsel sayılı taşınmaza ilişkin fen raporunda 17/A ile harflendirilen 5.055,61 m2 ve aynı yer aynı raporda 17/B ile harflendirilen 1.032,95 m2 alana dair davacı taleplerinin kesin hüküm nedeniyle reddine, 121 ada 17 parsel sayılı taşınmaza ilişkin fen bilirkişi raporunda 17/C harfiyle adlandırılan 620,34 m2'lik kısmı ve 121 ada 18 parsel sayılı taşınmaza ilişkin B harfli yeşil ile taralı 9.822,84 m2’lik kısma dair davacının taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde; tek ziraat mühendisinden rapor alındığını, davaya konu taşınmazların 1957 yılından evvel dedesi tarafından kullanıldığını, toprak tevziden evvel kazandırıcı zamanaşımı şartlarının oluştuğunu, arazi vergi beyannamesinin dikkate alınmadığını, 1936 yılına ait vergi kaydının da bilirkişiler tarafından uygulanmadığını belirterek Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 121 ada 17 parselin içerisinde kalan bu kısımlar bakımından kesin hüküm nedeniyle davacının talebinin İlk Derece Mahkemesi tarafından reddi kararının yerinde olduğu, ... Kadastro Mahkemesinin 2008/239 Esas 2009/62 Karar sayılı dosyasının ... bu dosya içinde kuvvetli bir delil teşkil ettiği, nitekim 121 ada 18 parsel içerisinde kalan 9.822,84 m2 yer ile 2008/239 Esas sayılı ... Kadastro Mahkemesi dosyasının içerisinde bulunan 14.09.2009 tarihli fen bilirkişisi raporunda lacivert renkle 18/A harfiyle gösterilen yaklaşık 7,7 dönümlük alanın iki fen raporu karşılaştırıldığında yer zemin olarak benzerlik gösterdiği ve 2008/239 Esas no.lu kadastro dosyasında bu gösterilen yerin meradan açma olduğu yönünde (eski dosyada) keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin beyanları, İlk Derece Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davacının 18 parsel ve 17 parsel sayılı taşınmaz içindeki C ile gösterilen yer yönünden açtığı davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle,Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK'nın 303. maddesinde;
“(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.
(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.
(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, ... Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16. maddesinde; – Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:
A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler,
(Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur. (1)
B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.
Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.
Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.
C) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.
(1) 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 108 ... maddesiyle, bu bentte yer alan “özel kanunlarına” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine” ibaresi eklenmiştir.
D) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir." hükümleri düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.