"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tescil davasının reddine dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; Bingöl ili, Merkez, ... Mahallesinde yer alan kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan 1.830,23 m2'lik alanın 40 yılı aşkın süredir davacılar tarafından kullandığını, tescil harici bırakılan alanın davacılar adına eşit hisseyle tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; tescil talep edilen yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olduğunu, dava konusu taşınmaza davacıların zilyet olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Belediye Başkanlığı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu taşınmazın Bingöl Belediyesinin imar planı içinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25/05/2017 tarihli ve 2014/430 Esas, 2017/147 Karar sayılı kararıyla; keşifte dinlenilen mahalli bilirkişilerin taşınmazda tarım yapılmadığını belirttiği, jeodezi bilirkişi raporunda kadastro tespit tarihinden önce herhangi bir imar-ihya çalışmasının bulunmadığı yönündeki tespit ile Bingöl Belediye Başkanlığının 06/01/2016 tarihli yazı cevabında, dava konusu olan taşınmazların bulunduğu bölgenin imar kapsamında olduğunu bildirildiği ve tüm bu hususların değerlendirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu yerde imar ve ihyanın yapı yapılmak suretiyle tamamlandığını,... fotoğraflarına göre taşınmazın 1976 yılında imar ve ihyasının tamamlandığı görülmesine karşın, Mahkemece 1955-1960-1964 yıllarında söz konusu yerde imar ve ihyanın tamamlanmadığına dair raporunun yanlış değerlendirildiğini, dava konusu yerde 1976 yılında kadastro tespiti yapılarak kesinleştiğini, 1976 yılından davanın açıldığı tarihe kadar 40 yıla yakın bir süre geçtiğini, Bingöl Belediyesinin 16.03.2017 tarihli ve 3346 sayılı müzekkere cevabında dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda İmar Yasa'sının 18. maddesi kapsamında yapılmış herhangi bir çalışma olmadığının açıkça vurgulandığını, tescil davalarında yasal hasım konumundaki Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29/01/2021 tarihli ve 2018/1366 Esas, 2021/52 Karar sayılı kararıyla; davacılar lehine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 vd maddelerinde düzenlenen kazandırıcı zamanaşımı zilyetlikle edinim koşullarının oluşmadığı, davacıların davasının reddine karar verilmesi nedeniyle, kendisini vekille temsil ettiren Hazine lehine vekalet ücreti takdirinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." hükümlerini düzenlemiştir.
3. Değerlendirme
Bingöl ili, Merkez, ... Mahallesinde yaklaşık 1.830,23 m² yüzölçümlü alan 1976 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; hükme esas alınan jeodozi ve fotogrametri bilirkişisinin hazırladığı raporda (C) harfi ile belirtilen kısmın 1976’dan beri, (B) ve (D) harfi ile belirtilen yerin ise 1984’ten beri imar-ihyasının tamamlandığı belirtilmiş, 2002 yılına ait ... fotoğrafında imar-ihyanın devam ettiğinin tespitine yer verilerek çelişki rapor hükme esas alındığı gibi inşaat mühendisi bilirkişi tarafından da, taşınmaz bölümü üzerinde bulunan binanın yaşı tespit edilmemiştir. Öte yandan Bingöl Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 13.08.2014 tarihli yazısında; davaya konu 791 ada 4 ve 11 numaralı parselin içinde bulunduğu imar planının 09.05.2012 tarih ve 54 sayılı Meclis kararı ile onaylandığı, Danıştay 6. Dairesinin 2013/8380 Esas ve 2014/2479 Karar sayılı kararı ile imar planının iptal edildiği belirtilmiş, 06.01.2016 tarihli yazısında da Kadastro Müdürlüğü tarafından hazırlanan parsel köşe noktalarına göre parselden yaklaşık olarak 240 m2'sinin imar yoluna girdiği, parselden geri kalan kısmının ayrık nizam 4 katlı (A-4) olarak planlandığı bildirilmiş, 2017 tarihli yazısında ise dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda Belediyece İmar Kanunu'nun 18. maddesi gereği imar uygulaması yapılmadığı bildirilerek çelişkili bir çok cevap verilmiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece dava konusu taşınmazın hangi nedenle tescil harici bırakıldığı Kadastro Müdürlüğünden sorulmalı ve dava konusu taşınmazların imar planı kapsamına alınıp alınmadıkları, alınmış ise imar planının hangi tarihte onaylanarak kesinleştiği ilgili belediyeden sorularak, imar planının onaylı bir örneği dosya arasına celbedilmeli; taşınmazın kesinleşmiş imar planı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde imar planının kesinleşme tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik ... fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, bu fotoğraflardan yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ise ilgili kurumlardan getirtilmeli, komşu taşınmazlara ait kadastro tutanakları celp edilmeli,bundan sonra mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, ziraat mühendisi, inşaat mühendisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, bu keşif sırasında, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmeli; ziraat mühendisi bilirkişisinden, dava konusu taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, önceki bilirkişi raporunu irdeler mahiyette ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, ... fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; inşaat mühendisi bilirkişisine, taşınmazın üzerindeki binanın niteliği ve yaşı hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmeli ve bundan sonra dava tarihine kadar zilyetlikle iktisap koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin olarak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının talep hâlinde temyiz eden davacılara iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.