"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gürün Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali - tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazine vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; Sivas ili, Gürün ilçesi, ... Mahallesi, 432 ada 88 parsel sayılı taşınmazı, davacının 21.02.2014 tarihinde ... ...'dan satın aldığını, ... ...'ın taşınmazı edinme sebebinin malik sıfatıyla zilyetlik ve kadastrodan kaynaklandığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında ... ...'ın malik sıfatıyla zilyet olduğu ve kullandığı sonrasında da davacıya göstererek sattığı alanın aslında 432 ada 88 parsel değil bu parselin bitişiğindeki 432 ada 96 parsel içerisindeki 32 dönümlük alan olduğunu, 432 ada 88 parsel sayılı taşınmazın ne davacı ne de önceki maliki olan ... ... tarafından kullanılmadığını belirterek dava konusu 432 ada 96 sayılı parsel içerisinde kalan keşif sırasında gösterilecek yaklaşık 32 dönümlük alanın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiş; davacı vekili son duruşmada,bilirkişi raporunda B2 harfi ile gösterilen kısmın ifraz edilerek davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi; yapılan kadastro çalışmaları neticesinde gerekli inceleme, araştırma, değerlendirme tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda 432 ada 96 no.lu parselin Hazine adına hali arazi vasfı ile kayıt edildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.03.2020 tarihli ve 2018/29 Esas, 2020/48 Karar sayılı kararıyla; dava konusu Sivas ili, Gürün ilçesi, ... Mahallesi, Karagedik mevkiinde bulunan 432 ada 96 parselde kayıtlı dosya içerisinde yer alan fen bilirkişisinin 23.08.2019 tarihli raporuna ekli krokide mor renkle ve B2 harfi ile gösterilen 8996,65 m² alana ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına ... Mahallesi 432 adanın son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarından sonra taşınmazın B2 harfi ile gösterilen kısmın değeri olan 5.397,00 TL üzerinden harç yatırıp karar duruşmasında da bu kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep ettiklerini, ancak Mahkemece taşınmazın tüm bölümleri üzerinden harç yatırılmış gibi davanın kısmen kabulüne karar verilerek aleyhlerine vekalet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın B2 bölümü üzerinden kabulüne karar verilmesini ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli olmadığını, davacı tarafın dava konusu taşınmaza ilişikin vergi kaydı, tahrir kaydı, beyanname, tapu kaydı, satış senedi veya zilyetliğinin bulunmadığını, tanık ve mahalli bilirkişilerin birebir aynı beyanda bulunduklarını, beyanlarının inandırıcı olmadığını, yapılan incelemelerin eksik, yüzeysel, dava ve keşfi izleme olanağı vermeyen, karara esas alınamayacak nitelikte olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ve 2020/854 Esas, 2020/845 Karar sayılı kararıyla; davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise davacının talebe konu ettiği miktar ve üzerinden harç ikmali yaptığı taşınmaz kısmı gözetilerek kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, dava konusu Sivas ili, Gürün ilçesi, ... Mahallesi, Karagedik mevkiinde bulunan 432 ada 96 no.lu parselin, fen bilirkişisinin 23.08.2019 tarihli raporuna ekli krokide mor renkle ve B2 harfi ile gösterilen 8.996,65 m² kısmına ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini tekrarla, davanın reddi gerektiğini ancak kabul anlamına gelmemekle birlikte bu mümkün olmadığı taktirde davanın kısmen reddi ile lehlerine vekalet ücreti takdirine karar verilmesinin yerinde olacağını ileri sürerek , kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; hata hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bilindiği üzere sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. ... ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nın 35. ve TMK'nın 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
Sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nın 35. maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. TBK'nın 39. maddesinde öngörüldüğü gibi hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
2.Bir davada taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hak (dava ...) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Bir subjektif ... dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan davacı sıfatı (aktif husumet), yani davacı olma yetkisi de o hakkın sahibine ait olacaktır. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi ise, o hakka uymakla borçlu olan kişiye (davalı sıfatı, pasif husumet) ait olacaktır.
Bu noktada, mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir.
Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Öte yandan sıfat, dava şartı olmayıp itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Başka bir anlatımla, dava şartları işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada taraflardan birinin davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Sıfat, ileri sürülme zamanı kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur.
3. Değerlendirme
Dava, hata hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup davacının maliki bulunduğu 432 ada 88 parsel sayılı taşınmazı dava dışı ... ...'dan satın alma yoluyla iktisap ettiği, bu itibarla; sözleşmenin kurulması sırasında hataya düştüğü iddiasını ancak ... ...'a karşı ileri sürebileceği nazara alındığında, 432 ada 96 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu kaydının iptali ve tescil istemiyle Hazineye karşı dava açılması hatalı olup davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.
VI. KARAR :
Açıklanan sebeplerle ;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz eden harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.