Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6267 E. 2023/3428 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın terekesindeki taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalılar tarafından haksız olarak adlarına tescil edildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının miras payının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Terekedeki taşınmazların davalılar tarafından haksız olarak adlarına tescil edildiğinin ve terekenin taksim edilmediğinin kanıtlanması, davacının miras payının tespitine yeterli görülerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret (ayrı ayrı)

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ... vekili, davalı ..., davalı ... ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ..., davalı ... ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; davalılardan ... ve ... ile kardeş olduğunu, ...'nın ise vefat eden kardeşi ...'in eşi olduğunu, mirasbırakan ...'ya ait dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... mah. 190 ada 56 parsel, 190 ada 57 parsel, 315 ada 15 parsel, 244 ada 470 parsel, 176 ada 24 parsel, 186 ada 89 parsel sayılı gayrimenkullerden kadastro çalışmaları sırasında kardeşleri ..., ... ve ... tarafından adlarına kaydettirildiğini, dava konusu gayrimenkullerden 190 ada 56 parsel ve 186 ada 89 parsel numaralı gayrimenkullerin kardeşlerden ... ... 28/09/2013 tarihinde vefatından sonra merhumun eşi ... adına kaydedildiğini, 190 ada 56 ve 57 parsel ile ilgili olarak ise söz konusu gayrimenkullerin kadastro sırasında haksız yere ... ve ... adına kaydedilmesi iddiası ile davalı ... tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/329 Esas sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil davası açıldığını, bu davanın muhakemesi sırasında taraflarca mahkemeye sunulan beyanlarda hissesini bedel mukabilinde satın aldıklarını belirterek parmak izini içerdiğini iddia ettikleri bir satım mukavelesi sunduklarını, böyle bir satım mukavelesine parmak basmadığını, babadan kalma mülkünü kardeşlerine hisse vermek istemediğini ve tamamen kötü niyetle gayrimenkulleri kendi adlarına kaydettirdiklerini, kardeşler arasında da taraf olduğu herhangi bir rızai taksim sözleşmesi de olmadığını belirterek muris Abdi Ünalan'ın vefatı ile miras hissesi olan 1/4 lük kısmının adına kaydedilmesi gereken gayrimenkullerin tapu kayıtlarının iptali ile hissesine düşen kısmının adına tesciline karar verilmesini istemiş, 28.10.2019 tarihli dilekçe ile 315 ada 15 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davasından feragat etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; zamanaşımı süresinin dolduğunu, 315 ada 15 parsel sayılı taşınmazın babasına ait olmadığını, kendi malı olduğunu ve bir başkasından daha önce satın aldığını, diğer söz konusu 56 ve 57 parselin ... ve ... kardeşlerinin babalarının malı olduğu halde kadastro çalışmaları sırasında kendi adlarına yazdırdıklarını, murisin 1956 yılında vefat ettiğini, 1968 yılında mirasçıların bir araya gelerek miras taksiminin şifai olarak değerlendirdiklerini, bu husustan davacının haberi olduğunu, hissesine isabet eden kısmı için davacının eşi ...'ye bizzat 1.500,00 TL nakit verildiğini, ileride baba malından hisse talep etmeyeceğini ve dava etmeyeceğini hem davacı, hem de davacının eşinin kabul ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... ve ...; muristen kalan malları davacıdan üç kardeş olarak satın aldıklarını, 1968 yılından beri taşınmazları kullandıklarını, davacının hiçbir alacağı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.06.2020 tarihli ve 2014/834 Esas, 2020/50 Karar sayılı kararıyla; taşınmazlardaki hisselerin karşılığında verildiği söylenen paranın taşınmazlar için verildiğine ilişkin herhangi bir bilgi, belge ve görgüye dayalı tanık beyanı olmadığı, davacının satış iradesi olduğuna ilişkin tek tanık beyanı olan ...’ın görgüye dayalı beyanı olması ve dosya kapsamı itibariyle soyut kalması nedeniyle ... 190/56, 244/470,176/24,186/89 nolu parseller yönüyle davacının iddiaları yerinde görülmediği, 2011/329 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; ... tarafından ... ..., ... ve ...'ye karşı dava konusu taşınmazlardan 190/56 ve190/57 no.lu parseller yönüyle dava açıldığı ve 56 no.lu parselin ... Yönem tarafından düzenlenen senetle ... ...'ya satıldığı belirtildiği, karara dayanak senet incelendiğinde senette satıcı olarak ... ve ...'nın imzası bulunduğu, alıcı olarak da ... ... imzası bulunduğunun anlaşıldığı, karara dayanak teşkil eden senette ...'nin imzası bulunmadığı, söz konusu kararın 56 no.lu parsel yönüyle davacı açısından kesin hüküm teşkil etmediği, 57 no.lu parselin ... tarafından satın alındığının belirtildiği, bu hususun Yargıtay ilamıyla onandığı, 57 no.lu parselin ... tarafından halaları Ayşe'den satın alındığı anlaşıldığı ve bu hususun temyiz incelemesinden geçerek onandığı ve karar düzeltme isteğinin reddedildiği, 57 no.lu parselin tarafların ortak murisinden intikal etmediği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile dava konusu parsellerden ... 190 ada 56, 244 ada 470,176 ada 24, 186 ada 89 nolu parsellerin davacının payı olan 1/4 oranında tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 190 ada 57 parsel yönünden davanın reddine, 315 ada 15 no.lu parsel yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı ... vekili, davalı ..., davalı ... ve davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; husumet nedeniyle reddine karar verilen bir dosyanın müvekkili yönüyle kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, yine hüküm kısmında 176 ada 24 parselin köy adının yanlış yazıldığını, düzeltilmesini talep etmelerine rağmen kararın istinaf edildiği ve istinafta incelenmesi gerektiği gerekçesiyle reddedilmiş olmasının doğru olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davanın kabulüne karar verilen bölüm ile ilgili hükmün usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu tüm taşınmazlar yönüyle 1968 yılında yapılan anlaşma ile davacının hissesini diğer kardeşlerine sattığını ve parasını aldığını, bu hususun tanık beyanları ile sabit olduğunu, Adli Tıp raporunu kabul etmediklerini, satış sözleşmesinde imzası bulunan davacının eşi ...'in sözleşmedeki imzayı kabul etmemekle beraber paranın alındığını davacının kabul ettiğini ancak eşinin davalılar yanında çalışması karşılığı ödenen para olduğunu savunduğunu, dosya içerisinde yeterince imza incelemesi yapılmadığını, davacının eşi ... yönüyle de imza incelemesi yapılması gerektiğini, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları doğrultusunda davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... ... ve ... vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece daha önce görülen dava gerekçe gösterilerek 57 parsele yönelik davanın reddine karar verildiği gibi 56 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın da reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında taksim protokolü yapıldığının sabit olduğunu, söz konusu senette imzası bulunan senet tanığı ... senedi doğrulayıp imzanın da davacının eşine ait olduğunu ve eşi adına hareket ettiğini beyan ettiğini, Mahkemece davacının ve eşinin beyanlarına itibar ederek bu belgenin geçersiz olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının ve eşinin kendi aleyhlerine beyanda bulunmasının beklenemeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli ve 2020/799 Esas, 2020/768 Karar sayılı kararıyla; 190 ada 56, 244 ada 470, 176 ada 2 ve 186 ada 89 parsel sayılı taşınmazların tarafların ortak murisinin terekesine dahil olduğu,190 ada 57 parselin ise terekesine dahil olmadığının mahkemece yapılan keşif, uygulama ve bilirkişi sözleri ile belirlenmiş olduğu ve terekenin taksim edildiğinin davalılarca ispatlanamadığı 176 ada 24 parselin köy adının yanlış yazılmasının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesine göre maddi hataya dayalı olduğu, mahkemesince mahallinde her zaman düzeltilebilecek nitelikte bulunduğu gerekçesiyle davacı ..., davalı ..., davalı ... ve davalı ... vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ..., davalı ... ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ..., davalı ... ve davalı ... vekilleri; istinaf dilekçelerinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

a) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi; “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”

b) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

c) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15/1. maddesi; “ Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanununun 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ..., davalı ... ve davalı ... vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanununun 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 212,78 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ..., 236,86 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ..., 200,09 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'dan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.