Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6355 E. 2023/1994 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, miras taksim sözleşmesi ile kendisine bırakılan ancak kadastro ile davalı adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tescilini talep etmektedir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazın kök muris tarafından kendisine bağışlandığını ve zilyetliğinin devredildiğini ispatlayamaması gözetilerek, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; ... mah.,Merkez mevkii 116 ada 21 parsel sayılı taşınmazla ilgili muris babaları hayatta iken 12/02/2006 tarihinde zilyetliğin devri mahiyetinde miras taksim sözleşmesi adı altında zilyetlik devir sözleşmesi yapıldığını,2006 yılında yapılan o dönemde tapulu olmayan içinde ev ve kiler bulunan taşınmazın zilyetliğinin kendisine bırakılmasına rağmen 14/07/2008 tarihli kadastro ile muris ... adına kaydedildiğini, mirasçıların miras taksim sözleşmesi gereği hisselerini devrettiklerini ancak davalı tarafın hissesini devre yanaşmadığını belirterek davalının adına kayıtlı hissenin iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II.CEVAP

Davalı; davacı tarafın kadastro geçmesinden çok evvelki belgelenmiş geçici bir durumla ilgili hak iddia ettiğini, dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğunu, kadastro çalışmalarından önce ve sonra taşınmazların zilyetliğinin mülkiyeti hususunda değişen durumlar nedeni ile değişikliklere gidildiğini ve taşınmazın kendisine verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 06/06/2018 tarihli ve 2016/524 Esas,2018/265 Karar sayılı kararıyla; 12/02/2006 tarihli ‘‘Miras Taksim Senedi’’ ile ‘‘Mülkiyet Zabtı’’ başlıklı belgede tüm mirasçıların imzaları bulunduğu ve dava konusu taşınmazın davacıya taksim edildiğinin sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 28/12/2018 tarihli ve 2018/1602 Esas, 2018/1832 Karar sayılı kararıyla; keşifte taşınmazın zilyetliğinin kök muris tarafından davacıya devredilip devredilmediği, davacı tarafından daha sonradan taşınmazın davalıya bağışlanıp bağışlanmadığı, taşınmazın zilyetliğinin devredilip devredilmediği ve senet tarihinden sonra taşınmazın kimin zilyetliğinde olduğu hususlarının mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorularak araştırılmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 15.06.2020 tarihli ve 2019/43 Esas, 2020/110 Karar sayılı kararıyla; tarafların kardeş oldukları,üç erkek kardeşin babalarına ait mülkleri babaların sağlığında 12.02.2006 tarihli senetle kendi aralarında taksim ettikleri, dava konusu taşınmazın (ev ve arsa) davacıya ait olacağı hususunda anlaştıkları,senet tarihinde muris ve malik sıfatıyla zilyet baba ...'ün hayatta olduğu,taksim senedinin tanziminden sonra murisin 03.05.2011 tarihinde vefat ettiği, taşınmazın zilyetliğinin hiçbir zaman davacıya devredilmediği, davacının davalının muris baba ve annelerine bakması, köye gitmesi şartıyla dava konusu ev ve arsasının davalının kullanımına muvafakat ettiğinin anlaşıldığı, davaya konu sözleşmenin muris hayatta iken yapılması nedeniyle bağışlama sözleşmesi niteliğinde olduğu,bağışlanmasının resmi şekle tabi olup şekle ve usulüne uygun bir bağışlama vadinin de sözkonusu olmadığı,davacı lehine bağışlama vaadi ve miras taksiminden sözedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

D. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde;taksim sözleşmesine göre davalının murisin sağlığında imzaladığı ve buna göre kendisine bırakılan taşınmazları üzerine aldığını lakin taksim sözleşmesi ile müvekkile bırakılan taşınmazdaki hissesini devir etmekten imtina etttiğini, murisin yalnızca 2 yıl davalının yanında kaldığını,davalının taksim sözleşmesinde işine geldiği gibi davrandığını,kaldırma kararından sonra verilen tanık listesine göre dinlenen usulsuz tanık anlatımlarına itibar edildiğini ,mahkemenin gerekçesinin hatalı ve adil olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

E. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.02.2021tarihli ve 2020/1118 Esas, 2021/137 Karar sayılı kararıyla; davacının taşınmazın kök muris tarafından kendisine bağışlandığı ve zilyetliğinin devredildiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık,kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Kadastro Kanununun 15. maddesi, “Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. Taşınmaz mal tapuda kayıtlı olsun veya olmasın, onun ayrılması mümkün bir kısmının veya belirli bir payının, bu Kanunda zilyet lehine kabul edilen sebeplerle iktisabı caizdir. İştirak halinde mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerinden biri veya birkaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissesinin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmaz mallarda yazılı, tapusuzlarda ise her türlü delille ispat edilebilir. Kadastrodan önce hissedarlar veya mirasçılar arasında ayırma veya birleştirme suretiyle taksime konu edilmiş ve sınırları doğal veya yapay işaret ya da tesislerle belirlenmiş taşınmaz malların, imar plânı bulunmayan yerlerde zeminde fiilen oluşmuş sınırlarına göre tespiti yapılır.’’hükmünü düzenlemiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 285. maddesinde bağışlama sözleşmesi “Bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmış,288. maddesinde “Bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır”, “Şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde elden bağışlama hükmündedir. Ancak geçerliliği resmi şekle bağlanmış olan bağışlamalarda bu hüküm uygulanmaz,” Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğindedir ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanununun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanununun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 179,90 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.