"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki dava konusu taşınmazın nizalı bölümlerindeki kullanımın tespiti ile taşınmazın kadastro tespit tutanağının edinme sebebinin buna ilişkin olarak düzeltilmesi istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın dahili davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu 1537 parsel sayılı taşınmazın, davalılar ... ile ...’nun kullanımında olduğundan bahisle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, eski kadastro parseli olan dava dışı 391 parsel sayılı taşınmazın ise müvekkili adına kayıtlı olduğunu ancak geçici 8. madde uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında 391 parselin devamı niteliğinde olup, uzun yıllardır müvekkilinin kullanımında olan nizalı taşınmaz bölümünün 1537 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bırakıldığını, 1537 parsel sayılı taşınmaz hiçbir zaman davalılar tarafından kullanılmamış olduğu halde, taşınmazın kadastro tespit tutanağının edinme sebebi bölümünün yanlış şekilde düzenlendiğini ileri sürerek, taşınmazın kadastro tespit tutanağının edinme sebebi bölümünün “taşınmaz ...’in kullanımındadır” şeklinde düzeltilmesine, bunun mümkün olmaması halinde taşınmazın kadastro tespit tutanağının edinme sebebindeki kullanıcılar kısmına müvekkilinin adının da eklenmesi suretiyle, kayıtların bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar ... ile ... tarafından davaya cevap verilmemiş; davalılar 13.06.2017 tarihli duruşmada, açılan davayı kabul etmediklerini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
2. Dahili davalı Hazine vekili tarafından davaya cevap verilmemiş; davalı vekili duruşmalardaki beyanında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 1537 parsel sayılı taşınmazın nizalı bölümlerinin, davacı adına kayıtlı 391 parsel sayılı taşınmazın doğal uzantısı niteliğinde olduğu, nizalı taşınmaz bölümlerinin 1980 yılından itibaren, önce davacının murisi daha sonra davacı tarafından tarım yapılmak suretiyle kullanıldığı, öte yandan davalılar ... ile ... lehine taşınmazda kullanım veya muhdesat şerhi bulunmadığı gerekçesiyle;
Davanın kısmen kabulüne, dava konusu 1537 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi ...'in 14.03.2018 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 538,00 metrekare yüzölçümündeki bölümünün davacı ...’in kullanımında olduğunun tespiti ile bu bölümün davacının kullanımında olduğu hususunun, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde gösterilmesine,
... ile ... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Dahili davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazların Mahkemece dikkate alınmadığını, taşınmazda işgalci konumunda olan kişiler lehine belirtme yapılamayacağını, davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine, taşınmazın nizalı bölümlerinde kullanımının olduğuna dair şerh verilmesine ilişkin olarak eldeki davayı açtığı, dava konusu 1537 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin, Kadastro Kanunu’nun geçici 8. maddesi uyarınca yapıldığının anlaşıldığı, bu tür kadastro çalışmalarında, taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesine ancak taşınmazlar üzerinde tespit öncesinde meydana getirilmiş olan muhdesat bulunması halinde, muhdesatı meydana getiren kişi lehine muhdesat şerhi verilebileceği, somut olayda dosya kapsamından, dava konusu taşınmaz üzerinde tespit tarihinde herhangi bir muhdesat bulunmadığı, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine zilyetlik şerhi de verilemeyeceği, bu durumda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle;
Dahili davalı Hazinenin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.11.2018 tarihli, 2016/477 Esas, 2018/803 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın nizalı bölümlerinin, müvekkili adına kayıtlı dava dışı 392 parsel sayılı taşınmazın doğal uzantısı niteliğinde olduğunun ve 1980 yılı öncesinden beri nizalı taşınmaz bölümlerinin eklemeli şekilde davacı tarafından kullanıldığının İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiğini, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları uyarınca davalarını kanıtladıklarını, dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkili tarafından meydana getirilmiş muhdesat bulunduğunun da açık olduğunu, kaldı ki dava konusu taşınmazın buluduğu kadastro çalışma alanındaki başka taşınmazlara ilişkin emsal dosyalarda kullanıcı tespitinin gerçekleştiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın nizalı bölümlerine ilişkin kullanımın tespiti ile taşınmazın kadastro tespit tutanağının edinme sebebinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun geçici 8. maddesi; “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır.” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 1537 parsel sayılı 11.422,97 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, muhtar ve bilirkişilerce taşınmazın Hacı evlatları ... ile ...’nun kullanımında olduğu beyan edilmiş ise de zemin itibariyle taşlık, çalılık vb. yerlerden olduğu gerekçesiyle, taşlık - çalılık vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Taşınmazların kayıtlarına kullanıcı şerhi verilmesi ancak yasalarla özel düzenleme yapılması halinde mümkündür. Somut olayda; 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosu söz konusu olmayıp, yapılan işlem tescil harici kalan taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un geçici 8. maddesi uyarınca mülkiyetinin belirlenmesine ilişkin kadastro çalışmasıdır. Bu tür kadastro çalışmalarında ancak 3402 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca taşınmaz üzerinde muhdesatın bulunması halinde, bunun beyanlar hanesinde gösterilmesi mümkündür. Edinme nedeni sütunundaki bilgiler açıklama niteliğinde olup, adına tespit yapılan kişiler haricindeki şahıslar bakımından bir hak doğurması söz konusu değildir. Böyle bir hakkın doğabilmesi için taşınmazda kullanıcı olunduğunun ya da üzerindeki muhdesatların aidiyetine yönelik bilgilerin kadastro tutanağının beyanlar hanesine şerh edilmiş olması gerekir. Kadastro tutanağının beyanlar hanesinde yer alan bu nitelikteki şerhlere yönelik olarak dava açılması mümkün olup, edinme nedeni sütununda yazılı bilgilere karşı dava açılmasında, bu bilgilerin açıklama niteliğinde olması nedeniyle hukuki yarar bulunmamaktadır.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, 3402 sayılı Yasa'nın Ek-4. maddesi kapsamı dışında tespiti yapılan taşınmazlarda, beyanlar hanesine kullanıma ilişkin şerh verilmesinin yasal dayanağı bulunmadığına ve davacı tarafından taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine muhdesat şerhi verilmesi isteminde de bulunulmadığına göre, usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.