Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6544 E. 2022/7583 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dava konusu taşınmazın Hazine adına tesciline itiraz eden davacı köy tüzel kişiliğinin, taşınmazın köy tüzel kişiliği adına tescilini talep etmesi üzerine, taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğu hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16. maddesi ve ilgili mevzuat hükümleri uyarınca, taşınmaz üzerinde davacı köy tüzel kişiliğinin herhangi bir bina, tesis veya hizmetinin bulunmaması ve taşınmazın kamu hizmetinde kullanıldığına dair delil sunulamaması, ayrıca köy tüzel kişiliğinin taşınmaz üzerindeki zilyetliğini ispatlayamaması gözetilerek, istinaf mahkemesinin davacı köy tüzel kişiliğinin istinaf talebini reddeden ve davanın reddine karar veren hükmü onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : GÖRELE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... Kişiliğini temsilen Köy Muhtarı .... dava dilekçesinde özetle; dava konusu 130 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, köye ait piknik ve mesire yeri olmasına ve yıllardır köy halkı tarafından bu amaçla kullanılmasına rağmen, kadastro tespiti sırasında taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, taşınmazın 3 dönümlük kısmına mezbaha binası yapılması için bu kısmın 2015 yılında Görele Belediye Başkanlığına tahsis edildiğini, bu yerin piknik ve mesire alanı olmayıp, zaman zaman vatandaşların ekip diktiği, hayvan barınma alanı olarak kullanılan atıl vaziyette bir yer olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MÜDAHALE

... vekili müdahale dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 3 dönümlük bölümünün üzerine mezbaha binası yapılmak üzere tapu kayıt maliki Hazine tarafından vekil eden Belediyeye tahsis edildiğini, 09.11.2015 tarihli teslim ve tesellüm tutanağı ile Belediye adına tahsisine karar verilen bölümün zilyetliğinin de vekil eden Belediyeye devredilmiş olduğunu ve Belediye tarafından bina yapım işi için ihale yapıldığını, taşınmaz ile ilgili olarak verilecek karar vekil eden Belediyenin hukukunu da ilgilendirdiğinden, davalı taraf yanında davaya katılmak istediklerini belirterek, Mahkemece yapılacak yargılama sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

IV. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.01.2020 tarihli, 2017/502 Esas, 2020/32 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/A maddesi gereğince, dava konusu taşınmazın piknik ve mesire alanı olarak davacı köy tüzel kişiliği adına tescil edilebilmesi için taşınmazın kamu hizmetinde kullanılıp ilgili kurumun bütçesinden ayrılan ödenek veya yardımlarla, taşınmaz üzerine yapılmış bina, tesis veya hizmet olması gerektiği, hem ziraat bilirkişi raporu hem de mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarca ısrarlı bir şekilde belirtildiği üzere, davacı köy tüzel kişiliği tarafından dava konusu alanın piknik ve mesire alanı olarak kullanılabilmesi için herhangi bir harcama, düzenleme, tesis, çalışma yapılmadığı ve ödenek ayrılmadığının sabit olduğu, yerel bilirkişiler tarafından ayrıca davacı köyün dava konusu taşınmazla ilgili herhangi bir tasarrufu veya hizmetinin olmadığının, taşınmazın davacı ... ile dava dışı Kuşçulu Köyü halkı tarafından mera olarak kullanıldığının beyan edildiği, davacı tarafından dava konusu taşınmazla ilgili olarak mera iddiasında da bulunulmadığı, ziraat bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın bugüne kadar herhangi bir tarımsal faaliyette kullanılmadığı, taşınmaz üzerinde bulunan ağaçlık-çalılık ve otlarla kaplı alanların kendiliğinden oluştuğu ve herhangi bir bakım veya budama işlemi yapılmadığı, taşınmazın zemininin çakıllı ve taşlı olduğunun açıkça belirtildiği, ayrıca dosya arasında bulunan ve davacı Köy Tüzel Kişiliği tarafından Görele Kaymakamlığına verildiği anlaşılan 15.10.2015 tarihli ve Görele Milli Emlak Müdürlüğüne verildiği anlaşılan 18.09.2015 tarihli dilekçelerde de dava konusu alanın köy adına mesire ve sosyal alan olarak kiralama talebinde bulunulduğu anlaşılmakla, dava konusu taşınmazın davalı Hazinenin mülkiyetinde olduğu hususunun davacı Köy Tüzel Kişiliği tarafından da kabul edildiğinin sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın yerinde olmadığını, dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın köy sakinleri tarafından mesire, oyun alanı, fındık kurutma alanı, dinlenme ve eğlence alanı gibi değişik saiklerle kadimden beri davacı köy halkı tarafından kullanıldığının sabit olduğunu, köyün kamusal ihtiyaçları için kullanıldığı yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla da sabit olan bu yerin köy tüzel kişiliği adına tesciline karar verilmesi gerekirken, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, kamu hizmetinde kullanılan bu tür yerlerin üzerine tesis veya yapı yapılması, bu yerler için ödenek ayrılması gerektiğine ilişkin olarak kanunda ayrıca bir hüküm bulunmadığını belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 14.07.2020 tarihli, 2020/237 Esas, 2020/234 Karar sayılı kararıyla; somut olaydaki uyuşmazlığın, dava konusu taşınmazın piknik ve mesire yeri vasfında olup olmadığı ya da davacı köy tüzel kişiliği lehine taşınmazda zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplandığı, 04.03.2013 tarih ve 28578 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Mesire Yerleri Yönetmeliği" ve Orman Genel Müdürlüğünün "Mesire Yerleri Uygulama Tebliğine" göre; mesire yeri kavramının, toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve spor ihtiyaçlarını karşılamak, yurdun güzelliğine katkı sağlamak ve turistik hareketlere imkan vermek maksadıyla, gerekli yapı, tesis ve donatılarla kullanıma ayrılan, halkın günübirlik veya geceleme ihtiyaçlarını karşılayan, rekreasyonel ve estetik kaynak değerlerine sahip, çadır, karavan, motor-karavan ve kır evi, kır lokantası, kır kahvesi gibi çok katlı olmayan, doğa ile uyumlu yapı ve tesisler ile yöresel ürünler sergi ve satış yeri, piknik üniteleri, kameriye ile diğer rekreasyonel yapı ve tesisleri ihtiva eden orman rejimine tabi sahaları ifade ettiği, mesire yerleri 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/B maddesi uyarınca kamu orta malı olmakla birlikte, kural olarak orman rejimine tabi alanlar olduklarından, ormanların hukuki statüsüne tabi olduğunu, orman rejimine ya da kamu orta malı statüsüne tabi yerlerin ise, köy tüzel kişiliği veya şahıslar tarafından zilyetlikle ya da başka şekillerde iktisap edilebilmeleri ve adlarına tescil edilebilmelerinin mümkün olmadığı, taşınmazın davacı köy tüzel kişiliği tarafından mesire alanı olarak kullanılmasına yönelik kadastro öncesinde veya sonrasında alınmış herhangi bir tahsis kararının bulunmadığı, ziraat bilirkişi raporunda, taşınmazda herhangi bir tarımsal faaliyet ve toprak işlemesi yapılmadığı, taşınmaz üzerinde herhangi bir tarımsal emval bulunmadığı, Çömlekçi Deresi'ne yakın kısımlarının üzerinde araba yolu, geri kalan kısımlarında ise kısmen ağaçlık, çalılık ve kısa otlarla kaplı alanlar bulunduğu, zeminin çakıllı ve taşlı olduğunun belirtildiği, başka bir ifadeyle, taşınmazın mesire alanı olarak kullanıldığını ya da üzerinde gerçek ve tüzel kişilerin zilyetliğinin bulunduğunu gösteren doğal ya da yapay herhangi bir emare bulunmadığı, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların tamamına yakın kısmının, taşınmazın yıllardır gerek davacı köy halkı, gerekse de komşu köy sakinleri tarafından mera olarak ve hayvan otlatmak amacıyla kullanıldığını belirttikleri, bir kısım yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarında, taşınmaz üzerinde köylü tarafından piknik yapıldığı ve oyun oynandığı belirtilmiş ise de, mera alanlarının hayvan otlatma dışında bu amaçlarla kullanılmasının da olağan bir durum olduğu, dolayısıyla sadece bu beyanlardan yola çıkılarak taşınmazın mesire ya da piknik yeri olduğu sonucuna ulaşılamayacağı, kaldı ki, davacı ... Kişiliğini temsilen köy muhtarı ve ihtiyar heyeti azaları tarafından ortak imzalanan dilekçeyle, davadan önce 18.09.2015 tarihinde .... Mal Müdürlüğü Milli Emlak Servisine yazılı başvuruda bulunulduğu ve dava konusu taşınmazın mesire ve piknik yeri olarak kullanılmak üzere köy tüzel kişiliğine kiralanmasını talep ettiklerinin anlaşıldığı, tüm bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı herhangi bir husus bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.(1) maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrarla, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık, Hukuki Nitelendirme ve Vakıalar

Kadastro sonucunda Giresun ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 130 ada 1 parsel sayılı 7.494,91 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle, Hazine adına tarla vasfıyla tespit ve tescil edilmiştir.

Dava; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:

A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.

B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.

.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, (V/3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere ve delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VII. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 17.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.